Siyaset Akademisi’nin düzenlediği, akademisyenlerin de konuşmacı olarak katıldığı konferansta, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener “28 Şubat Süreci” konulu bir konuşma yaptı.
Akşener konuşmasına, 28 Şubat’ın ilk zamanlarında, herkesin geride olduğu bir süreçte her platformda bu konu üzerine konuşmuş bir siyasetçi olduğunu, her uzatılan mikrofona her çağrıldığı televizyona, platforma giderek yorumlarını, analizlerini paylaştığını belirterek başladı.
2001 yılından sonra Türkiye’nin odaklandığı başka meselelerin gündeme geldiğini söyleyen Akşener, 28 Şubat’ı ve sonrasını şöyle anlattı:
“Biz her konuyu anlamak üzere çalıştık. 28 Şubat’ı önce anlattık. Birçok yerde bu konuları gittik anlattık. Rahmetli Ayvaz Gökdemir demişti ki; ‘süngünün ucunda gelenler süngünün ucunda oturamazlar’ Birinci çıkardığımız ders süngünün ucunda gelen o süngünün ucunda oturmaya devam edemiyor. Bu işi yapanların deyimiyle 28 Şubat koskoca postmodern darbe. O günlerde İstanbul’un meslek odalarının başkanları, güvenlik bürokrasisi darbe yapmak yerine baskıyla bir iktidarın düşürülmesini hedeflediler ve başardılar. İlk defa denenen bu yöntemi de postmodern darbe olarak tanımladılar. Bugün bazı arkadaşların seçimi kazanmak için ben ne yapmalıyı mı tırmaladığı bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Cesur korkmayan insanların oluşturduğu İYİ Parti Türkiye’nin üzerindeki korku duvarlarını, bariyerlerini indiren bir mekanizmayı oluşturdu. Yani İYİ Parti kurulmamış olsaydı çok daha zorlu şartlarda yaşanan bir Türkiye ile karşı karşıya olacaktır. En azından şimdi umudumuz var. Sandıkta demokrasi ile bazılarını gönderme imkanımız var.
28 Şubat olmasaydı Ergenekon olmazdı. Ordunun darmaduman olması olmazdı. Ben o zaman 40 yaşındaydım 60 yaşında insanlar vardı yönetici yapıların içerisinde, gidip konuştum, ötekileştirerek, bir guruptan korkarak, bir guruba yönelik tedbir alarak yol yürümenin yarın yol su elektrik olarak herkese geri döneceğini söylemiştim. Yıllar sonra bir davette o devrin önemli güvenlik bürokrasisinin çok önemli yerlerinde bulunan bir kişi eşime dedi ki, ‘bu kıza iyi bak, çok gayret etti ama biz onu duymadık’
O zaman, Rahmetli Mesut Bey ile Tansu Hanım el sıkışabilseydi ne olurdu? Onlar kendi partisine güç kazandırmanın dışında davranabilseydi, ekstra fedakarlık yapabilmiş olsalardı ne olurdu? Bugün nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya olurduk? O günün güç odakları milletin her konuyu düzeltebileceğine inansalardı, millet bu işi sandıkta çözer diyebilselerdi o günün İstanbul sermayesi diye tanımladığımız bugün esamesi okunmayan o insanlar bu konuda o günün siyasi cenahı kadar etkiliydiler ona göre davranmış olsalardı nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya olabilirdik?
Millete karşı dürüst olmak, belki ilk etapta seni gözlem altında tutuyor feraset, bakıyor, ölçüyor biçiyor ondan sonra da kararını veriyor. Bu milletin en büyük özelliklerinden birisi oyuna dokundurtmamasıdır. Buradan söylüyorum mümkün değil, Sayın Erdoğan’ın seçilmesi mümkün değildir. Çünkü o 28 Şubat’ın kendini beğenmeyenlerine nasıl bir ders verdiyse bu millet şimdi o kibre, kendini beğenmişliğe, o kul hakkıyla buraya kadar gelmişliğe aynı dersi verecek. Biz 28 Şubat’ı yaşamış bir kişi olarak asla bırakmayacağım bir tek şey var o da geçmişten ders çıkarmak. Eksikten gedikten hatadan ders aldık, milletimize güvenmemiz gerektiğine kanaat ettik.
Şimdi arkadaşlarımdan talebimdir Hollanda ve Kanada parlamentoları Uygur Türklerine Çin tarafından yapılan zulmü soykırım olarak tanımıştır. Şimdi Meclis Grup Başkanımıza, Grup Başkanvekili arkadaşlarımdan talebimdir, Meclis Başkanımızdan randevu alacaksınız, Türkiye Büyük Millet Meclis’inden Uygur Türklerinin uğradığı mezalimin soykırım olarak tanınması gerektiğine dair talepte bulunacaksınız. Canları istediği zaman çemkirme dönemleri bitti.
Hangi dersleri çıkardık; kaybedenler ve kazananlar toptan kaybettiler, o günün makdülleri bugüne baktıkları zaman acaba ne düşünüyor. Millet bilmez, millet görmez demeyeceğiz ve gerektiği zaman fedakarlık yapmayı bileceğiz. Bugün gelinen noktada milletimizin önemli bir bölümü gördü ki, milletimizin değerleri üzerinden oradan ayrılmadan çözüm üretmek, makul sorumlu politika kabul görüyor. 28 Şubat’ta makulü bulsaydık bugün bu konuşmayı yapıyor olmayacaktır. 2010’da makulü bulsaydık 15 Temmuz 2016 olmayacaktı. Bugün makulü bulsalar Türkiye birçok şeyle yeniden silkinir ama bulamayacaklar görünüyor ve dolayısıyla biz makulün yanında olmaya devam edeceğiz.