Meral Akşener siyasi düşünce ve eylemlerinde oldukça tutarlı genel başkandır
Efendim neymiş; Meral Akşener sistemde olmayan bir makama, başbakanlığa talip olmuş, niçin cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmiş, çark mı etti, veto mu yedi? Meral Akşener rakiplerine kalleşçe kumpaslar kurarak kazanma yolunu değil siyasi zekasını kullanarak bir strateji dahilinde siyasetini ortaya koyuyor. İnançları ve idealleri anlamında neredeyse çelişkiye düştüğü hiç bir husus yoktur. İYİ Parti bu ucube sisteme hayır diyen Türk milliyetçilerinin bir projesidir. Meral Akşener'in başbakan olacağım iddiası bu kuruluş meşruiyetine dayanan oldukça tutarlı bir davranıştır. Asıl sorgulanması gereken; parti genel başkanı olup da partisinin ülkeyi yönetmeye talip olmamasını misyon edinmiş bir liderin hem kendisinin hem de partisinin siyasetteki varlığının ne anlama geldiğidir. Velhasıl kelam; Meral Akşener'in başbakanlığa talip olması, partisinin kurulması gerekçelerine dayanan meşruiyetten alıyor. Aslında bu tutarlılık siyasi mücadele tarihinde örnek gösterilebilecek kadar değerli ve anlamlıdır. Mesela; Tayyip Erdoğan ve AKP'nin kuruluş gerekçesi...Devlet Bahçeli ve MHP'nin kuruluş gerekçesi...Ve sonra bu isimleri durdukları son nokta itibariyle tutarlılıklarını analiz edelim not alalım sonra da Meral Akşener'i teraziye koyalım; görelim bakalım, tutarlılıkta özgül ağırlık kimden yana çıkıyor?
MHP'nin cumhurbaşkanı adayı belli ya Cumhur İttifakı'nın...?
Dikkatinizi çekmek isterim; cumhur ittifakı cumhurbaşkanı adayını henüz açıklamamıştır. Hiç bir zaman bir numara olmaya talip olup MHP'nin dolaysıyla da Türk milliyetçilerinin iktidar olabileceğine inanmamış olan Devlet Bahçeli; olur ya hala bu anlamda kendisinden bir beklenti olmasın diye ön almak için Recep Tayyip Erdoğan'ı MHP'nin 2023 seçimleri için adayı olarak açıklamıştır. Her AKP'li de bu sözün arkasından gitmiş, kabul etmişlerdir. Kabul etmemek mümkün mü. Hangi yürek yemiş AKP'li "Hayır o Devlet Bahçeli'nin kendi düşüncesi, AKP'nin Erdoğan'ı aday göstermek gibi bir düşüncesi yoktur" diyebilirdi ki. Hala Recep Tayyip Erdoğan'nın kendi ağzından "Ben adayım" dediğini duymadık. Pekala aynen Oslo'da PKK ile yapılan görüşmelerde olduğu gibi "O açıklamayı biz yapmadık Devlet yaptı" diyebilirler(!)
Olmayan çeşmeye suya gitmek ahmaklıktır. Hele seçim tarihi ortaya konsun, çeşme yapılsın testiyi alıp suya giden olur. Seçim tarihi açıklandığı an Millet ittifakının adayını her türlü kumpas ve puştluklara karşı koruyacak doğal bir süreç başlayacağından; millet ittifakı son kerteye kadar yani seçim tarihi açıklana kadar adayını açıklamaz, açıklarsa tekrar ediyorum ahmaklık etmiş olur. Dolaysıyla, cumhur ittifakının azatlık kabul etmeyen iflah olmaz biatcı besleme trolleri; yukarıda paylaştığım düşüncelerimi dikkate alın sonra millet ittifakının cumhurbaşkanı adayını niçin açıklamadığını sorgulayın.
Bu bir siyasi gaftır
Yok arkadaş; böyle bir şey olamaz, bunu hak etmiyoruz. Bu hal Türk milleti ve devletine zul dür. Muhterem kendi iç siyasetine dönük "Koalisyon hükümetleri başarısız olur, her zaman problemdir" düşüncesini kendi ülkesi yetmiyor, tutuyor Almanya'ya da dayatmak istiyor. Merkel'e "Koalisyonlarınız olmasaydı daha da başarılı olacaktınız" diyor. Merkel de "Hayır, ben koalisyon ve ortaklarımdan şikayetçi değilim ki" deyince hani derler ya; muhteremi şapa oturttu. Nezaket kurallarını oldukça aşan, fark eden için utanç duyulacak bir durum. Şahsen böyle bir gaf yapacak olsaydım her halde yerin dibine girerdim. İrticalen konuşma yapana bir de diplomasiye ve diline dair cahil cesareti eklenince kaçınılmaz akıbet gaf üstüne gaf oluyor. Şimdi bir hafta boyunca cumhur ittifakının biatcı besleme trolleri bu diyalogdan ne kahramanlıklar çıkarıp anlatacaklar; hep beraber göreceğiz. Bizler ise ülkemizin şanssız ve bahtsız insanları olarak utanmaya devam edeceğiz.
Dayatılmış liderler kurgulanmış liderler
Kılıçdaroğlu Merkez Bankası Başkanı ile görüşmesi başlıyor anında dolar gevşiyor. Demek oluyor ki; Recep Tayyip Erdoğan muhalefet liderleri ile bir araya gelerek yapılacak toplantı sonunda ülkede birlik ve bütünlük adına ortak duygu ve düşünceleri içeren bir metni Tür milletine açıklasa dolar inişe geçer, siyasetçiye ve siyaset kurumuna güven artar. Ama sanmıyorum; ne Recep Tayyip Erdoğan, ne de Devlet Bahçeli hiç bir zaman bunu yapamayacaklardır; böyle bir ortamda bulunmaya, rakipleri ile münazara için yeterli özgüvene sahip değiller. İstenildiği kadar Erdoğan'a güçlü lider densin ama malesef kastettiğim anlamda bu özgüvene kesinlikle sahip değil. Dikkat ederseniz şimdiye kadar dahil olduğu tüm münazaralar kendi tertip ve dizaynı ile ısmarlama şeklinde, belirlediği mekanlarda yine kendisinin tercih ettiği kişilerle yapılmıştır. Hatta hep yandaşları ile olmuştur. Bana göre mevkidaşları ile bir araya gelerek devlet ve millet meseleleri üzerine münazara yapmaya özgüveni olmayan siyasi "lider"ler ya "Dayatılmış" ya da "Kurgulanmış" liderlerdir ama asla halkın içinden çıkmış liderler değillerdir. Unutmayın Recep Tayyip Erdoğan, kendisine okutulan bir şiir ile önceden liderliği "Kurgulanmış" birisidir. Bunun cevabı "Ben BOP eş başkanıyım" cümlesinde saklı değil mi? Olağanüstü şartlarda dayatılan liderler vardır, bir de olağanüstü şartlardan doğan liderler vardır. Kurucu Başbuğumuz Mustafa Kemal Atatürk olağanüstü şartlardan doğmuş bir liderdir.
Bilmem anlatabildim mi?
Hesabı yapılmadan verilen demeçlerin bedelini ödemek
Durduk yerde TCMB yönetimde operasyonlar yapılmasının kur artışına neden olacağı aşikarken; belli ki kur artışını hükümet istiyor. Peki bile bile bu kötülük bu ülkeye niçin yapılır? Bunlar hep ihracat artışının rakamlarını verirler her nedense. Aslında ihracatta artış falan yok, kur artışından (ihracat miktarı aynı kalsa da) ihracat artmış gözüküyor. Kısaca göz boyama veya kur artışından yandaşa faizsiz kredi temini sağlanıyor. Öyle ya; bir yandaşa Ziraat Bankası'dan sağlanan kredi ile kendi cebinden bir kuruş koymadan bir basın devini satın alması sağlanabilmişse; elbette bir gece yarısı tek adam iradesiyle gereksiz bir operasyon ile kontrollü kur artışından maliyetsiz kredi temini sağlanmış olabilir. Bu düşüncelerim hiç de uçuk kaçık tarafı yok. Fetö'nün devlet içinde yapılanması usul ve yöntemlerini aynen AKP'de görüyoruz Aralarındaki tek fark; AKP'nin (+MHP) aynı zamanda meşru bir hükümet olarak devlet içinde kendilerine ait paralel yapılanmasını yine devletin imkanlarını paşa gönlüne göre yaparak sağlıyor olmasıdır. Sakına sakın Cumhur İttifakı'nın bileşenlerinin siyasi duruşlarının devletin bekası adına olduğunu düşünmeyin, bütün mesele siyasi ömürlerini uzatmak ve bu arada belki de yüz yıllık bir siyasal İslamcı vesayeti oluşturup, oturtmaktır. Bunun için; seçim zamanı gelse bile seçime uygun şartlar yok diye olağanüstü durumlar bile yaratabilirler; Suriye topraklarında bir savaşın içinde olmak gibi. Bu da hiç abartı değil; cumhur ittifakı seçim sonuçlarının aleyhlerine döneceğini anlayınca seçim günü öğleden sonra mühürsüz oyların seçim yasasına aykırı olmasına rağmen geçersiz sayılması için YSK'ya talimat vermedi mi. Sonra aynı YSK, yaratılan bu fili durumu kanuni hale getirmek için yapılan yasal düzenlemesine "Gerek yok" demediğine göre seçim günü yaptığı kanuna aykırılığı tescil etmiş olmadı mı? Bu ülkede oyların sayımı sırasında trafoya kedi sokulup trafo patlatıldı yahu (!) Velhasıl kelam; Fetö bunlara her şeyi öğretti. Zaten onlardan gerekli kopyayı aldıkları için AKP Fetö'yü boşamıştır, 15 Temmuz da bunun Türk milletine ödetilen bedelidir. Kendileri ile ilgili endişelerimizi başarabilecekler mi; her yolu deneyecekler ama kesinlikle başaramayacaklar
Muhalefeti iktidara talip olmaması için tehdit etmek...
Erdoğan Millet İttifakı için "Ülke yönetimine talip olmaktan vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını hatırlatmak istiyoruz" ifadesini kullandı.
Buradan anlaşılması gereken "Siz ne yaparsanız yapın, millet sizi iktidara getirse bile biz razı olmayacağız. Size o zaman ne yapacağımız kullandığım cümlemin içinde saklı olup aklınızı başınıza toplayın, başınıza gelecek olanı size şimdilik söylemiyorum" demektir. Eğer bu ifade bilinçli ve düşünerek söylenmişse doğrusu ürkmemek mümkün değil ve açıkça endişeliyim. Bu noktada muhalefet milleti güven vererek benim gibi endişe duyanları rahatlaması gerekir. Evet, endişe duyuyorum ama ne derse desin korkmuyorum. Muhalefet aynı cümleyi kullanmış olsaydı yandaşlar bunu darbe çığırtkanlığı olarak anlatıp ne de güzel yaygara koparırlardı değil mi?
Özdemir Bayraktar SİHA ve İHA'ları milli savunmaya kazandıran insan
Özdemir Bayraktar milli düşünen birisiymiş. Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde hapisteki askerleri ziyaret edebilme yürekliliğini göstermiş ise böyle birisinin arkasından ancak bolca dualar edilir. Belli ki; çocukluk arkadaşının da anlattığı üzere model uçaklarla başladığı İHA ve SİHA projelerinin başarılı olabilmesi için Erdoğan gibi güçlü bir otoritenin kesintisiz desteği ile mümkün olacağını düşünerek bir strateji yürüttü ve başardı. Demek ki Erdoğan'ı ikna etmenin yollarını buldu hatta 'dünür' bile oldular. AKP ve Erdoğan adına hayırla hatırlayabileceğimiz belki de tek şey böyle bir insana projesini gerçekleştirebilmesine gerekli zemini sağlayıp, katkıyı yapmış olmasıdır.
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun...