Ülkemizde en çok konuşulan kavram milli duruş ve demokrasi.
Bu kavramları kullananlar düşüncelerinde samimi, değil mi anlayabilmemiz için sözlerine değil eylemlerine bakmak yeterlidir.
Milli kavramı, ülkemizde yaklaşık iki asırdan beri yazın ve düşünce insanları tarafından konu edinilmiş ve bunların eserlerinde yer almıştır.
Düşünce akımları demokrasiyle birlikte düşünülmelidir. Demokrasi yoksa özgür düşünce veya farklı fikir akımlarının gelişmesi mümkün değildir.
Nitelikli ve nicelikli fikir alanları demokrasiyle değişime uğramıştır. Tek yönlü düşünce tarzı insanın yaratılış hikayesine de uygun değildir.
Ülkemizde farklı düşünce dernekleri,grupları ve bunların oluşturdukları siyasi partiler var.
Siyasi partilerin bazılarının kuruluş amaçları demokrasinin temel ilkeleriyle uyum içinde. Bazılarının ise demokrasiyle uzaktan yakından alakaları olmadığını görüyoruz.
Ülkemizde son yıllarda kurulan bir çok siyasi parti var.
Bu partilerin büyük bir bölümü yasalara göre seçimlere katılma şartlarına taşımadıkları için seçimlere katılma haklarını elde edemiyorlar. Sadece tabela partilerinin sayısının elli olduğu söyleniyor.
Partilerin sayısal çokluğu, düşünce farklılığını göstermiyor. Ülkemizde temel düşünce sayısı bellidir.
Milli düşünce sistemi...
Milli ve yerli düşünce sistemi.
Sosyal düşünce sistemi.
Liberal düşünce sistemi.
İslamcı düşünce sistemi...
Bu düşünce sistemlerine bağlı olarak radikal düşünce alanlarının varlığını da söyleyebiliriz.
Düşünce sisteminin adı ne olursa olsun, demokrasiye dayanmıyorsa uzun süreli varlığını sürdürmesi mümkün değildir.
Ülkemizde öyle siyasi partiler kuruldu ki, yönetimde söz sahibi oldular, amaçları şahıslara veya özel gruplara hizmet etmek olduğu için kısa sürede ömürleri tamamladılar ve kapandılar. Bunların sayısı oldukça fazla.
Bazı siyasi kuruluş ise ideolojik parti olarak kuruldular. İdeolojik siyasi kurumlar ülke yönetiminde söz sahibi olamadılar ancak düşünce sisteminde sağlam durduklarından varlıklarını sürdürüyorlar.
İdeolojik partilerin eksik yönleri elbette var. Demokrasi gereği farklı düşüncelere kapanmaları nedeniyle, milletin bir bölümünün dışına çıkamadılar. Bu statüko günümüzde de devam etmektedir.
İdeolojik siyasi grupların bana göre en önemli yanlışları veya eksiklikleri ise demokrasiyi samimiyetle özümsemiş olmalarıdır. Bir başka ifadeyle demokratik duruşu söz ve eylemlerinde yaşanılır kılmamalarıdır. Aynı zamanda ideolojik partiler, lider odaklı olmalarından kaynaklanan sorunlar yaşamaktadırlar.
İdeolojik siyasi kuruluşlar, ne zaman ki demokrasiyi siyasi hayat olarak görürlerse hem ülke yönetiminde söz sahibi olurlar, hem de siyasi alanda varlıklarını kalıcı hale getiriler ve ömürleri uzun olur.
Türk Milletinin temel değerlerini ilke kabul eden,
Demokrasiyi yaşam alanı olarak gören,
Farklı düşünce sistemlerine saygılı olan,
Gelişmeci, yenilikçi,dışa açık ön görüye sahip olan,
Bireysel hak ve hürriyetlere değer veren,
Siyaseti akıl ve bilimi kullanarak yapmayı gaye edinen,
İnançlara ve özgürlüklere değer veren;
İnsan haklarına samimiyetle bağlı olan,
Yaşadığı çevreye, ülkeye saygılı olan;
Ülkede ve dünyadaki olayları bilgiyi kullanarak akıl süzgecinden süzen;
Türk Milletinin milli ve manevi değerlerine saygılı olan;
Özde milli, sözde yerli, eylemde demokratik olan;
Değişimi gençleştiren, genç nesillere güvenen, gençliği önceleyen siyasi hareketler mutlaka başarılı olurlar.
"Yukarıdaki ilke ve prensipleri uygun siyasi partimiz var mı?" sorusuna maalesef olumlu cevap vermem söz konusu değildir.
Mevcut siyasi partilerin hiç birisi demokratik değildir. Partilerin kuruluş yasaları da demokrasiye uygun değildir. Partileri yönetenlerin hemen hemen tamamı aklı ve bilimi kullanarak siyaset yapma bilgi seviyesinde değildir.
Siyasi partilerin yöneticilerinden dolayı, söz ve eylemleri nedeniyle güvenilir kurum olmaktan çok uzaktadırlar.Türk Milletinin büyük çoğunluğu siyasetçilere güvenmiyor. Bu durum hepimizce üzüntü vericidir. Halbuki demokratik ülkelerde siyasi partiler, vazgeçilmez sivil toplum kuruluşlarıdır. Mutlaka her siyasi kuruluş kendisini sorgulamalı, yaptıkları yanlışlardan uzaklaşmalıdır.
"Siyasi partileri yönetenlerin, kendilerini sorgulayarak aklı ve bilimi öne çıkararak yeni bir düşünce yapısıyla Türk Milletinin karşısına çıkacaklarına inanıyor musun", sorusunu soruyorsanız; inanmadığımı peşinen söyleyeyim.
Tek umudum; yenilikçi, değişimci, vatan-millet sevgisiyle donanmış ve tertemiz, bilgili, akıllı, demokrasiyi özümsemiş, özgür düşünceye değer veren genç kuşaklardır.
Siyaset arenasında gençleri öne çıkarmak, onları söz sahibi yapmak hepimiz için en önde yer alan görevimizdir...