14 Mayıs’ta yapılan seçimde kendisini “Türk Milliyetçisi” olarak tanımlayanların oy verdiği partilerin (MHP, İYİ Parti ve Zafer Partisi’nin) oy toplamı yüzde 23’ü aştı. Bunlara ilaveten yüzde 1 oy alan Büyük Birlik Partisi (BBP) de “milliyetçi / ülkücü” bir parti.
Bu sonuçlar dünyanın birçok yerinde olduğu gibi “Türkiye’de de milliyetçilik yükselişte” yorumlarına sebep olmakta.
Aslında bu değerlendirme pek doğru değil.
Çünkü eğer milliyetçi duyguların öne çıkması diyorsak bu partilerin dışındaki partilere oy veren vatandaşlarımızın da çoğu milliyetçi ve/veya Atatürkçüdür.
“Atatürk’ün en büyük Türk Milliyetçisi olduğunu” da dikkate alırsak toplumumuzdaki her üç kişiden ikisinin en azından duygusal olarak Türk Milliyetçisi olduğunu kabul edebiliriz.
AKP, ağır ekonomik tabloya rağmen, bu damardan girerek seçimi kazandı.
Kalan üçte birin içindeki siyasal İslamcı ve Kürtçü ideolojilere inananların vatan ve millet algısı farklıdır. Fakat belli konularda Türk Milliyetçileri ile ortak değerleri olan kitlelerdir.
MHP 1 Kasım 2015'teki genel seçimde yüzde 11 oy almıştı. Daha sonra MHP’den kopan bir grup İYİ Parti’yi kurdu. İYİ Parti’den ayrılan Ümit Özdağ ve arkadaşları da Zafer Partisi’ni kurdular.
Bu bölünmelerden sonra bu üç partinin toplam oy oranının yüzde 23’ü aşmış olması Milliyetçi/ Ülkücü camiada birtakım arayışlara sebep oluyor.
"Türk Milliyetçileri birleşirse iktidar adayı olabilirler" düşüncesini dillendirenler çoğalmaya başladı. Özellikle 60-70’li yaşlarda olup geçmişte ülkücü hareket içinde etkili olan bazı ağabeyler “böyle bir birleşme zemini bulunabilir mi?” diye arayışa girdiler.
* * *
MHP, İYİ PARTİ, ZAFER PARTİSİ VE BBP BİRLEŞMESİ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin İYİ Parti’ye yönelik “yerel iktidarda komşu olalım” teklifi bahsettiğim “ağabeylerin” iyi niyetli arayışıyla alakası yok.
MHP’nin teklifi İYİ Parti içinden bir parça kopartma gayretinin taktik hamlesinden ibaret.
Türk Milliyetçilerinin güçlü bir iktidar olabilmesi için MHP, İYİ Parti, Zafer Partisi ve BBP’nin birleşmesi gerekli ve yeterli midir?
Diyelim ki gereklidir. Bu partiler birleşmiş olsalar, onlara oy verenlerin hepsi o çatının altında toplanırlar mı?
Bölündükçe büyüyen milliyetçi oy toplamında, partiler birleşince nasıl bir değişim olur. Artar mı, yerinde kalır mı veya eksilir mi?
Bu sorunun cevabı öncelikle birleşmenin daha geniş kitleleri kuşatacak bir kapsayıcı milliyetçilik anlayışı ve ciddi inandırıcı bir program çerçevesinde yapılabilmesine bağlı.
Çünkü halen MHP ve BBP seçmenleri daha çok kırsal karakterli ve muhafazakarlığı öne çıkan kitle. İYİ Parti ve Zafer P. ise seküler/ Atatürkçü/ milliyetçi olan şehirli ve kültürlü kesimden oy alıyor. Bu partilerin bölündükçe oylarının artması sosyolojik tabanlarının farklılaşmakta olmasından kaynaklanıyor.
MHP’ye oy veremeyen seküler, şehirli, kültürlü milliyetçiler İYİ Parti’ye, bu partide de aradığını bulamayanlar Zafer Partisi’ne oy verdiler.
AK Parti içindeki milliyetçiler bu parti içinde umduklarını bulamadığında, daha çok MHP’ye oy verdikleri için MHP oyları yüzde 10 mertebesinden aşağı düşmedi.
Milliyetçiler farklı parti kimlikleriyle, farklı seçmen bloklarına arz çeşitliliği getirdiler. Tercih seçenekleri sundukları seçmenlerden bir kısmını kazandılar.
Bu partilere oy veren “milliyetçiler” partilerin liderlerinde gördükleri farklı özelliklere göre de tercih yapıyorlar.
Yani bu partilerin birleşmesinin başarılı olması için önce ortak bir program oluşturmaları ve geniş bir tabana birlikte hitap edebilmeleri gerekiyor. Ayrıca birleşme sonunda yönetimin kim/ kimlerde olacağı da önemli.
Bu sebeplerle birleşme çağrılarıyla yapay bir birliktelik oluşturmak yakın zamanda gerçekleşemez. Farz edelim ki böyle bir birleşme olsa bile, bana göre, milliyetçilerin toplam oy oranını eksiltecektir.
* * *
“MİLLİYETÇİLERİN TOPLAM OY ORANI” KAVRAMI SORUNLU
“Milliyetçilerin toplam oy oranı” kavramının sorunlu olduğunu biliyorum.
Çünkü Türkiye’nin “yönetim sistemi, ekonomi, hukuk, eğitim, dış politika, güvenlik” gibi bütün temel konularında MHP, AKP’nin politikalarına kayıtsız şartsız destek olmakta. “Devletin başına Devlet gelecek” sloganı bile terk edildi. “Türk Milliyetçiliğini ayakları altına alanların” iktidarını sürdürmeleri amaçları oldu.
Sığınmacı sorunu gibi temel, andımızın okullarda yeniden okutulması gibi sembolik konularda bile MHP varlığını gösterememekte. MHP’nin iktidar olma hedefi dahi yoktur.
Oysaki İYİ Parti bu konularda AKP+MHP ikilisinden çok farklı bir program ortaya koydu. Bu programı yürütmek üzere de liyakatli bir kadro oluşturdu. 6’lı Masa olarak hazırlanan “Ortak Mutabakat Metni” içinde İYİ Parti’nin katkısı çok büyük oldu. Seçim kaybedildiği için şimdi bu metin rafa kalkmış olsa da MHP ile İYİ Parti arasındaki görüş farkını buradan anlayabiliriz.
Zafer Partisi program olarak İYİ Parti’ye yakın olmakla beraber daha radikal milliyetçi söylemlerle etkili oluyor.
Şu an itibarıyla 4 milliyetçi partinin arasında tüzel kişilik olarak birliktelik mümkün görünmüyor.
Ama bu partilerden biri programı, kadroları ve lideri ile en geniş anlamdaki Türk Milliyetçilerine yani toplumun yüzde 60’ına hitap edecek bir performans gösterirse, tabanlar bu partide kendiliğinden birleşebilir. Bu parti büyürken diğerleri küçülerek hayatiyetini devam ettirmeye çalışır.
* * *
SİVİL ARAYIŞLAR
Milliyetçi partilerin tabanlarının duygusal ve fikri açıdan birleşmesi önemli. Milliyetçi seçmenin kafa karışıklığınıngiderilmesi lâzım.
Bunun için dağınık durumdaki milliyetçi/ ülkücülerin içinden sözü olanların, “Türk Milletinin hak ve menfaatlerini korumak ve kollamak niyetinde olan” milliyetçilerin ortak ilkeler tespit etmesi gerekiyor.
Bu konuda çalışmalar yapan Demokratik Değişim Hareketi’nin “Akıl, Bilim, Hukuk, Demokrasi” ilkelerini önceleyen tavrı bir örnek olabilir. Yeniden Aydınlanma Derneği de fikri açıdan başarılı çalışmalar yapıyor.
Ali Baykan’ın öncülük ettiği farklı bir örgütlenme çabası var. Burada "ülkücü hareket bünyesindeki mazisi ve donanımı sebebiyle itibar kazanmış isimlerden" oluşan bir grup oluşturulmak isteniyor. Bu ekibin "ORTAK AKIL ile ülkücüleri ilgilendiren tüm siyasi ve ideolojik konuları tartışıp, çoğunluk kararını gerekçeleriyle kamuoyuna duyurması” hedefleniyor.
Bu çabaları önemsiyorum. Bu tür sivil hareketlerin organizasyonu kolay değildir ama başarılı çalışmalar yapılabilmesini diliyorum.
Çünkü milliyetçi/ ülkücülerin birlik içinde ve kalıcı olması, Türkiye’nin sorunlarına -akıl ve bilim ışığında- güncel çözümler üretilebilmesine bağlı.