Başlıktaki sözü okuyan arkadaşım çok şaşırmıştı. “Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün açıklamasını duydun mu?” diye sordu. Ben “hayır” cevabını verince hemen cep telefonundan tam metni okudu.
Prof. Dr. Ahmet Akgündüz sosyal medya hesabından yaptığı açıklamasını, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “İslam'ın güncellenmesi” gerektiğine dair sözleri üzerine yapmıştı. Fakat Cumhurbaşkanının duymaya alışık olmadığı bir tarzda olması dikkati çekiyordu.
Akgündüz, "Muhterem Cumhurbaşkanım! Haddinizi aşarak şer’î meselelerde fikir beyan etmeyiniz! Zira ne müctehid ve ne de fıkıhçısınız!" başlıklı yazılı açıklamasında şunları yazmıştı:
“Muhterem Cumhurbaşkanım! Sizi Allah için seviyor ve 21. Asrın siyasî müceddidi olarak ilan ediyorum; ancak siz ne dinî müceddidsiniz ve ne de fıkıhçısınız. Ehil olmadığınız konularda ve hele de şer’î konularda görüş beyân etmeniz tamamen şahsınızı felâkete sürükleyebilir. Ben sözlerinizin maksadını aştığını hüsnüzanla yorumluyorum.”
ERDOĞAN’A YAPILMIŞ EN SERT ELEŞTİRİ
Bugüne kadar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “HADDİNİ AŞTIN” uyarısının yapıldığını hatırlamıyorum. Üstelik de Prof. Akgündüzkendi mahallesinden, Cumhurbaşkanlığı Sarayının misafirlerinden bir isim.
Bu kesimden birinin “EHİL OLMADIĞIN KONULARDA VE HELE DE ŞER’İ KONULARDA KONUŞMA; Bu en hafif deyimi ile maksadını aşmaktır” diye uyardığı ilk açıklama olduğunu sanıyorum.
Erdoğan gibi biri için, haklı veya haksız, bu açıklamada kullanılan dil yenilir yutulur cinsten değil. Cumhurbaşkanının bugüne kadar muhafazakâr kesimden birinden duyduğu en ağır dozlu eleştiridir. Bunu Erdoğan’ın nefsi kaldırır mı, kaldıramazsa Prof. Akgündüz’e nasıl bir tavrı olur, bilemiyorum.
Bir bilim adamının doğru bildiği konuda devletin en üst makamındaki kişiye bile korkusuzca ve en sarsıcı bir üslupla görüşlerini ifade etmesinibelki de takdirle karşılayabilirdik.
Ama bu cümlelere giriş esnasında yaptığı aşırı övgüde ölçüyü kaçırmamış olsaydı.
SİYASİ MÜCEDDİD KAVRAMI, İFRAT VE TEFRİT
Prof. Dr. Ahmet Akgündüz kullandığı ifadelerin ağırlığını biliyor ki bu açıklamanın başına Erdoğan’ın hoşuna gideceğini düşündüğü iltifat cümleleri koymuş. Böylece zehir gibi acı eleştirisini, bir kaşık balın içinde sunmaya çalışmış.
“Sizi Allah için seviyor ve 21. Asrın siyasî müceddidi olarak ilan ediyorum” cümlesinde ilk bölüm Cumhurbaşkanına sevgisini ilan ettiği, kişisel bir duygu açıklaması sayılabilir. Ama bu açıklamasında sevgiden çok, ciddi bir korkuseziliyor.
Bir bilim adamı, uzmanlık alanı ile ilgili, bilgisini ve kanaatini açıklarken duygusunu açıklamak ihtiyacını hissetmez.
Hele Erdoğan’ı “asrımızın siyasi müceddidi” ilan ettiği ifade oldukça sorunlu.
Tıpkı Erdoğan’ın dini kavramlar arasında olmayan “İslam’ın güncellenmesi” kavramını kullanması gibi sorunlu.
Müceddid kavramı dini literatürde yer alan bir kavram. Kelime manası “yenileyen” demektir. Bazı hadislerde, “her yüzyılın başında bu ümmete dinî işlerini yenileyecek bir müceddidin gönderileceği” yazılmıştır.
Farklı dini gruplar kendi önderlerini asrınmüceddidi olarak kabul ederler.
Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz Nur cemaatinin önde gelen isimlerindendir. Nurcular hicri 14. Asrın müceddidinin Bediuzzaman Said-i Nursiolduğuna inanır.
Bu ekolden gelen Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün “her yüzyılda bir dini müceddid geleceğine” inanması normal. Görünen o ki, her asır bir desiyasi yenileyici geleceğine inanıyor.
Tayyip Erdoğan’ı bu yüzyılın (hicri mi, miladi mi bilemiyorum) siyasi müceddidi ilan ederek ona çok önemli bir paye vermeye ve gönlünü almaya çalıştığı görülüyor.
Dini kavramlar ile siyasi kavramları birbiri yerine kullanmak çok ciddi problemlere yol açabilir.
Bu kavramı kullanmakla Akgündüz’ün“maksadını aştığını”, hatta daha da doğru olarak “haddini aştığını” söylersek yanlış olmaz kanaatindeyim.
BU FETVALARIN GÜNCELLENMESİ ÖNEMLİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan “İslam güncellenmeli”görüşünü, İlahiyatçı Nurettin Yıldız, Faruk Beşergibi “hocaların” geniş kesimlerde tepki yaratan fetvaları üzerine açıklamıştı.
Nurettin Yıldız, “kadınların dayak yediklerine şükretmeleri gerektiğini”; bir başka fetvasında da, “yabancı bir erkekle kadının asansörde yalnız kalması neticesinde ‘halvet’ şartlarının oluşacağını” söylemişti.
Nurettin Yıldız’ın "6 yaşında çocukla evlenilebilir"; “Yatakta geçirilen her boş dakika, şehvete doğru kaymış bir dakikadır ve yatağın şekli, yorgandan battaniyeye varıncaya kadar insanı, bilhassa erkeği gıdıklayan cinsel dürtüleri rahatsız eden bir yapıda olmamalıdır"gibi ilginç fetvaları da tepkiye yol açmıştı.
İslam Hukuku Profesörü Faruk Beşer de“Yoğun bakımda kadın ve erkek hastaların ayrı odalarda tutulması gerektiğini” yazdığı için tepkilere yol açmıştı.
Prof. Dr. Ahmet Akgündüz aynı ekolden gelen bir “hoca” olduğu için bu isimlere sahip çıktı. Tayyip Erdoğan’a bir de nasihatte bulundu:
“Nureddin Yıldız ve Faruk Beşer Hocalar ehl-i sünneti bu bid’at asrında müdafaa eden hocalardır. Ancak âyet ve hadisleri ve hatta şer’î hükümleri açıklarken bazı ifade yanlışlıkları bulunabilir. Biliniz ki, hedefleri bu iki hocayı yıpratmak değil, belki dini yıpratmak olan algıcı medyaya güvenmeyiniz” dedi.
Ben meseleyi Ahmet Akgündüz, Nurettin Yıldız, Faruk Beşer isimleri üzerinden değil ama “dini yorumların güncellenmesi” gereği üzerinden tartışılması gerektiğine inanıyorum.