9 Mayıs Cumartesi günü Albayrak Medya grubu'na ait Gerçek Hayat dergisi, hazırladığı Fethullah Gülen özel sayısında Rum, Ermeni ve Yahudi toplumlarının temsilcilerini hedef göstermişti.
Adı geçen dergi sosyal medya hesabından özel sayısının bayilerde olacağını duyururken, yine sosyal medya hesabından "FETÖ'nün kurucu üyeleri" başlığı altında bir şema paylaşmıştı. Paylaşılan şemada İstanbul Rum Patriği I. Bartholomeos, eski Ermeni Patriği I. Şnorhk, Hahambaşı İshak Haleva ve Yahudi toplundan bazı iş insanları yer almıştı.
Dergi hazırladığı şemada bu isimlere "FETÖ'nün kurucu üyesi" olarak yer verirken Fethulah Gülen'in Türkiye'deki Yahudi ve Hristiyan toplumlar tarafından desteklendiğini ve "FETÖ'nün bu şekilde geliştiğini" iddia etti. İddialar üzerine Türkiye Yahudi Toplumu, İstanbul Rum Patrikhanesi ve Türkiye Ermenileri Patrikliği'nden ardı ardına açıklamalar geldi. Ve yapılan açıklamalarda muhtemel ırkçı saldırılara karşı duyulan endişe ve hükümetin gerekli önlemleri alması gerektiğine işaret edildi.
ORTAKSES.COM'A AÇIKLAMA YAPAN MURAT ZEYNEL CEYLAN:
HOŞGÖRÜ IŞIĞINDA İLERLEMEMİZ GEREKİYOR
Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz İYİ Parti İstanbul Kurucu İl Yönetim Kurulu'nda 'inanç komisyonu' başkanlığı yapmış olan Murat Zeynel Ceylan; "Türkiye’de son zamanlarda artan etnik ayrımcılığa dayalı ayrıştırıcı söylemleri üzüntüyle takip ediyorum. Maalesef doğrudan ve dolaylı ayrımcılığa maruz kalan Ermeni, Rum kökenli ve Yahudi inancına mensup vatandaşlarımız var." dedi. Ceylan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye’de son zamanlarda artan etnik ayrımcılığa dayalı ayrıştırıcı söylemleri üzüntüyle takip ediyorum. Maalesef doğrudan ve dolaylı ayrımcılığa maruz kalan Ermeni, Rum kökenli ve Yahudi inancına mensup vatandaşlarımız var. Ancak; bu topraklarda bin yıldır sürdürdüğümüz kardeşlik ortamını bozmaya çalışan kesimlere rağmen, eşit yurttaşlar olarak yaşamak isteyen milyonlarca insanın varlığı unutulmamalıdır. Hepimiz anayasanın 10. Maddesinde belirtilen 'Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir' ibaresine sonuna kadar bağlı kalıyor ve hatta diyoruz ki toplumsal hayatta da vicdan nazarında da sonuna kadar eşitiz. Bu sebeple vatandaşlarımızın 'insan' olmaktan ziyade birer 'kimlik' olarak görülmesini kabul etmiyoruz.
Zamanında bu topraklarda Alevi-Sünni, sağcı-solcu, dinci-laik ayrımcılığı üzerinden prim yapılmak istendi ama bu hayalleri suya düştü. Şimdi ise bu topraklarda bin yıldır kardeşçe yaşadığımız vatandaşlarımız, dostlarımız, arkadaşlarımız hedef alınıyor. Ortadoğu’nun içinde bulunduğu çıkmaza, kaos ortamına çekilmemiz isteniyor. Bu kaosa girmemek için Türk bayrağı altında anayasamız ve devletimizin kurucusu Atatürk'ün çizdiği çağdaşlık yolunda, İslamiyet’te de olduğu gibi diğer tüm dinlerin merkezinde yer alan engin hoşgörü ışığında ilerlememiz gerekiyor.
Bu yüzden diyorum ki 'Birlikten güç doğar' sözü sıradan bir söz değil, unutmayalım. Daha güçlü ve mutlu yarınlara."