Şartlar ne olursa olsun Meral Hanım'ın arkasındayız
Yirmi senenin en az son onbeş senesini kem kümlerle geçirdik. Öyle mi yapalım, böyle mi yapalım derken; gene başa dönüldü, gene barış çubuğu uzatıldı ve gene "Barışalım, kucaklaşalım" denildi, koltuk sağlama alındı fakat gönüller rahatlamayıp, huzura kavuşamayınca; tekrar kem kümler ve gene "Biz hainler"
...
Sonra bir delikanlı kadın çıktı biz heriflere "Çekilin kenara, sizin bir halt edeceğiniz yoktur" deyip, doğru bildiği yolda, delikanlıca mücadelesini sürdürüyor. Yine aynı herifler, yine kem kümler; eski alışkanlık ya...
...
Benim Meral Hanım'a sağladığım kredi; sandıktan çıkacak son iki oyun birisinin Meral Hanım, diğerinin de bana ait olma ihtimaline kadar. Varmısnız bu krediyi kendisine sağlamaya.
...
Bırakalım şu kem kümü, işimize bakalım. Şunu çok iyi biliyorum ki; Meral Hanımın ( Belki birileri beni "Mehmet Soral isminde bir komşunuz var" diye gıyabımda tanıtmış olabilir. ) beni tanımadığını biliyorum; benim için hiç de önemli değil. Ama şunun çok iyi farkındayım ki; ülkemin durumundan memnun değilim ve karşı karşıya bulunduğu risklere karşı bir şeyler yapabilmek adına kurumsal bir kimliğe ve önayak olacak kişiye ihtiyacım var; onlar da İYİ PARTİ ve Meral Akşener dir. Kendisi ile tanışık olmaya da, herhangi bir teminat almaya da ihtiyaç duymuyorum. Kendisine olan inancım ve güvenim bana yeter.
Öztürk Yılmaz
Öztürk Yılmaz, sen delikanlı bir insansın. IŞID'ın bırakın elinde esir olmayı; infaz görüntülerini dahi video'dan izleyebilecek kadar yüreği olmayanların seni eleştirmelerini umursama.
...
Silahın soğuk namlusunun önünde her an için beyninin dağılacağını hissederek doksan gün geçirmiş bir insanı; psikolojik haline empati yapmadan, onu korkaklıkla itham edip, "Ben konsolos değilim demişsin" demek; insanlıktan nasibi olmayan çiğ bir vicdanın içindekini dışa vurma halidir.
...
Değerli kardeşim muhatabına "Allah aynı psikolojik hali sana da yaşatsın" bedduasını yapmak senin için en doğal hak olsa da; biliyorum ki yapmazsın; çünkü sen imanlı bir delikanlısın.
...
Ne demiş Sayın konsolos; "ÖSO'yu önemsemeyin, çok da güvenmeyin; cihatçı olup, başı boş kalan unsurlar ÖSO'ya sızmış olabilir" demiş. Vay, sen misin bunu diyen...
...
Bölgede görev yapmış; insanını ve onların siyasi yapılanmalarını yakinen bilen ve şahit olan bir insanın bilgisinden yararlanmak varken; aksine hükumete yardımcı olmak adına söylediklerini eleştiri görüp; sonra da onurlu bir insanı re-füze edip, aşağılamak neyin nesidir. Anne babalar dahi çocuklarına karşı böyle davranmaya cesaret edemiyorlar. Devletin sahibi, mülkün sahibi olmayı o kadar içselleştirmişler ki; kontrolleri dışında olan insanlardan gelen en ufak bir eleştiriye tahammül edemiyorlar.
...
Abdullah Gül için de; Sinan Ogan'ın ISID konusundaki uyarısından sonra da aynı linç girişiminde bulunmuşlardı. Kendilerini makul bir dil ile uyarmak isteyenlere karşı doğal bir refleks geliştirdiler; muhataplarını anında en ağır ithamlarla aşağılamak.
Mehmet Soral
soralmehmet@hotmail.com