Müstemleke Valiliğinden Bildirilmiştir.
Bağımsızlığını kanıyla, canıyla kazanmış bir ülke varmış, 80 yıl özgürlüğünü korumuş. Ne olduysa 21. Yüzyılın ilk çeyreğinde olmuş. Yıllarca inatla özgürlüğünü savunan ülke, uzun süre düşünülerek bir senaryonun içine çekilmiş. Mevcut siyasi partiler ve liderleri sistematik olarak yıpratılmış, çeşitli entrikalarla ortadan kaldırılmış. Yeni lider ve yeni partinin iktidara gelmesi planlanmış. Ülkenin yeni aktörleri, dünya liderinin evine çağrılmış. Karşılıklı konuşulmuş, anlaşılmış ve düğmeye basılmış. Müstemleke olmanın ilk adımları atılmış. Seçimler yapılmış, dengeler değiştirilmiş sonucunda müstemlekenin yeni yönetimi belirlenmiş. Denmiş ki: Sen ılımlı İslam bir ülkesin, Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanısın. Biz ne dersek onu yapacaksın.
Ilımlı İslam’ın ruhani lideri Okyanus ötesinde yaşayacak, bizlerin mesajını sizlere iletecek böylece gül gibi geçinip gideceğiz. Kollar sıvanmış, askerin başına çuval geçirilmiş, terör hortlatılmış, ordusu ve aydınları saf dışı bırakılmak amacıyla suçsuz olarak tutuklanmış ve pek tabi demokrasi şeklen var, fiilen yok olmuş. Dost ülkelerle düşman olunmuş. Diktaya doğru adımlar atılmış….
Gün gelmiş müstemleke valisinin aklı başına gelmiş ve çark etmiş. Demiş ki: Mehmet Haberal, Mustafa Balbay ve Engin Alan’ın cezaevinde olduklarını belirten Ricciardone, “Askeri liderleriniz aynı şekilde, onlar da terörist gibi hapse konuldular. Onlara bu ülkeyi koruma görevi verilmiş ama hapse konuldular. Profesörler, eski YÖK Başkanı demir parmaklıklar arkasında. Tam anlaşılmayan 16 yıl önceki çalışmalarla ilgili belirsiz suçlamalarla hapse konuldular. Hukuki bir sistemin sonuçları bu şekilde olursa kafalar karışır. ABD ve Avrupa mahkemelerinin buna anlam vermesi zor olacaktır,”
Müstemleke valisine yerel yönetim partisi sözcüsü tarafından anında yanıt gelmiş. "Ricciardone, Türkiye'ye gelir gelmez, buna benzer bizim iç meselelerimizle ilgili laflar etmişti. O zaman Başbakan kendisine 'acemi büyükelçi' demişti. Öyle anlaşılıyor ki bu geçen süre içinde Sayın Ricciardone haddini bilmeyi öğrenememiş. Siz bir diplomatsınız, içeriğine tam vakıf olmadığınız, tüm detaylarını bilmediğiniz bir meseleden dolayı, nasıl bir ülkenin içişleriyle ilgili, yargı sistemiyle ilgili ahkam kesersiniz? Bu hakkı size kim veriyor?” dedi. Dikkat edilirse resmi tepki değil. Hükümet müstemleke valisini muhatap almıyor, siyasi parti başkan yardımcısı alıyor. Cevabın samimiyeti ve ciddiyeti ortada. Bravo, ne güzel söylemiş diyenleri duyar gibiyiz. Ama kazın ayağı öyle değil. Diplomatik düşünüldüğünde bu yanıtta , yanıta verile tepkide çok anlamlı. Değerlendirilmesini aklı selim diplomat ve politikacılara bırakalım. Alkış tutulacak bir durum yerine tam tersi bir durum. Başın öne eğilmesin aldırma gönül aldırma cinsinden……
Taraf basın ise olayı şöyle yansıttı: Ricciardone'dan Çelik'e özür mektubu
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, konuşması üzerine kendisine tepki gösteren Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'e mektup yazarak özür diledi. (www.dunyabulteni.com)
Bunun üzerine hemen bir açıklama geliyor. Nuland, Türkiye’de “hukukun üstünlüğü ve insan haklarının korunmasının güçlendirilmesi, gazeteciler ve blogcular için ifade özgürlüğünün daha iyi korunması” konularında düzenli ilerleme sağlamasının önemine işaret etti, Türkiye’nin dostları ve müttefiklerinin görevinin bu öneme “saygılı bir şekilde işaret etmek” olduğunu söyledi. ( www.voanews.com)
Amerikalı sözcü, bu açıklamaların yeni bir şey olmadığını, uzun bir süredir özel ve kamuya açık ortamlarda bu görüşlerin paylaşıldığını da sözlerine ekledi. Amerika Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Victoria Nuland’a, Ricciardone-Sinirlioğlu görüşmelerinin ayrıntıları da soruldu. Nuland, iki diplomatın, geçen hafta Ankara’daki Amerikan Büyükelçiliği’ne düzenlenen bombalı saldırının devam eden soruşturması ve Suriye gibi birçok konuyu ele aldığını, görüşmenin ayrıntılarını en iyi büyükelçinin kendisinin bildiğini belirtti. (www.voanews.com)
Buyurun cenaze namazına: Elçisinin sözlerine sahip ve arkasında bir ülke. Uyarıya hükümet olarak yanıt verme yerine, icrada görev almayan siyasi parti yardımcısına bu işi açıklatmak ne derece ciddi, inanılır oldu dersiniz?