İki yıl önce Nahçıvan Ressamlar Birliği'nin daveti ile gittiğimde tanışmıştık onunla. Ceylan bakışlı güzel bir hanım. Birliğin başkanı, aynı zamanda milletvekili... güzel bir anne... iyi bir ressam... mütevazı ve hepsinden önemlisi çok iyi bir insan... Çok farklı kendi tarzında mitolojiden ve güzel Nahçıvan'ın tarihinden esinlenerek ince ince, nakış nakış işliyor tablolarını...
Genç yaşına karşın pek çok başarı ve ödül sahibi...
Ben Azerbaycan ve Nahçıvanlıları çok seviyorum. Kardeş biliyorum. Sanırım onlar da beni. O nedenle bu söyleşim ile sizin de tanımanızı istedim onu.
Ulviyya Hamzayevayı bize biraz tanıtırmısınız?
1982 yılında Azerbaycan'ın güzel ve eski diyarlarından biri olan Naxşıvan Özerk Cumhuriyeti'nde 30 Nisan da asker ailesinde anadan olmuşam. Orta okulu Nahçıvan şehrinde bitirdikten sonra Nahçıvan Devlet Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesine dahil oldum. 2002 yılında üniversite II sınıfta Nahçıvan Devlet Üniversitesi'nde düzenlenen "Dünya Azerbaycanlılarının Soykırım günü" ne adanmış yarışmanın galibi olarak, soykırım kurbanlarının anısına dikilen abidenin müellifi oldum.
Soykırım Kurbanlarının Anısına Abide, Nahçıvan şehri (proje Ulviyya Hamzayeva)
2006 yılında Nahçıvan Devlet Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi aldım.
Şu anda Nahçıvan Devlet Üniversitesinde Doktora (PhD) yapıyorum.
1999 yılından başlayarak prafesyonel ressam olarak faaliyet gösterirem. Bu güne kadar eserlerim birçok uluslararası ve ülkedahili müsabakalarda, sergilerde kendine yer tutmaktadır.
Eserlerim Türkiye, Özbekistan, Gürcistan, Rusya, ABD, Fransa, Portekiz, Çin ve diğer ülkelerde sergilenmiştir ...
2008 yılında Nahçıvan Özerk Cumhuriyetinin Devlet Sanatçısı,
2009 yılından ise Azerbaycan Cumhuriyeti Devlet Sanatçısıyım.
Azerbaycan Ressamlar Birliği Üyesiyem.
Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Parlamento üyesi, Millet Vekiliyim.
2011 yılından Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Ressamlar Birliği'nin başkanıyım.
2013 yılından Rusya Dünya Ressamlık Akademisi gerçek üyesiyim (akademisyen).
Ama herşeyden önce ben ressamım.
Ben atalarımın yaşadığı, eski geleneklerin ve mitolojilerle dolu Azerbaycan'ın güzel ve antik kentlerinden olan Nahçıvanda doğdum.
Nahçıvan'da yaşayan insanlar asil, yüksek ve karlı dağlar gibi gururludurlar. Bu asil ve kutsal topraklarda büyük mimarlar, müzisyenler, ressamlar, bilgeler ve komutanlar yaşamış ve yaratmışlar. Ressam olmamda buranın doğasının güzelliğinin, temiz, güzel kokulu havasının, ailemin ve iyi insanların emeği büyüktür.
Uyumaya giderken sabahı bekliyorum. Çoğu zaman gördüğüm rüyayı kağıt veya tuval parçası üzerine dökmek için acele ediyorum. Benim eserlerimde boşluk yok benim arzularım, benim düşüncelerim vardır. Herhangi bir boşluk benim "boşluğum" la doludur. Bana ait detaylar, karakterler, fragmanlar, desenler, benim mistik dilim, gökten gelen ses - bunlardır benim "boşluğum". Semboller, desenler, renkler, benim mistik dilim, müzik - bu benim, bu benimdir, bu bendedir ....
Bazen "Ben varım ve ben yokum", zordur. Ben Yaratanı ve onun eşsiz yaratılışı olan "insan" ı seviyorum. Ben kahramanım, gereksiz bir insanım, defolu oyuncağım. Hayatım bir "nokta" dır. Bir noktadan oluşturulan insan sonunda o noktaya döner.
Bütün hayatım boyunca bir kelebeğin tırtıla dönüşeceğini bekleyeceğim...
Benim gerçeğim - gerçeklik değildir. Ben numaraları, saatleri sevmiyorum - onlar bize kıkırdayor ve her and şunu söylemek için bekliyorlar :çok geç. Ne yazık ki zaman çok az...
Nahçıvanda göreviniz nedir,neler yapıyorsunuz?
Belirttiğim gibi Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Ressamlar Birliği'nin başkanıyım.
Nahçivan Ressamlar Birliği yaratıcı bir kurum, bizim 51 ressam üyemiz var. Nahçıvan Ressamlar Birliğinde çok güzel bir sergi salonumuz var. Sergi salonumuzda düzenli olarak sergiler yapıyoruz - ünlü r?ssamlarımızın anım günleri, kişisel sergiler, konuk sanatçıların sergileri ve.b. etkinlikler düzenliyoruz. Konuk ressamlar tarafından sık sık Master Klass –lar düzenlenmektedir.
2012 yılından Nahçivan Ressamlar Birliği, Özerk Cumhuriyet Yönetimi'nin desteği ile "Nahçıvan-İnsanlığın Beşiği" Uluslararası Resim Festivali geçiriyoruz ve yüzlerle diğer ülkelerden olan sanatçılara ev sahipliyi yapıyoruz.
Bugün Nahçıvan ressamlarının eserlerini dünyaya tanıtmak yönünde birçok işler yapıyoruz. Ressamları birçok festivallere, yarışmalara ve uluslararası sergilere gönderiyoruz.
Resimle nasıl tanıştınız?Aileniz mi yönlendirdi?Küçük kızınızın resme ilgisi nasıl?
Ben biliyorum ki, ressam -r?ssam olarak doğar ve bu ırsandır. Tabi ki sonradan bu sanatı seçenler de var, ama bu başka bir konudur...
Çocukken anaokulunda bana küçük tercüman diyorlardı, Rusça tercüme gerektiğinde benim yardımıma başvururlardı.
Ve küçük tercumanın ilk sergisi, 4-5 yaşlarında iken anaokulunda oldu. Bu hamurdan yaptığım hayvan figürlerinden ibaret sergi idi... Ben bana gösterilen ilgiden çok sevinçliydim... bunu hatırlıyorum...
İlk önce belirteyim ki benim babamın ve annemin nineleri halı dokuyan olmuşlar, onu da söyleyeyim ki onlar sadece dokuyan değil, halılara desenleri kendileri çizmiş ve ipliklerin renklerini otlardan kendileri almışlar. Babam çok güzel ressamdır, ama kader yolu biraz farklı olup ve O, asker olmayı seçip -çünkü Vatana hizmet her meslekten üstündür ... Babamın çok güçlü demir üzerinde dövmeleri var, fakat buna rağmen benim resimlerimin ilk hayranı ve ilk eleştirmeni benim Annem olub. Benim yeteneğime inanarak, büyük hevesle herkese gösteriyordu ... Ailede annemden başka benim ressam olmamı kimse istemiyordu, bunu kadına yakışmayan bir meslek gibi bakıyorlardı ve bana doktor olmayı arzu ediyorlardı.
Ben ressam olmak için, hatta ailemin baskısı ile gönderdikleri Tıp Koleji'nden kaçdım... :)
Bir kadın için kendini güvende hiss etmesi şart,atdığı addımları desteklenerek etmelidir ki,bu desteyi ben aile kurandan sonra da bana her zaman destek olan, sanatımı seven bir insana eşime beni anladığı ve desteklediyi için ne kadar teşekkür etsem az...
Evet benim bugün kızım var .... Beni sevdiğine eminim, benim mesleğimi sevdiğinden eminim, çok yetenekli çocuktur ve ressamlığa da ilgisi büyük. Doğrusu çok istiyorum ressam olsun, ancak bu bir seçimdir ve bunu kendisi yapmalıdır bensiz. Tabii ben onu her zaman sanata yönlendirirem çünki sanatı, renkleri, müziği seven asla zulumkar, zalim olmaz .... deli olur, ama zalim ve acımasız, olmaz.
Kızımla birlikte sergileri hazırlıyoruz, şimdiden İlknurun 3 sergide akrilik boyalarla yaptığı resimler sergilenmişdir. Şimdilik ise kızımın arzusu İtfayeci olmaktır ...
Benim ise, annemin dediğine göre kızımın yaşında olanda- büyük arzum kozmonot olmak idi :)
Ressam olmasaydınız ne olmak isterdiniz?
Ressam olmamayı düşünemiyorum ama büyük ihtimal insanlara yardım etmek isteği ile çırpınan bir doktor ola bilirdim... :)
Resimlerinizde ne anlatmak istiyorsunuz?Konularınız ve tarzınız nedir?
Eserlerimde esasen milliliyi, kadimliyi, mitolojini ve gerçek hayat felsefesini kendime ait bir tarzda anlatmaya çalışıyorum. Tarzımı hiç bir zaman adlandırmaya çalışmadım ama “Ülviyye Hamzayevanın şeffaf ve karışık tarzı” söylene bilir.
Aynı zamanda, çalışmarımın Azerbaycan sanatının antik gelenekleri ile derin bir bağlantısı vardır. Resimlerimde eski efsanelerden ve masallardan, fantastik karakterleden, halılarımızda olan desenlerden, minyatürlerimizden ve antik petrogliflerden gelen bilgileri yansıtmaya çalışıram .
Eserlerimi tamaşıcılardan önce kendim için yapıyorum ve onlar benim evlatlarımdır. Onlar bana kırıla bilirler, benimle konuşa bilirler,sevine veya kederlene bilirler...
Benimle eserlerim arasında güçlü bir bağ var çünki onlarda gerçeklik, semboller, desenler, ecdadlarımızın totemleri var ve ben eserlerimi bir halı gibi gizli kodlaştırma ile yaratıram. Onlardan gelen enerji bizi daima birleştirecek çünki onlar canlıdırlar.
Türkiye ve Türkiye Türkleri hakkındaki düşünceleriniz, beklentileriniz nelerdir?
Türkiye Büyük, kudretli bir ülkedir. Onun Mustafa Kemal Paşa gibi bir Atası var. Türkiye deyince ilk önce kardeş devlet, güçlü, cesur halk ve Ulu Önder Haydar Aliyev'in "Bir millet, iki devlet" fikirleri aklıma geliyor.
Türkiye kendisi baştan başa sanat eseridir. Türkiye Matrakçı Hasun, Nakkaş Ali, Levni (Abdülcelil Çelebi), Konstantin Kapıdağlı, Süleyman Seyyid, Osman Hamdi Bey, Nazmi Ziya Guran, Sabiha Rüştü Bozcalı ve başka sanatçıların beşiğidir.
Belirteyim ki, benim Türkiye'de Sizin gibi bir çok dostlarım var, Nahçıvan Devlet Üniversitesi'nde çalıştığım zamanlar Türkiye'den gelen çok öğrencilerim vardı ve onlardan çok iyi, sıcak anılar kaldı.
Aslında Türkiye Türklerini bana sevdiren gururlu, cesur bir hanım olup Timsal hanım Karabekir Paşa'nın tek kalan mirası .... İlk önce bu hanımı 2009 yılında Erzurum'da düzenlenen "Türk Şöleni" de konuşan zaman tanıdım. Çok etkilenmışdim doğrusu .... Sonralar 2012 yılında yanlış hatırlamıramsa Nahçıvan'da Ertuğrul Cavidin resim sergisinde daha yakın tanıdım ... Tanıdım ve sevdim, onunla beraber tüm Türkiye'yi sevdim)
Türkiye'de günün bu günü çok değerli sanatçılar var.
Çok isterdim gelecekte bizim sanatçılar birbirini tanısınlar, sanatşünaslarımız iki tarafın ressamları hakkında makaleler yazsınlar.Gelecekde her iki taraf ressamlara ev sahipliği yapıp eserlerini sergileyib, tanıtsınlar.
Nahçivan Ressamlar Birliği olarak biz kendi sergi salonumuzun kapılarını ressamlara ve senetkarlara daim açmışıq. Bele ki Nahçıvan'da bulunan Türkiye Cumhuriyeti'nin baş Konsolosluğu tarafından Türkiyeli sanatçılar davet edilir ve bizim salonda halka açık olarak sergi keçırdirik. Çok istiyerdim gelecekte bu an-ane devam etsin .
Türkiye'de nereleri gördünüz, görmek istediğiniz ve merak ettiğiniz yerler var mı?
Türkiye'ye seferlerim olup. Hem sergi için olmuşam, hem ailemle gezip görmek için...
Türkiye masal kadar güzeldir.
Türkiye'nin birçok yerinde karma ve kişisel sergilerim olup, çeşitli festivallere katılmışam ve bunların birçoğu Nahçıvan Devlet Üniversitesi hattı ile hayata keçib. Lakin isterdim gelecekte ve bu planda var daha bir sergi keçirim ve bu İstanbul veya Ankara'da olacak.
Ben nereye gidersem oraya ilk önce gıyabi seyahat ediyorum ve orda olduğum zaman ben burada ne zamansa olmuşam gibi hislere kapılıyorum.
Ama çok görmek istediğim bir yer var oda "Peri bacaları", Oraya ne kadar gıyabi olarak seyahat etsemde, mutlaka orda olmalıyım diye bir his var. ve oranı tuvale aktarmak istiyorum ....
Şu an size bir melek gelse ve”Dile benden ne dilersen”dese... ne dilersiniz?
Ben O meleğin gelmesini çok isterdim ... Dileyeceğim çok şeyler var ... Fakat O, varsa hiç zaman bana gelmez, çünkü benim dileklerim beşeri dilekler ...
İsteklerim, dilediklerim benim eserlerimde ... hiç birşeyi değiştirmek mümkün değil.
Ben kendi eserlerimde bu melek rolündeyim.
Hülya Sezgin/ hulyasezgin@hotmail.com