Gayrı nizami harp tekniğinde terörle mücadelede amaç teröristi etkisiz hale getirmektir. Toprak kazanmak değildir.(Savaş demiyorum, teknik ifade olarak 'harp' sözcüğünü kullanıyorum.)
Düzenli harpde ise bunun tam tersidir. Can bahasına toprak kazanılır.
Siz teröristi etkisiz hale getirmediğiniz sürece tehdit devam ediyor demektir. Her türlü vur-kaç eylemi ve saldırılara açık hedefsinizdir.
Davul-zurna ile askere uğurlanır Mehmetçik ama operasyon gizli yapılırsa sonuç alınır. Baskın basanındır. Apansız yakalayıp temasa geçmek, sıcak çatışmaya girebilmektir amaç.
Etkili propaganda ve diplomasi çalışması,psikolojik harp unsurlarının işletilmesi,dünya kamuoyuna da bu kadar haklı olduğumuz bir konunun iyi anlatılması, stratejik hedefinizin (eğer varsa) sonuca ulaşması için olmazsa olmaz şarttır. Terör, umutla beslenir. Teröristin umudunu yitirmesini sağlayacak psikolojik harp tekniklerini devreye sokmazsanız yeniden yeşerir. Önceden Genelkurmay bünyesinde bulunan psikolojik harekat dairesi bu konularda çok başarılıydı. Ayrıca, teröristbaşının İTALYA'dan istenildiği dönemde Türk kamuoyu, milletçe o denli etkili bir baskı ve propaganda yapmıştı ki, APO'yu patlamaya hazır saatli bomba haline getirmiştik. Her devlet onu elinden atmak zorunda kalmış, ülke ülke gezmişti... Bu konuda İTALYAN TV'lerinde ve afiş çalışmalarda 'kanlı makarna sosu' reklamları vurucu bir etki yapmıştı. Türk reklam şirketlerine uyduruk kamu spotları yerine keşke buna benzer çalışmalar yaptırılabilinse...
TIR'lar dolusu ağır silahla beslenmiş, 60 bin kişilik cani sürüsü stratejik müttefikimiz ABD tarafından korunuyorken, teröriste geri çekilip toparlanma koridoru açılıyorken güvende miyiz?
Tutsak IŞID'lılar PKK'lılarca neden serbest bırakıldı? Kim talimat verdi? Nur topu gibi yeni teröristlerimiz mi oldu şimdi?
Kontrolsüz göçle yurda sokulan Suriyeli guruplar içerisinde uyuyan terör hücreleri ile işbirliğine girecek yeni tehditler var mı kapıda? Apartman komşumuzu tanıyor muyuz? Ya da kapıdan içerideler de biz mi uyuyoruz? Bizim kapı neden kilit tutmuyor hiç? Kilit mi bozuk, kilidi açan mı var?
Tehdidi kaynağında yok etmek temel güvenlik kuralıdır. Bunu yapamıyorsanız başka önlemlere başvurmak zorunda kalırsınız. Tehdit ortadan kalktı mı?
Sayın Cumhurbaşkanımız "Birileri terörist için arabuluculuğa soyunuyor. Bunlar içinde devlet başkanları, başbakanlar var. Yahu siz ne zaman bir devletin teröristle masaya oturduğunu gördünüz?" demişti bir-kaç gün önce... Şimdi görüntüye bakınca şu soru akla geliyor; Terörist için arabuluculuk yapan ABD midir? Bizler, sayın Cumhurbaşkanı bir konuda dikkat çekiyorsa zaten tam zıddının yapıldığını defalarca gördük. Libya açıklaması, Papaz, Mavi Marmara gibi çok örnekleri var bunun...
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün işaret ettiği 'iç cepheyi güçlendirmek' yani kendi kamuoyumuzu bilgilendirerek, bilinçli bir şekilde birliği sağlamak başarının temel şartıdır. Kamuoyunu, iç politika için dış politika yapılmadığına, yeterince ikna edememiş bir görüntü sergileniyor. Haklılığa ikna olununca, haklılıktan güç alınır. Haklılık en büyük kuvvettir...
Halk Bankası konusu ve bazı zaaflı işler Demosles'in kılıcı gibi sürekli üzerimizde maalesef. Ekonomik kırılganlık, Tayyip Bey'in çocuk ve torunlarının ABD'de sürekli kalmak zorunda olması gibi bir durum mu var sorusunu akla getiriyor kimi çevrelerde...
Herşeye rağmen yeni durumlara karşı pozisyon almak durumundayız. Esnek, dinamik, çok yönlü planları ve ihtimal hesapları olan stratejiler geliştirmek zorundayız. Ortadoğu gibi anlık değişen dengeleri olan bir bölgede çok riskli durumda olduğumuzu gözardı edemeyiz.
Ordumuzun taktik başarıları bize stratejiyi kazandırabilir mi?
Stratejiye göre taktik belirlenir. Öncelik stratejidir...