Türkiye ne yazık ki, donanımlı kişi yetiştirmede oldukça kısırdır. Hele lider konusunda eksilerdeyiz.
Ne zaman ki bir lider yetişecek olsa mevcut şahsiyetler, adayı yıpratmakta ellerinden geleni geri bırakmazlar. Ne kadar olumsuz kirli çamaşır varsa piyasaya servis ederler.
Bunun içindir ki, devlet adamı niteliğinde lider sıkıntısı yaşamaktayız.
Devlet adamı nedir, kimdir diye bir soru akla gelebilir.
Devlet adamı kendisini halkının hizmetine adayan, halkının hizmetine sunan politikacıdır.
Türkiye açısından bu tanıma uyan kaç lider tanıdınız? Ya da belleğinizde böyle kaç lider var?
Çok zorlanıyorsunuz değil mi?
Gerçek lider odur ki, bütün enerjisini ülkenin geleceğiyle ve kalkınmasıyla ilgili kararlara odaklanır ve onların olmasına çalışır.
Biz de ne yaparlar? Eş-dost, akraba-hısım kayırmaları, rant peşinde koşmalar, ellerine geçirdikleri gücün bilinciyle lüks yaşamalar ve israf batağına saplanırlar.
Liderlik aynı zamanda bir şahsiyet ve karakter işidir de.
Zayıf liderler, günübirlik işlerle uğraşırlar, güne göre politika yaparlar.
Misyonsuz ve çapsız liderler, muhalif liderlerle, kurum ve kişilerle uğraşır, onlarla dalaşırlar.
Gerçek liderler, kısa ve günübirlik oyunlar yerine uzun vadeli görüş ve olabileceklerle uğraşırlar. Tarih bilirler, tarihten ve eskilerden ders alırlar, uzlaşma ve ortak akıla önem verirler.
Türkiye mi?
Ne yazık ki, lider sıkıntısı yaşadığımız için tarihten ders almak yerine tarihi hataları tekrarlayarak Türkiye’nin lider potansiyelini de, gelecek potansiyelini de kısıtlamış ve köreltmiş oluyoruz.
Bu gerçekler ortada iken, Türkiye’nin idari yapısını, "Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine" taşıyarak nasıl bir gelişmenin olacağını düşünmekteyiz?
Bu sistem başta Sn. Erdoğan olmak üzere AKP’yi ve Türkiye’yi oldukça yıprattı.
Bu gerçeği AKP’li kurmaylar da görmüş olmalılar ki, “Aksayan yönleri iyileştireceğiz” demekteler.
Madem pek çok şey, “Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” ile TBMM’ne uğramadan olacak idiyse, bütçe TBMM’nde görüşülmeyecekse, KHK’lerle yasalar devre dışı bırakılacaksa 600 vekile ne gerek vardı?
Gerçi TBMM’nin, fakir-fukara lehine bir yasa yaptıkları da görülmüş değil ya!.. Vekillerin ve ailelerinin hayat standardı için ne gerekiyorsa onu yapmaktalar. Bir yanda yüz binlerce EYT’li varken kıyak emeklilik, devlet olanaklarından olabildiğince yararlanmak gibi.
Yani ülkenin büyük bir lider sıkıntısı vardır.
Esen kalınız.