Neşe, 22 yaşındaydı. Çıtı pıtı,çocuk görünümlü bir kızcağızdı. “Bayrağımızın dalgalandığı her yere giderim” diyor, başka bir şey demiyordu.
Öğretmen olarak nokta tayininin çıktığı teröre müzahir bölge olan Çavuşlu Köyü’ne ulaşır ulaşmaz, görev yapacağı okula gitti.Hali içler acısıydı. Köy muhtarı ve köyün ileri gelenleriyle konuşup, eksikleri gidermek için yardım istedi.Köylüler isteksizdi. Ancak ...“Parasını ben vereyim” deyince onarımı başlatabildi. İlk maaşının büyük bölümünü ustalara verdi, gerisini de borçlandı.
1993 yılının 26 Ekim’i...Neşe yorgun argın okuldan eve geldi.Program defterine ertesi günün derslerini yazdı. Biraz dinlendikten sonra babasına “Tamirat işleri yüzünden açıldık. Evde sivri biberimiz var istersen onları kızartalım ekmek ve yoğurtla yeriz” dedi. Henüz bir ocakları yoktu.Biberleri hazırladı,tavayı mavi piknik tüpüne koydu. Ekmek ve yoğurdu masaya bıraktı. Hava iyice kararmış, köydeki köpekler sürekli havlıyor;onun ötesinde uluyordu.
Köpek ve rüzgar sesinden,önce kapının vurulduğunu duymadılar. Sertçe çalmaya devam edince, babası “Kim o” diye seslendi. “Açın, hoca hanımla bir şey görüşeceğiz” dedi kapıyı çalanlar. Açtılar. Karşılarında silahlı iki yarasa. “Dışarı çıkın” diye bağırdılar. Türkçeyi düzgün konuşanı, “Biz faşist T.C.’nin hiçbir öğretmenini Kürdistan’a sokmayacağız, biletlerini iptal etsinler” demedik mi diyerek, Neşe’nin yaşlı babasını tokatlayarak yere yuvarladı. Neşe, köylülerden yardım gelir umuduyla bağırmaya başladı.Avazı çıktığı kadar haykırdı ama köyden “yardıma gelen kimse” çıkmadı. Doğrulan babası “Yapmayın” diye yalvarıyordu. Yarasalardan biri silahın namlusunu Neşe’nin babasının kafasına dayadı ve tetiğe bastı. Neşe donup kaldı.Tekrar bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. Kendini olduğu gibi yere bıraktı. Neşe’yi saçından tutup tekme ve dipçik darbeleriyle köyün çıkışındaki tepeye kadar sürüklediler.
Genç kızın üstündeki elbise paramparça oldu.Bedeni sefil yaratıkların gözleri önündeydi. Bu arada yarasaların sayısı beş olmuştu.
Neşe gözleri açık ve donuk, ölüme hazır bir huri gibi bakıyordu. Biri kalaşnikofunu seriye aldı ve Neşe’nin sağ göğsünün üstüne dayayıp tetiği çekti.
Beş mermi Neşe’nin göğsünü parçalamaya yetmişti. Yarasalar tatmin olmadı. Diğer göğsünün de hakkını verelim dediler gülerek. Aynı işlemi cansız bedeninin diğer göğsünde de tekrarladı biri.
Ailesinin üzerine titreyip kıyamadığı Neşe’nin elbiseleriyle birlikte vücudu da lime lime oldu...
Neşenin ölümü insan hakları için mücadele ettiğini iddia eden hiçbir dernek tarafından kınanmadı.
AB komiserleri kimseye “ne yapıyorsunuz” demedi.
Sokak köpekleri için kıyameti koparanların sesi çıkmadı.
Azıcık nasırına basılsa bağıranlardan tek bir açıklama gelmedi.
Aydınlardan “bunu umursuyorum” diyen olmadı.
Neşe öğretmen ve babasının arkasından on binler yürümedi.
Neşe ALTEN, Diyarbakır İli Bismil İlçesi Çavuşlu Köyü ilkokulu'ndaki görevine 30.09.1993 tarihinde başlamış, yirmi beş günlük öğretmen iken, 26.10.1993 tarihinde şehit edilmiştir. Emri, bugünlerde devlet yetkililerince “kanı durdurmak için herkesle görüşülür” denilerek müzakere yapılan apo vermişti.
#BunuSakınUnutma
Öğretmen olarak nokta tayininin çıktığı teröre müzahir bölge olan Çavuşlu Köyü’ne ulaşır ulaşmaz, görev yapacağı okula gitti.Hali içler acısıydı. Köy muhtarı ve köyün ileri gelenleriyle konuşup, eksikleri gidermek için yardım istedi.Köylüler isteksizdi. Ancak ...“Parasını ben vereyim” deyince onarımı başlatabildi. İlk maaşının büyük bölümünü ustalara verdi, gerisini de borçlandı.
1993 yılının 26 Ekim’i...Neşe yorgun argın okuldan eve geldi.Program defterine ertesi günün derslerini yazdı. Biraz dinlendikten sonra babasına “Tamirat işleri yüzünden açıldık. Evde sivri biberimiz var istersen onları kızartalım ekmek ve yoğurtla yeriz” dedi. Henüz bir ocakları yoktu.Biberleri hazırladı,tavayı mavi piknik tüpüne koydu. Ekmek ve yoğurdu masaya bıraktı. Hava iyice kararmış, köydeki köpekler sürekli havlıyor;onun ötesinde uluyordu.
Köpek ve rüzgar sesinden,önce kapının vurulduğunu duymadılar. Sertçe çalmaya devam edince, babası “Kim o” diye seslendi. “Açın, hoca hanımla bir şey görüşeceğiz” dedi kapıyı çalanlar. Açtılar. Karşılarında silahlı iki yarasa. “Dışarı çıkın” diye bağırdılar. Türkçeyi düzgün konuşanı, “Biz faşist T.C.’nin hiçbir öğretmenini Kürdistan’a sokmayacağız, biletlerini iptal etsinler” demedik mi diyerek, Neşe’nin yaşlı babasını tokatlayarak yere yuvarladı. Neşe, köylülerden yardım gelir umuduyla bağırmaya başladı.Avazı çıktığı kadar haykırdı ama köyden “yardıma gelen kimse” çıkmadı. Doğrulan babası “Yapmayın” diye yalvarıyordu. Yarasalardan biri silahın namlusunu Neşe’nin babasının kafasına dayadı ve tetiğe bastı. Neşe donup kaldı.Tekrar bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. Kendini olduğu gibi yere bıraktı. Neşe’yi saçından tutup tekme ve dipçik darbeleriyle köyün çıkışındaki tepeye kadar sürüklediler.
Genç kızın üstündeki elbise paramparça oldu.Bedeni sefil yaratıkların gözleri önündeydi. Bu arada yarasaların sayısı beş olmuştu.
Neşe gözleri açık ve donuk, ölüme hazır bir huri gibi bakıyordu. Biri kalaşnikofunu seriye aldı ve Neşe’nin sağ göğsünün üstüne dayayıp tetiği çekti.
Beş mermi Neşe’nin göğsünü parçalamaya yetmişti. Yarasalar tatmin olmadı. Diğer göğsünün de hakkını verelim dediler gülerek. Aynı işlemi cansız bedeninin diğer göğsünde de tekrarladı biri.
Ailesinin üzerine titreyip kıyamadığı Neşe’nin elbiseleriyle birlikte vücudu da lime lime oldu...
Neşenin ölümü insan hakları için mücadele ettiğini iddia eden hiçbir dernek tarafından kınanmadı.
AB komiserleri kimseye “ne yapıyorsunuz” demedi.
Sokak köpekleri için kıyameti koparanların sesi çıkmadı.
Azıcık nasırına basılsa bağıranlardan tek bir açıklama gelmedi.
Aydınlardan “bunu umursuyorum” diyen olmadı.
Neşe öğretmen ve babasının arkasından on binler yürümedi.
Neşe ALTEN, Diyarbakır İli Bismil İlçesi Çavuşlu Köyü ilkokulu'ndaki görevine 30.09.1993 tarihinde başlamış, yirmi beş günlük öğretmen iken, 26.10.1993 tarihinde şehit edilmiştir. Emri, bugünlerde devlet yetkililerince “kanı durdurmak için herkesle görüşülür” denilerek müzakere yapılan apo vermişti.
#BunuSakınUnutma