Önsöz: "İstanbul'dan üç gemi ile üç insan ayrıldı: Vahdettin İngiliz gemisiyle, Enver Alman gemisiyle, Atatürk Türk gemisiyle.."
"Vatanın kaderi bahis konusuyken zorla seyirci kalmaya razı gelemem ve dayanamam. artık sükut ve tevazuun sona erme zamanı idi, ben de bunu geciktirmedim. Felaketin coşkun bir nehir gibi Türkiye üzerinde aktığını görüyordum. nasıl tahammül edip susabilirdim? Memleketin talihsizliğinden nasıl zevk alabilirdim?
Yalnız düşmanların emellerine hizmet eden Hürriyet ve İtilafçı geçinenler az çok kendi işgüzarlıkları kabul ettikleri bu fezahatı fazilet görüyorlardı. Silik adlılar, meçhul hüviyetliler, İzmit'e kadar bile vatanını tanımayan belirsiz hanedan damatları meydana çıkartılıyor, işbaşına getiriliyordu. Her haliyle ölüme ortak olmuş vezirler, vekiller ve ümera diriltiliyor, ilaç şişeleriyle devletin en ağır sorumluluk mevkilerine oturtuluyorlardı.
Kıymetli ve fedakâr vatandaşlara sürgün ve ölüm mahkumları unvanı verenler, asil kökün kurutulması için ülke ve ulus dallarını kesmekle ve bu vatanseverleri uzun yılar hapse mahkum etmekle ulusal varlığı boğuyorlar, ülkeyi düşmanlarla birlikte uçuruma yuvarlıyorlardı."
Sonsöz: "Bir daha gel sarı saçlım Samsun'dan..."