Öğrenilmiş çaresizlik çemberi kırıldı

Ruhittin SÖNMEZ

31 Mart seçimlerinin ilk gsonucu şudur: Bu seçimlerde AKP ilk defa yenilebileceğini, muhalefet de AKP’yi yenebileceklerini gördü.

17 senedir muhalefete hâkim olan “öğrenilmiş çaresizlik” çemberi kırıldı.

Türkiye ekonomisinin yüzde 70-80’ini üreten büyükşehirler artık Millet İttifakı adayları tarafından yönetilecek. Üç büyük şehre ilaveten kazanılan özellikle Antalya, Adana, Mersin çok önemli.

Surda büyük bir gedik açıldı.

x x x

DENGELER DEĞİŞTİ

AKP oyları yüzde 44,4 ve Cumhur İttifakı yüzde 51,6 civarında. Hala AKP açık ara birinci parti olsa da önemli bir kan kaybı yaşadığı açık.

Ekonomik sıkıntılar ile AKP yöneticilerinin kibirli, adaletsiz ve tehditkâr ifade ve tavırlarının “AKP’nin kulağını çekme” sonucunu doğurduğunu değerlendirebiliriz.

İktidar dört buçuk yıl sonra yapılacak genel seçimlere kadar değişmeyecek. İçinde bulunduğumuz ağır sıkıntıları çözmek için gereken acı reçeteleri uygulamak AKP’ye düşecek. Bu süreçte geniş kitleler ve AKP hayli yıpranacak.

Ancak yeterli zamanı var. Ekonomiyi toparlaması ve kitlelerin nefes alabileceği bir takım iyileştirmeler sağlayabilmesi gerekecek. Hiç kolay değil.

Bu süreç içinde köprülerin altından daha çok sular akacaktır.

Ancak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinde son 17 senedir alıştığımız dengelerin tamamen değiştiğini, yeni yüzlerle siyasetin renklendiğini göreceğiz.

CHP’nin kazandığı belediyelerde başarılı olup olmaması dengeleri etkileyen önemli bir parametre olacak. Ekonomik sıkıntıların had safhada, belediye bütçelerinin tamtakır olduğu bir durumda göze çarpıcı hizmetler üretmek kolay olmayacak. Üstelik CHP’nin kazandığı birçok yerde belediye meclislerinde AKP çoğunlukta iken.

Bu zorluklar Eskişehir örneğinde olduğu gibi aşılabilir. Ancak kolay değil.

x x x

ŞAİBE İDDİALARI

Yerel seçimlerin ikinci büyük sonucu: Devletin Anadolu Ajansı Türkiye’nin demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçti.

Eski seçimlerin de bu şekilde manipüle edildiği yönündeki iddiaların gerçek olduğuna dair bir kanaate sahip olduk.

Tek bir ajansın seçim sonuçlarını açıklamasının ne kadar sakıncalı olduğu bir kere daha anlaşıldı. AA’nın önceki seçimde olduğu gibi AKP ve adaylarını yüzde 70’in üstünde rakamlarla başlatıp, yavaş yavaş daha gerçekçi rakamlara inmesi ile psikolojik bir baskı oluşturması geleneği devam etti.

Sandıklar kapandıktan sonra iki-üç saat içinde seçimlerin kazananlarının çoğunu belirleyen AA’nın bu tespitlerini kaç muhabir veya görevli ile yaptığını, bunlara kaç lira maaş ödediği gibi bilgileri yine öğrenemedik. Çekişmeli geçen yerlerde sonuçların zaman zaman dondurulması kuşku uyandırdı.

Ama Yüksek Seçim Kurulu Başkanından “Anadolu Ajansı’nın kendi müşterisi olmadığını, YSK’dan veri almadığını, AA’nın verileri kimden ve nasıl aldığını bilmediğini” öğrendik.

İstanbul için saat 23.21’de veri girişini kesen ve sonuçları donduran AA’nın, YSK Başkanının sabah saatlerindeki açıklamasından sonra bile hala neden veri girişi yapmadığını öğrenemedik.

x x x

BİNALİ YILDIRIM’A YAKIŞTI MI?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım Başbakanlık, TBMM Başkanlığı yapmış tecrübeli bir isim.

Anadolu Ajansı (AA) verilerine göre oyların yüzde 96,48’i sayılmış ve oylar başa baş noktasında gösterilirken ekranlara çıktı ve “İstanbul’u kazandık, hayırlı olsun” mesajı vermesi kendisine yakışmadı.

Böylece bir emrivaki yaparak psikolojik bir baskı ortamı oluşturmak istemiş olabilir. “Kazandım” açıklaması için “YSK’dan sonuç alacağı garantisi” aldığı kanaatini oluşturdu.

Binali Yıldırım’ın, adaylık sıfatı dışında bir unvanı olmamasına rağmen, gece içinde İçişleri ve Adalet Bakanları ile toplantılar yapması da “mızrağı çuvala nasıl sığdırırız” çalışması olarak algılandı.

x x x

EKREM İMAMOĞLU VE MANSUR YAVAŞ

Millet İttifakının İstanbul Belediye Başkan adayı olarak seçime giren Ekrem İmamoğlu’nun dersine çok iyi çalıştığı ortaya çıktı.

Şaibe karışma ihtimaline karşı çok iyi bir ekip çalışması ve teknik altyapı oluşturduğu anlaşıldı.

İmamoğlu gece boyunca soğukkanlı bir şekilde yönettiği süreçte, “kimsenin hakkını yemem ama hakkımızı da kimseye yedirmem” sözünün gereğini yaptı.

“Demek ki iyi bir aday, iyi bir ekip çalışması ile bütün adaletsizliklere, iftiralara, şaibelere rağmen seçim kazanmak mümkünmüş” dedirtti.

CHP Ankara’da Mansur Yavaş ve İstanbul’da Ekrem İmamoğlu gibi İYİ Parti kitlesinin de gönülden destekleyebileceği adayları tespit etmenin faydasını gördü. Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve süreci birlikte yöneten Meral Akşener’in başarılı birer liderlik sergilediklerini de unutmamak gerekiyor.

Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun parti içinde kendilerine şiddetle karşı çıkanları bile kucaklayarak birliği sağlamaları da sonuca etkili oldu.

x x x

İYİ PARTİ OLMASAYDI

İYİ Parti 1,5 yıl önce kurulmasaydı, bu seçimlerde CHP ile Millet İttifakı'nı oluşturmasaydı bugünkü seçim sonuçları hayal bile edilemezdi.

CHP’nin adaylarının kazandığı yerlerde İYİ Parti’nin desteği belirleyici oldu. İYİ Parti olmasaydı CHP yüzde 25 civarındaki donmuş oyunu alır, muhalefet çaresizlik psikolojisi içinde kalır, AKP tek başına veya MHP ile birlikte eski seçimlere benzer sonuçlar alabilirdi.

İYİ Parti oyları (ittifak sebebiyle katılmadığı şehirler de dikkate alınırsa) beklenenden çok daha iyi oldu. Tek başına girdiği yerlerde oylarını artırdı. Ancak İl Belediyesi kazanamayan bir parti olarak, rakiplerine göre gelecek seçimlere daha dezavantajlı girecek.

“İYİ Belediyecilik” örneği verebileceği birkaç il kazansaydı, hem İYİ Parti ve hem de ülkemiz için, daha hayırlı olabilirdi.

Seçimlerin sonucunun ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum.