HDP'nin ne halt ettiği değil bizim ne sonuç aldığımız önemli
HDP şunu diyormuş, bunu diyormuş; umurumda bile değil. Ben oyumu Ekrem İmamoğlu'na verdim ve istediğim sonucu da aldım.
Bu ucube sistemin getirdiklerinden de, götürdüklerinden de sorumlu olanlar HDP seçmenin tercihleri üzerinden millet ittifakını sorguluyorlar.
Vallahi bu sevişme usulünü Cumhur ittifakı icat etti. "Orama burama dokunma" diyemezsiniz. Şartları siz belirlediğinize göre siyasi arenanın da oluşma şekline razı olacaksınız.
Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında yandaş basın medya ve akademisyenler de hesap vermelidir...
Ergenekon ve Balyoz kumpasları'na; "Ordu vesayeti"ne son, siyasi iktidara destek ve biraz da cumhuriyet değer ve kazanımlarına düşmanlık adına intikam arzusunun büyük hazzını yaşayarak destek naraları atanlardan sadece Nazlı Ilıcak mı bedel ödeyecek? (Kendisi için zerre kadar üzülmüyorum)
O'nun partner'i bir hatun kişi vardı; kızıl saçlı, çıyan gözlü o hatun ve diğerleri ne olacak. O'nun ayrıcalığı nedir ki? Bugün pişmanlığını veya aldatılmışlığını dile getirmelerine rağmen nice insanlar hapiste yatarken; o kızıl saçlı, çıyan gözlü hatun nasıl oluyor da; yandaş olmanın dokunulmazlığı altında hala aynı goygoyculuğu devam edebiliyor? Aslında günahının farkında olmalı ki; son üç beş gündür TV'lere çıkmaya cür'et edemedi. Çünkü Ersan Şen ve Nedim Şener'in karşısına çıkması mümkün değildi.
Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının; goygoycu medya, basın ve akademisyen ayağından da hesap sorulmalıdır.
''Tek adam'' sistemi ABD merkezli McKinsey Danışmanlık Firması tarafından dizayn edilmiş...
Hay Allah. Biz de sanıyorduk ki; ''Tek adamlı partili cumhurbaşkanlığı sistemi''nin mucidi Devlet Bahçeli. Oysa yanıldık, ABD imiş!
....
'Milli Gazete’den Muhammed Vefa’nın haberine göre; üst düzey AK Partili bir isim, Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’nin AK Parti tarafından hazırlanmadığını, söz konusu sistemin daha önce de ülke gündemini uzun süre meşgul eden ABD merkezli McKinsey Danışmanlık Firması tarafından dizayn edildiğini ifade etti''
...
Vallahi yalan da değil. AKP aslında başkanlık sisteminden çok bahsetmiş olmasına rağmen özellikle 7 haziran 2015 seçimlerinden sonra gündeminden düşürmüştü. Devlet Bahçeli'ye nereden, nasıl bir ilham geldiyse; 1 Kasım 2015 seçimlerinden hemen sonra daha önce karşı olduğu başkanlık sistemini gündeme getirdi. Parti içinde büyük çalkantılar yaşanması pahasına mücadelesini vererek başardı, muradına da erdi.
Hep söylerim. Türkiye'de yaşanan tüm kırılmaların tetikleyicisi olarak öyle veya böyle Türk milliyetçilerini; kendi dünya görüşleri ile çelişse bile dahil etmeyi başarıyorlar. İlk önce Türk milliyetçilerini nasıl dahil edebileceklerinin hesabını yapıp, sonra ne yapmak istiyorlarsa eyleme geçiyorlar. ''Lidere sadakat şerefimizdir'' ilkesi zaten her şeyi kolay kılıyor.
Türk milliyetçilerine sistemin değiştirilmesinin tetikleyicisi rolünü verdiler, başardıktan sonra da MHP'yi AKP'ye eklemlediler. Diyeceksiniz ki hep tetikleyici MHP oluyor da niçin hiç bir zaman siyaseten muktedir olamıyor. Çünkü Devlet Bahçeli öyle bir MHP'yi yönetememekten korkmakla birlikte misyonu da o değil zaten.
Devlet Bahçeli'nin önceliği hep AKP olmuştur...
Devlet Bahçeli hiç bir zaman AKP'nin olduğu kadar MHP'nin akıbetini düşünmemiştir. Hatta; Erdoğan var olsun, AKP yaşasın diye yeni sistemin mucidi bile kendisi olmuştur, tabi ilaveten bir de koltuğu korunsun diye.
Sürekli kan kaybeden MHP oldu ama o hep AKP'nin kan kaybına üzüldü ve çareler aradı. Yalan mı? Mesela bir örnek; AKP 7 Haziran'da azınlığa düşünce AKP toparlansın diye Tuğrul Türkeş'i AKP'ye kim gönderdi; Devlet Bahçeli değil mi?
AKP'nin içinden çıkacak yeni oluşumlar ne kadar canını sıkmış olmalı ki; bu haftaki grup konuşmasında Davutoğlu, Babacan ve Gül'e göndermelerde bulundu. Yani; "AKP'ye zarar vermeyin" demeye getiriyor.
Oysa asıl neden; Devlet Bahçeli'nin bulunduğu her yerde hem kendisine hem de eklemlendiklerine kaybettirmesidir. Dolayısıyla AKP'nin kaçınılmaz sonu kaybedeceğidir.
Kripto Fetöcü "Edepsiz" ağlak adam...
"Türkiye bağırsaklarını temizliyor" diyerek Türk Ordusunun göz bebeği subay ve vatan sever sivil evlatlarına karşı kurulan kumpaslarla işlenen hukuk cinayetleri ve gördükleri zulüm karşısında yaşamış olduğun hazzın bedelini hala ödememişken; İstişare Kurulu üyeliği ile payelenmeni ve yeni bir maaş bağlanmasını hazmedemiyoruz.
Aldığın maaşı sorguluyoruz diye bize "Edepsizler" diyemezsin. Sen önce günahlarının bedelini öde, mümkünse aldığın maaşları iade et. Çünkü tek kuruşumuz sana helal değildir. Sen kadim Türk tarihinde Türk ordusuna kurulan "Kozmik oda" kumpasının baş aktörü "Edepsiz"in birisisin.
Davutoğlu kendi hikayesini yazmaktan korktu...
Adam seni kulağından tuttuğu gibi evirdi, çevirdi kenara attı. Peki ne yaptın yüreksiz; kös kös doğru evine gittin. En büyük referansın ''Stratejik derinlik'' kitabın. O da ülkemizi Suriye meselesinin derinliklerine sürükledi ve hala bedelini ödemeye devam ediyoruz, bir türlü de sürüklediğin bataklıktan çıkamıyoruz.
Yok öyle yağma. Seninkisi şark kurnazlığı. İnsanlar demokrasi için kaç senedir bedel ödüyor. Bedel ödeyenlerin kısmen sağladığı siyasi ortamda beleşe konamazsın, konsan bile yüreksiz olduğun için bir yere de varamazsın.
"Millet İttifakı" illetlik ve zilletlikle itham edilirken yine sünepeydin. Sinmiş bir köşeye, kedi sessizliği ve aynı zamanda dikkati ile bıyıklarını oynatmakla meşguldün. Şimdi bu iki aşağılama sıfatı üzerinden; içinden zuhur ettiğin AKP'ye "Niçin bu sözleri muhataplarınıza sarf ettiniz" diyorsun. Biz o aşağılama sıfatları İllet ve zilletin bedellerini muhataplarına fazlasıyla ödettik de; bu başarıdan nemalanmak senin neyine. Ödettiğimiz bedelle elde ettiğimiz siyasi arena seni kusar bilesin. Çünkü hak etmiyorsun.
AKP yeni sistemle ilgili revizyon arayışında
Anlaşılan o ki; Erdoğan "Tek adam" sistemi ile muktedirliğini sürdürmek için ne yaparsa yapsın MHP'nin kendisine eklemlenmesinin yetmeyeceğini anlayınca sistem üzerinde revizyon arayışlarına girdi.
En büyük yanılgıları; ülkücüleri Devlet Bahçeli'nin azatlık kabul etmeyen iflah olmaz biatcı köleleri olduğu zannı üzerinden hesap yapmış olmalarıdır. Oysa ülkücüler, özgür düşünceye sahip, öz güven sahibi düşünen ve muhakeme eden insalardı. Kimsenin gücü onları yanlışa sürükleyemezdi, nitekim de öyle
Meral Akşener bugün artık söyleyeceğini söyledi:
"Benim hakkımdaki soruşturmayı gizli değil, açık sürdürün ki; her iftiranıza karşılık soruşturmanızın varacağı yerin sen ve çevren olacağını tüm millete gösterebileyim" demiştir.
İmamoğlu denince aklıma proje muroje falan gelmiyor, umurumda da değil. Ya ne geliyor; gülen yüz, yumuşak dil ve son kertede; muktedir olup, akılları esir almış siyasal İslam'ın; cumhuriyet projesi olan cumhuriyet değer ve kazanımlarının yetiştirdiği bir genç tarafından kalıcı şekilde kök salmasını sekteye uğratılması, ümüğünün sıkılması.
...
Kardeşim "Es-dörtyüz" de ne demek oluyor. "S"ye "Es" demekle bir halt olamazsınız ama "Se-dörtyüz" derseniz hem Türkçeye saygı göstermiş olursunuz, hem de saygı görürsünüz.