Onuncu köyde yaşamak

Şevket GÖLÜK

Doğruluk, dürüstlük ve açık sözlülük değerlerimiz Müslüman ve Türk kimliğimizle birlikte var olan bizlerin hep en önemli değerleri olmuştur.

Atalarımız birçok davranışı ve sonuçlarını kısa ve öz bir anlatımla yani bizlerin Atasözü diye adlandırdığımız cümleler ile çok güzel dile getirmişlerdir. Bunlardan biriside "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar" atasözüdür.

Bu atasözü kendi çıkarlarını düşünen ikiyüzlü insanların olduğu yerlerde içlerinden sıyrılarak doğruyu söyleyen insanların sevilmediğini ifade eder. Böyle yerlerde doğru söyleyen insanların istenmediğini ifade etmek için kullanılır.

Çoban ile muhtar arasında geçen bir olaydan doğan “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” atasözünün hikâyesini bilenler bilir ama bilmeyenler için kısaca tekrar edelim. Köyün birinde bir çoban yaşarmış. Bu çoban her zaman doğruları söylermiş. Çoban, günün birinde hayvanları otlatmaktan dönerken köyün muhtarı ile yabancıyı görmüş. Muhtar hasta olan ineğini yabancıya satmak istiyormuş fakat çoban bunu bildiği için yanlarına giderek hayvanın hasta olduğunu söylemiş ve hayvan hasta olduğu için muhtar ineğini satamamış. Buna sinirlenen muhtar çobanı köyden kovmuş. Kovulan çoban, "Ben doğrudan yanayım, varsın beni dokuz köyden de kovsunlar. Ben doğruyum" demiş.

Özellikle çıkarlarını düşünen insanların çoğaldığı, fedakârlığın azaldığı yerlerde yalan dolan, hile, ahlâksızlık artar ve insanlar ikiyüzlü olurlar. Böyle bir ortamda doğru sözlü olan, sözünü esirgemeyen ve sakınmadan herkesi eleştiren kişiyi kimse sevmez. Herkes onu kınar, yanından ve yöresinden uzaklaştırmaya çalışır. Çünkü bu kişi doğru sözleriyle ahlâksızlık üzerine bina edilmiş menfaat düzenini bozmaya çalışır ve çok kimseyi rahatsız eder. Dolayısıyla çıkarları zedelenen, kusurları yüzüne söylenen, ikiyüzlülükleri yüzlerine çarpılan insanlar tarafından hor görülüp kovulurlar.

Günlük hayatımızda sıkça yapılan ama olmaması gereken şu tür tutum ve davranışlar vardır;

Uyarı: Kapalı ortamda ve toplu taşıma aracında sigara içilmez.

Cevap: Herkes içiyor!

Uyarı: Yürüyen merdivenin ortasında durulmaz.

Cevap: Ne acelen var, merdiven gidiyor zaten!

Uyarı: Toplu taşıma araçlarında bindikten sonra arka iniş kapılarına ilerlemeliyiz.

Cevap: Arkada boş yer yok, arka kapıdan binsinler!

Uyarı: Karşıya geçişlerde yaya geçidi ve alt/üst geçişleri kullanmalı.

Cevap: Zaten yol boş, ne gerek var!

Uyarı: Eğitimli yeni mezun genç insanlar iş bulamıyor, işsizlik artıyor!

Cevap: İş beğenmiyorlar, tecrübeleri yok!

Uyarı: Ülke ekonomisi iyiye gitmiyor, çarşı pazar ateş pahası, ekonomik kriz var!

Cevap: Ekonomimiz çok iyi, dış güçler, dış mihraklar!

Yukarıda sıraladığım daha da çoğaltabileceğim ve günlük yaşamımızda sıkça karşılaştığımız bu tür konuşmalara her gün bir kaçıyla durakta, yolda, kafede karşılaşmaktayız.

İnandığımız, gördüğümüz ve hayatın akışı içinde var olan doğruları söylemek her vatandaşın insani ve vatani görevidir. Doğruları söyleyerek hem kendimizi hem yakın çevremizi ve ülke insanlarımızı mevcut sıkıntılardan uzaklaştırmak, doğru yola sevk edebilmek için elimizden geleni yapmalıyız.

Kendi geleceğimiz ve çocuklarımızın geleceği için çalışmaktan, üretmekten ve doğruluktan ayrılmamalıyız. Atasözünde olduğu gibi "Doğru Söyleyeni Dokuz Köyden Kovarlar" sözünü bir yol gösterici fener olarak kabul etmeli, doğruluktan yana mücadelemizi bırakmamalı ve gerekirse yaşamımızı onuncu köyde yaşıyor gibi yaşamalıyız...