Cumhurbaşkanlığı Sistemi ittifakları zorunlu kıldı. İktidar ve muhalefetin büyük kısmı iki ayrı ittifak çatısı altında toplandı.
Bir de HDP’nin oy oranları küçük sol ve sosyalist partilerle yaptığı ittifak var. Zafer, Memleket ve Yeniden Refah partileri ise henüz ittifakların dışındalar.
Cumhur İttifakı AKP ile MHP, BBP, Vatan P. ve hatta Hüda-Par’dan oluşuyor. Fakat AKP’ye destek veren diğer partilerin iktidar olma ve ülkeyi yönetme gibi bir hedefleri yok. Diğer partilerin AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’a kayıtsız şartsız desteği (biat etmeleri) söz konusu. Bu bakımdan ittifak içi sorun çıktığını görmüyoruz.
Bu "sözde ittifakta" tartışma, müzakere ve ortak akıl arayışı yok. AKP destekçisi partilerin liderleri Erdoğan’ın liderliğine tam bir itaat ve tek kişinin iradesine sadakat içindeler.
Bu yüzden partiler arasında kriz, gerginlik ve uzlaşma arayışları da olmuyor.
Ortak akıl yerine tek kişinin akıl ve iradesinin esas olduğu tek adam rejiminin sakıncalarını yaşayarak görüyoruz.
Bu sistemden sonra ekonomide bütün temel göstergeler kötüleşti. Devletin her alandaki hizmet performansı düştü.
Devletin kurumlarının deprem, sel ve yangınlar gibi olağanüstü şartlarda bile yukarıdan talimat almadan harekete geçemediği hantal bir yapı ortaya çıktı. Liyakatin yerine parti liderine sadakatine göre atamalar yapılınca en köklü kurum ve kuruluşların nasıl çürüdüğüne şahit olduk.
Millet İttifakı ise 6 partiden, CHP + İYİ Parti + SP + Deva P + Gelecek P + DP’den, oluşuyor. Bu ittifaktaki her parti iktidar (ortağı) olmak ve ülkeyi yönetmek arzusunda. Bu partiler kurumsal kimliklerini muhafaza ederek, ortak hedef doğrultusunda iş birliği yapıyor.
Bu iş birliğinin hedefi ortak akıl ile en makul çözüm yollarında birleşmek ve ülkenin derin ve büyük meselelerini çözmek. Bunun için müzakere yapıyorlar, gerekirse tartışıyorlar, hatta çatışıyorlar.
* * *
Diktatörlüklerde siyasal çatışma ve çalkantılar olmaz. Demokrasilerde özellikle de siyasi güçlerin dağıldığı, dengelerin tam oturmadığı durumlarda farklı görüşlerin çatışması ve bazen de geçici istikrarsızlık ihtimali vardır.
Bütün bunlara rağmen dünyadaki gelişmiş ve halkları mutlu ülkeler demokrasi ile yönetilen ülkelerdir.
* * *
Millet İttifakı kuruluşundan bu yana en ağır krizi yaşadı. Üç gün süre ile ittifakın taraftarları "ittifak dağıldı ve bu şartlarda seçimi Cumhur İttifakı kazanır" kaygısı ile üzüldü.
Fakat korkulan olmadı. Krizin başında söylediğim gibi sonuçlandı: Bütün yolların kapandığı sanılan, çözümsüzlükten başka sonuç görülmediği bir anda bir üçüncü yol bulundu. Bütün tarafların kazandığı bir çözüm üretildi.
Millet İttifakı’nın krizlere çözüm üretme yeteneğini test eden bu olay, sonrasında ittifak partilerinde yepyeni bir heyecana yol açtı. İktidar olma umudu arttı.
* * *
KILIÇDAROĞLU’NUN SEÇİLME ŞANSI ARTTI
· Kriz öncesi ve kriz sırasında da yazdığım gibi, İYİ Parti’nin Kemal Kılıçdaroğlu’nun şahsına karşı bir saygısızlığı ve güven eksikliği yoktu. O’nun iyi bir Cumhurbaşkanı olacağına inanılıyordu. Fakat kazanabilecek aday olduğu konusunda endişesi vardı.
Kamuoyu yoklamalarında en yüksek oyu alan iki Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun icracı Cumhurbaşkanı Yardımcısı olması formülü bulununca tarafların "içine sinen çözüm" bulunmuş oldu.
· Böylece yaratılan sinerji ile Kılıçdaroğlu’nun seçilebilme ihtimalinin çok yükseldiğine inanılıyor.
Milliyetçi ve muhafazakâr seçmenlerden bir kısmı, CHP ve liderine karşı toplumsal önyargılar sebebiyle inanç özgürlüğü gibi bazı konularda endişe ediyordu.
Hepsi de muhafazakâr kimlikleriyle bilinen 5 parti lideri ile halkın itibar ettiği Yavaş ve İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak bir denge ve denetim görevi yapacağına dair inanç bu endişeyi kaldırdı.
* * *
KAZANANLAR VE KAZANÇLAR
· Şüphesiz krizden en kazançlı çıkan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu idi. Ancak İYİ Parti kriz sayesinde İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlarının seçilmesindeki etkisinin önemini iyice hissettirdi. İYİ Parti desteklemezse bu iki Başkanın gelecek yerel seçimde kazanması belki de mümkün olmayacaktı.
İYİ Parti’nin iki başkan ile sıcak ilişkileri, başkanların "biz Millet İttifakının Belediye Başkanlarıyız" vurgusu, İstanbul ve Ankara’daki kazanımların devamı için umutları artırdı. İYİ Parti iki başkanın etkili CB Yardımcısı olmasıyla, yerel ve genel yönetimdeki gücünü artıracak.
· Diğer partiler ise tek başına seçime girseler, barajlar sebebiyle, milletvekili çıkaramayacaklardı. Şimdi hepsi bir CB Yardımcılığı ile en az bir bakanlık kazanmış olacak.
· Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul veya Ankara BŞ Belediye Başkanlarından birinin istifa ederek Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesine karşı çıkıyordu. Çünkü Belediye Meclislerinde AKP çoğunlukta olduğu için aday olan Başkan istifa edince yerine AKP’li biri başkan olacaktı. Cumhurbaşkanı Yardımcılığı formülünde Belediye Başkanlarının istifa etmesine lüzum kalmayacak.
* * *
YAVAŞ VE İMAMOĞLU NE ZAMAN ATANACAK?
Millet İttifakı’nın 12 maddelik protokolünde iki Belediye Başkanı hakkındaki madde şu şekilde yer alıyor: "İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları Sayın Cumhurbaşkanının uygun gördüğü zamanda ve tanımlanmış görevlerle Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanacaklardır."
Belediye Başkanlığı ile CB Yardımcılığının birlikte yapılabilmesi için kanun değişikliği gerekiyor. Bu yüzden bu maddeyi böyle yazmak zorunda kaldılar. İstanbul ve Ankara BŞ Belediye Başkanları en azından yerel seçimlere kadar bu görevlerini yapmaya devam edecekler.
Bazıları "Kılıçdaroğlu ya bu maddeyi uygulamaz veya geç uygular ve görev tanımlarını etkisiz yaparsa" gibi cümleler kuruyor.
Bana göre böyle bir ihtimal yok. Çünkü bu kadar güvensizlikle ortaklık yürümez. Kaldı ki arkasında yüzde 50’nin üzerinde siyasi desteği olmayan biri Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturamaz. Kılıçdaroğlu CB seçildikten sonra protokole uymazsa siyasi desteğini kaybeder.
Türkiye çok ağır bir ekonomik kriz ve çok büyük deprem afetinin yaralarını sarmak zorunda.
Millet İttifakının çok nitelikli ve güçlü kadroları var.
Ortak aklın işlediği bir yönetim tarzı ve bu güçlü kadroların ahenkli çalıştığı bir mekanizma kurulursa, Millet İttifakı böyle bir dönemde milletin imdadına yetişen "Hızır" olabilir.