Özlem Zengin'e açık mektup...

Murat YAZAN

AKP Grup Başkan Vekili Sayın Özlem Zengin. Geçtiğimiz günlerde talihsiz bir açıklamada bulundunuz, uğradığı tacizi hemen dillendirmeyen kadınların “onursuz ve ahlaksız” olduğunu dolaylı olarak ima ettiniz!

Sözlerinizi bir Aile Danışmanı olarak şaşkınlıkla dinledim. Bu cümleleri sıradan biri kurmuş olsaydı gülüp geçerdim ancak sahip olduğunuz kimlikleri göz önüne alınca doğal olarak yadırgadım. Öncelikle bir kadın ve annesiniz. Avukatsınız, meslek yaşamınızda taciz davaları ile karşılaştığınızı düşünüyorum. Milletvekili olarak siyasi bir kimliğiniz ve sorumluluğunuz var. Bir anlığına tüm bunları yok sayıp eksik olduğunu düşündüğüm bilgilerinizi tamamlamak isterim.

Taciz tüm dünyada olduğu gibi ülkemizin de can sıkıcı gerçeğidir. Aile Danışmanlığı, Psikoloji ve Psikiyatri literatürü tonla vaka örnekleriyle doludur. Kadınlar tacize uğradığında çok radikal tavırlar gösterebildikleri gibi (tacizciye saldırmak, darp etmek, hatta öldürmek) kişilik özellikleri ve psikolojik yapıları itibarıyla içlerine atabilirler. Bu durum da kimseyi onurlu ya da onursuz, ahlaklı ya da ahlaksız yapmaz. Herkes yaşadıklarına farklı tepkiler verebilir.

Literatür bize tacizin yaşa bağlı olmadığını gösteriyor. Bir takım sapıklar 3 yaşındaki kızları taciz edebiliyorken bazıları yaşlı kadınları taciz edebiliyor. Yani başı sonu olmayan, yaş tanımayan bir davranış bozukluğuyla karşı karşıyayız. Tacizcilerin önemli kısmı akraba, ahbap, komşu, arkadaş gibi yakın sayılabilecek kişilerden oluşuyor. Kız çocukları bu sorunla karşılaşınca dile getiremiyor, konuşmak isteyenler genelde abla ve annelerine açılıyorlar. Konunun genellikle üstü kapatılıyor, ayıp sanki kız çocuğuna aitmiş gibi susturuluyor, tacizci için herhangi bir şikâyette bulunulmuyor. “Dişi köpek kuyruk sallamazsa erkek köpek yaklaşmaz” anlayışı hâkim olunca suçlanan küçücük masum kızlar olabiliyor. Bir kadının başına farklı yaşlarda birden fazla taciz de gelebiliyor. Küçükken yaşanan tecrübe ona “ses çıkarmaması gerektiğini” söylüyor.

Genelde ergenlik yaşlarında yaşanan taciz vakaları kadınların hayatını nasıl etkiliyor?

Karşı cinsle ilişkiden kaçınma.

Evlilikten uzak durma.

Cinsel tercih değişiklikleri (lezbiyenlik). Elbette tüm lezbiyenleri kapsamıyor ancak taciz nedenli örnekleri azımsanmayacak kadar çok.

Beslenme sorunları; Obezite, blumia ve anoreksiya. Tuhaf geliyor değil mi? Obezite aşırı yemek sonucu beden formunu bozarak şişmanlamak, blumia ve anoreksiya aşırı zayıflayarak beden formunu bozmak. Altında yatan ortak amaç “güzel görünmeyeyim, kimse bana yaklaşmasın”. Elbette bu durum tüm obezite, blumia ve anoreksiya vakaları için geçerli değil.

Ve bırakın tacizi dile getirmek, bilinç dışına atanlar ve unutmayı tercih edenler var. Seansta görüşüyorsunuz, danışan sorunlarını anlatıyor ama “bir yerde eksik, anlatılmamış bir sır var” diye düşünerek regresyon terapisi ya da hipnoza başvuruluyor. O noktada ortaya çıkabiliyor, danışan sorunuyla yüzleşiyor.

Sayın Zengin;

Sorumluluk makamında bulunan biri olarak size düşen insanları onurlu/onursuz, ahlaklı/ahlaksız olarak kategorize etmek değildir. Kendinizi “kadın hakları savunucusu” olarak tanımladığınıza göre tüm kadınların yaşam haklarını savunmak durumundasınız. Bu ülkenin kadınları sadece tesettürlü olanlardan ibaret değildir.

Meclis ve partiniz içinde etkiniz var.

Taciz ve tecavüz suçlularının cezaları arttırılmalı, psikolojik/psikiyatrik rehabilitasyon şartı konmalı.

Tacize uğrayan kadınlar ve çocuklar için devlet ücretsiz rehabilitasyon hizmeti vermeli.

Bu haltı yiyenler devlet görevlisi olsa da (çıplak aramalar) derhal görevden alınmalı ve yargıya sevk edilmeli.

Lütfen bu adımları atın ve bizi “kadın hakları savunucusu” olduğunuza ikna edin!"