Hırsızdan ve yalancıdan korkarım. Tehlikeli insanlardır. İkisinin ortak özelliği çıkarcı olmalarıdır. Ve her suçu işlemeye meyillilerdir. Ama bir grubu hırsızlardan da yalancılardan da tehlikeli görürüm: Partizanlar.
Tabii ki Sırbistan’ın “Partizan” takımı taraftarlarından bahsetmiyorum. Siyasi parti fanatiklerinden bahsediyorum.
Partizanların içinde hırsızlar olduğu gibi kendi için beş kuruş çalmayacak kadar dürüst insanlar vardır. Yalancılar olduğu kadar özel hayatlarında hiç yalan söylemeyecek insanlar vardır. Ama konu partileri, partilerinin çıkarı olunca kendisi için beş kuruş çalmayacak insanlar hırsızlık yapmaktan, hayatında yalan söylememiş insanlar yalan söylemekten, hatta iftira etmekten çekinmez. Kesin inançlıdırlar. Konu partileri, partilerinin çıkarı olunca akıl, mantık onları terk eder. Normal muhakeme yeteneğini kaybederler. Anlayacağınız partizanlar, normal insanlardan çok farklıdır.
Normal bir insan; parasızlıktan, yoksulluktan intihar eden insanlar için üzülür. Ekonomik sorunlara çözüm bulamayanları eleştirir. Partizan; "dinimizde intihar eden dinden çıkar, her ülkede fakir ve zengin vardır, Somali'dekiler intihar mı ediyor" der.
Normal bir insan partilerdeki lider sultasını, parti içi demokrasi olmayışını, parti teşkilatlarının genel merkez tarafında keyfi olarak kapatılmasını, ön seçim yapılmamasını, partinin tüzüğündeki esasları benimsememiş kişilerin üye hatta il-ilçe başkanı yapılmasını, buna karşılık aynı partide yıllarca hizmet edenlerin üye listelerinden çıkarılmasını eleştirir. Partizan, “ama” ile başlayan gerekçeler üretir. Diğer partilerden örnekler vererek, onlar da yapıyor diyerek, yanlışı başkasının yanlışı ile savunur. Daha da sıkıştırırsanız, “Demokrasi de neymiş kardeşim. Bizim toplum güçlü lideri sever. Liderin dediği olur” der. Biraz daha ileri giderseniz, yıllardan beri tanıdığı, partiye bağlılığından emin olduğu kişileri bile hainlikle itham etmekten çekinmez.
Normal bir insan, parti liderlerinin bugün ak dediğine yarın kara demesini, benzer olaylarda farklı tepkiler vermesini, partisinin tüzüğünde açıkça belirtilen konulara ters hareketlerde bulunmasını kabullenemez. Eleştirir. Partizana göre liderin bir bildiği vardır. Bu tür eleştirileri; onun sahip olduğu bilgilere sen sahip misin? Gibi cevaplarla savuşturmaya çalışır. Dillendirmese de liderin hata yapmayacağına inanır.
Normal bir insan yanlışı kim, hangi parti yaparsa yapsın eleştirir. Partizan, çifte standartlıdır. Kendi partisinden birisi hata yapınca üç maymunu oynar. Zorda kalırsa yanlışı savunmaktan çekinmez. Aynı hatayı başka partiden birisi yapınca yeri göğü inletir. Bağırır çağırır.
Normal bir insan; üniversite mezunu işsizlere, iş bulmak için yurt dışına gitmek zorunda kalan gençlere üzülür. Eğitim planlaması olmamasını ve eğitim politikalarını eleştirir. Partizan; devlet herkese iş bulmak zorunda mı? Diye yanlışı savunur.
Normal bir insan bir doğal afette, afetin nedenlerini, afet karşı alınmayan önlemler, neler yapılması gerektiğini tartışır. Partizan daha önceki hükümetler döneminde gerçekleşen afetlerde yapılan yanlışları sıralar. Hızını alamaz altmış yıl önceki afetleri gündeme getirir.
Normal bir insan; işe alımlardaki, unvan yükselmelerindeki partizanlığı, emanetin ehline verilmemesini, sınavlarda yapılan adaletsizlikleri eleştirir. Partizan; "kim yapmadı ki?" der, geçmişteki yanlışlardan örnekler vererek yanlışı savunur.
Normal bir insan; hırsızlığı, yolsuzluğu, israfı eleştirir. Partizan; "çalıyor ama çalışıyor", "ama bizden" ,"devletin, milletin itibarı" diyerek yanlışı savunur. Bunu savunurken düşündüğü tek bir şey vardır, partisinin zarar görmemesi.
Normal bir insan için kabullenilmesi mümkün olmayan, nepotizm, kronizm, patronaj, klientelizm partizan için göz ardı edilebilecek şeylerdir. Çünkü “Tanrı Lider” yapıyorsa bir bildiği vardır.
Partizan özeleştiri yapamadığı gibi eleştiriye de tahammül edemez.
Partizan Makyavelisttir. Partisinin güçlenmesi, gücünü koruması için yapılacak her şey mubah görür.
Özetle partizan; bir kısmı çıkarı için, ama büyük bölümü gerçekten inandığı için “önce partim” diyen şartlanmış garip bir âdemdir.
İktidar partilerinden tutun 3-5 bin üyeli çok küçük partilere varıncaya kadar her partide partizanlar vardır.
Sonuçta; A partisi gider, B partisi gelir, B partisi gider, C partisi gelir,
Ama partizanın şartlanmış kafası değişmez.
Partizan kafa değişmeyince de hiçbir şey değişmez.