Ana hatlarıyla halka şirin görünme, halkın sempatisini kazanma olarak da değerlendirebileceğimiz bir terimdir. Özellikle politikacıların başvurduğu bir söylem ve eylemler bütünüdür. Halkın kulağına hoş gelen, gururunu okşayan davranış biçimidir. Oy ve taraftar kazanmak için kamu kaynaklarının kullanılması anlamına da gelmektedir. Merhum Süleyman Demirel: Destekleme alımları sırasında; çiftçiye’’ kim ne veriyorsa ben beş fazlasını veriyorum’’. Basın mensubu birisine arsa verilmesi üzerine; "verdimse ben verdim" demiştir. Daha çok sayıda örnek gösterilebilir. Politikacıların yazmakla bitmeyen popülist söylemleri o kadar çoktur ki!
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, demokrasinin rakibi popülizim olup, diktatör ruhlu yöneticiler popülist söylemlere sürekli baş vururlar. Ve diktatörlüğe yönelirler.Ellerine fırsat geçtiği an otoriter yapılarını ortaya koyarlar. İlk hedefleri devlet imkanlarını ellerine geçirmek olur. Devlet imkanlarını ele geçirmek için muhalefetin susturulması gerekir. Muhalifleri ve muhalefeti yok edilmek için çeşitli uygulamalar gerçekleştirirler. Adli, idari, güvenlik açılarından yaptırım, takibat uygularlar. Muhalifler yok edilirler. Çünkü karşılarında muhalefet olduğu müddetçe otoriter ve totaliter yönetim arzusuna ulaşamayacağı gerçeğini çok bilirler. Rakiplerini susturmak, sindirmek için adli, idari her yolu korkusuzca denerler. Hiçbir kurala, yasaya uymadıkları gibi yasa ve kuralları kabulde etmezler. Kendileri için; casusluk ve espiyonculuğu desteklerler, teşvik ederler. Kendileri için çalışan tufeyli casus topluluklar organize ederler.
Parlamenter sistemle yönetilen her hangi bir ülkede, popülizim; demokrasiyi kendisini frenleyen bir unsur olarak görür. Demokratik kurumların yapısını değiştirir, deforme ve iptal eder. Böylece devlet ele geçirilmiş olur. Demokrasiyi, yargıyı, güvenlik güçlerini, basını, sivil toplum kuruluşlarını kendi emir ve komutası altına alır. Böylece otokratik yönetim emeline ulaşır, uygulamalarında acımasızdırlar en küçük muhalefete tahammül edemezler. Ağır bir şekilde cezalandırırlar.
Popülist; siyaseti ve getirdiği felaketleri kendine bağlı kurumlar vasıtasıyla gerçekleştirir. Hitler, Mussolini, Stalin, Franco, Peron, Kaddafi, Saddam ve diğer geri kalmış ülke yönetimleri örnek gösterilebilir. Hitler kendi hâkim, savcı ve hukuk düzeni ile silahlı güçlerini yarattılar. Avrupa’yı kasıp kavurdular. Daha da ileri giderek hukuku tanımadılar, temyiz hakkını ortadan kaldırdılar. İdam cezalarını arttırdılar. Bilim insanları ülkeden kaçarak başka ülkelere sığındılar. Hâkimler üzerlerinde taşıdıkları adalet terazisi yerine "Führer nişanı" takmak zorunda idiler. Takmayan hâkimler görevden alındılar, meslekten atıldılar. Demokrasinin beşiği olan Almanya bütün bu badirelerden geçti ve tekrar demokrasiye kavuştu. Adolf Hitler’in "Kavgam" adlı eserinde uygulamaları ile ilgili çok sayıda örnek bulabilirsiniz. Tarihi anımsamakta her zaman fayda vardır. Dünya nerededir, ne yapıyor, ne olacaktır? sorularının yanıtlarını her zaman tarihte bulabiliriz...