‘Devlet ticaret yapmaz’ diyerek sanayi kuruluşları, büyük kamu işletmeleri ve KİT’lerin özeleştirilmeleri yapılmıştı. Verimlilik artacak, fiyat ucuzlayacak, hizmet kalitesi artacak ve sanayi yenilenecek diye sunulmuştu. "Devlet hizmetleri, kamu tekelleri özelleşecek, rekabet artacak, hizmet ucuzlayacak" diye toplumlar kandırıldı. Kamusal ve toplumsal nitelikte olan eğitim, sağlık, su ve doğal kaynakların tedariki gibi tüm sosyal hizmetler giderek ticarileştirildi, piyasanın arz – talep mantığına dayalı birer ticari metaya dönüştürüldü. Artık temiz suya, sağlığa erişim, parası olana sunulmaktaydı…
SEKA’nın özelleştirmesi ile Türkiye bugün kâğıtta dışa bağımlı bir ülke oldu. Telekom satıldı. Özel sektör, ikinci bir rakip Telekom kurabildi mi? Aycell, Aria ne oldu? Birleşti AVEA oldu. Sözde GSM’de rekabet olacaktı. En pahalı internet, GSM Türkiye’de! TÜPRAŞ, PETKİM özelleşti, devletten gitti. Yerlerine, milyarlarca dolar yatırım yapacak bir babayiğit, rakip bir PETKİM, TÜPRAŞ çıktı mı? En pahalı akaryakıt Türkiye’de! Sağlık özelleşti, 14 çeşit katkı ve katılım payıyla, halktan para çıkar oldu.
Elektrik devletteyken TEK (Türkiye Elektrik Kurumu) çalışanlarına, yüzde 50 indirimli elektrik veriliyordu. Emekliye, yoksula indirim yapılıyordu. Eski PTT (Türk Telekom) çalışanlarına, telefon yüzde 50 indirimliydi. Şimdi özelleşti, herkes kazıkta eşitlendi. Faturayı bir gün geciktir, faiz! 5 Gün geciktir, elektrik, doğalgaz, telefona kapatma. Açma-kapama faturası da, bonus! Kimsenin ödemediği kaçak elektriğin de bedelini kayıp kaçak bedelini bize ödettiler. Bu salgında 2 ay fatura tahsil etmese çok iyi olurdu, fakat özelleştirildiği için mümkün değil.
Sümerbank özeleştirilip sonra kapatılmasa maske sorunu, şeker fabrikaları özelleştirilmese, pancara kota getirilmese alkol sıkıntısı olmazdı. Hükümet, 2011’de Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü kapatılmasa aşı çalışmalarını kendimiz yapar, ithal aşı dönemi başlamazdı. Şişli Bomonti’deki ilaç fabrikası 2005’de kapatıldı. Askeri hastane, SSK ilaç fabrikaları kapatılmasa ilaçta ve serumda ithalata gerek kalmazdı. İlaç firmalarının çoğu ya tamamen yabancıya satıldı veya yabancı ortaklı oldu, yüzde yüz yerli ve milli çok az kaldı. Sağlık ve gıda alt yapısının temel unsurları sayılan sektörlerde dışarıya bağımlı olmanın ne kadar risk taşıdığını bir kez daha teyit etti.
ABD’de virüse karşı önlemlerin yetersiz olması, sağlık sistemi sosyal olmadığı için parasız, fakir, işsiz insanlar sağlık kuruluşlarına başvuramıyor, ölüme terk edilmiş durumdalar. Yağmalar başladı, silahlanma yarışı artışı güvenlik endişesini yansıtıyor. Bireyi kutsayan bireyselcilik, gemisini kurtaran kaptan diyen kültür en büyük zafiyet sebebi. Trump’ın her şeyi ekonomi temelli değerlendiren siyaseti nedeni ile salgınlara karşı hazırlık aşı sağlık önlemlerini geliştiren planlayan pandemi ile savaş kurumunu zarar ediyor diye kapatması, en büyük hatası olduğu anlaşıldı. Kamu harcamaları ve yoksullar başta olmak üzere tüm haneye kişi başı bin 200 dolar para dağıtılmaya başlandı.
Virüs sonrası dünyanın nasıl olacağına dair ilk işaretler popülistlerin, kof kabadayıların, hamaset yapanları üzecek, canlarını sıkacak istikamette gelişiyor. Gerçeklerden kaçan, bilimi, liyakati dışlayan ve bilhassa da halktan bilgi gizleyenlerin dünyası kararıyor. Baskıcı olan İran ve Çin, dünyada saygınlığını kaybediyor. Popülist liderlerin yönettiği batı ülkeleri en fazla hazırlıksız, öngörüsüz ve en başarısız olması tesadüf olmasa gerek. Muhafazakâr sağ popülizmin sarı kafalı liderleri Trump ve Boris Jhanson, en fazla saygınlığını kaybeden lider, en zavallı durumuna düşen de İtalya’da sağın lideri oldu.
İç politika ve iktidar hesapları içinde olan iktidarlar, önlemler konusunda bilimsel ve akılcı yöntemlere uzak kaldılar ve felaketin büyümesine ortam hazırladılar. Popülist liderlerin yönettiği tüm ülkeler salgın karşısında en kötü tutum sergileyip en başarısız oldular. Popülizm ve rejim kutsayıcılığı ortada gerçek bir düşman olmadığında kendi kendine propagandada dinleyecek kitleniz de varsa işe yarar. Komşularınıza, kıtanıza ve hatta dünyaya meydan okursunuz. Nasıl olsa müeyyidesi yoktur. Kriz, salgın gibi kötü zamanlarda, popülizm çöker; sahte rejim reklamları, kabadayılıklar, sloganlar işe yaramaz hale gelir.
Ülkemiz uçak seferlerini ve sınırları kapatmada geç kaldı. Camilere toplu Cuma namazı ve ibadet yasaklaması çok gecikti, Saray’da VIP Cuma namazı ise çok üzücü. İran üzerinden göçle gelen tehlike devam ediyor. Dışarıdan gelenlerin karantinaya alınması, Umre’ye gidişlere izin verildiği gibi, dönenlerin etkin karantina altına alınmasında çok hatalar yapıldı. Mutlak sokağa çıkma yasağı, erken ilan edilmeli ve izolasyon sağlanmalı idi. Önlemlerde geç kalındı, salgın yayılma hızı arttıktan sonra şehirler arası ulaşım kısıtlandı, mecburi yerine gönüllü karantina önerildi. Pandemi için yeni bilim kurulu ve önlemler almak yerine enflüanza endemisi için çıkarılan kanun kopyala yapıştırma yeni genelge çıkartıldı, acil eylem planları yokmuş epidemi önlemleri pandemide yetersiz kalırdı zaten, kaldı da. Bilim Kurulu'nun önerileri tam ve eksiksiz uygulanmadı, kademe kademe uygulandı.
2001 Krizinde bankacılık sektöründeki düzenleme nedeni ile iyi, petrol fiyatlarındaki düşme lehimize. Türkiye ekonomisi maalesef virüse yüksek enflasyon, genişlemiş bir bütçe açığı, düşük Merkez Bankası rezervleri ve süregelen özel sektör bilanço sorunu ile yakalandı. 2017 Sonrası uygulanan popülist politikalar, yüksek büyüme rakamları kadar enflasyon, kurda zayıflama ve artan dış borcu da beraberinde getirdi. Bu dönemin getirdiği kırılganlıklar 2018 kur krizinin kapılarını açtı. TL çok hızlı değer kaybetti. Döviz cinsi borcu yüksek olan özel sektör, Ağustos 2018 krizi sonrası bu borcu geri ödemede zorluk yaşadı. Problem ister istemez bu şirketlerin yeri, bankalardan aldığı kredilere de yansıdı. Takipteki alacaklar arttı. Ekonomi resesyona sürüklendi. Bu kötü ekonomi nedeni ile sokağa çıkma ilan edilemedi. Evde kalacak insanların, elektrik, su, kira, gıda ve maaşını ödemesi için hazır parası olması lazım. Bizim açıklanan paket yetersiz, çok az ve göstermelik. Yabancı ülke halkına yardım verirken, bizim devlet halktan yardım istiyor.
Almanya, Kanada, İngiltere, ABD çok büyük destekler açıkladılar, işten çıkarma yasaklandı, işveren ve çalışanlara destek ilan edildi. Yabancı ülke korona virüsünün ekonomik etkilerini azaltmak için vatandaşa doğrudan nakit desteği sağlarken Türkiye’de kamu bankaları vatandaşa uygun koşullarda kredi vereceğini açıkladı. Bizim salgına karşı açıklanan pakette işten çıkarma yasaklanmadı ama doktor istifası yasaklandı. Özelde ve kamuda işten atma yasaklanmalı, devlet işçilerin işini ve ücretini garanti etmeli. Askeri herkese temel ihtiyaçlarını karşılayacak maaş, izin verilenlere destek, işçi, esnaf ve dar gelirli fakir fukaraya ait tek madde açıklanmadı. Dünyanın birçok ülkesinde yaşlı insanların maaşları evlerine kadar memurlarca ödeniyor. Yaşlılara bu sağlanmadığı için bankaya gitmek zorunda kalıyorlar. Uçuşlar iptal, uçak biletine KDV indirimi, 600 bin TL altında konut alımında kredi oranının yükseltilmesi anlaşılamadı. Elektrik, doğalgaz ve telefon faturaları ödenmeyecek diyeceği yerde, online evden ödeme kolaylığı sağlandı. Şirket, firma ve işletmelere kısa çalışma ödeneği İşkur’dan kaynak aktarılacağı anlatıldı. Geniş halk kesimine dua, camilerden sala, yaşlılara kolonya ile yetinmeleri gerekiyor. Patronlara teşvik, çalışanlara, emekçilere bol “nasihat”, patronlara darphaneden bol para, yaşlı vatandaşa kolonya çözümünü duyunca çok rahatladım.