Faiz, borç verenin parasını belirli bir süre kullandırması karşılığında aldığı bedeldir. Faiz oranı genellikle yıllık olarak ifade edilir. Örneğin “6 aylık mevduat faiz oranı yüzde 14” dendiği zaman 6 aylık getirisinin yüzde 7 olduğu anlaşılmalıdır. Bu şekilde kullanılan tüm faiz oranları ‘nominal faiz’ olarak ifade edilir. Bir ekonomide nominal faiz, yaklaşık olarak reel faiz ile beklenen enflasyon toplamından oluşur. Başka bir ifadeyle; reel faiz, nominal faiz oranından enflasyon oranının arındırılmasıyla bulunur. Yani gerçek faizdir. Örneğin enflasyon oranı yüzde 10, mevduat faizi oranınız da yüzde 10 ise gerçek faiziniz sıfırdır. Veya başka bir tabirle; sanki hayır işlemek üzere paranızı bedavaya kiralıyorsunuz demektir. İşte bu sebeple, enflasyonu düşüremediğiniz sürece "haydi faizleri düşürelim" diyemezsiniz. Enflasyon ne kadar yüksekse özel sektör faizleri de o kadar yüksek oluşur. Çünkü hem kredi veren, hem de mevduat sahipleri açısından enflasyon altında bir faiz oranının kabulü akla, mantığa ve matematiğe uygun düşmez.
İşte basit formülü :
Reel faiz oranı= Net nominal faiz oranı - Beklenen enflasyon oranı
Ancak enflasyon yükseldikçe, aşağıdaki özel formülün kullanılması gerekir :
Reel faiz = [(1+Net nominal faiz) / (1+ Beklenen enflasyon)] – 1
Diyelim ki; gelir vergisi stopajı düşüldükten sonraki net nominal faiz yüzde 14,5 beklenen enflasyon da yüzde 12,5 olsun.
Yukarıdaki ikinci formüle göre ;
Reel faiz= [(1+ 0,145) / (1+ 0,125) – 1 = Yüzde 1,8 olur.
İlk basit formülde yüzde 2 çıkan reel faiz oranı, özel formülde yüzde 1,8 çıkmıştır. Dolayısıyla ülkemizde ikinci formülün kullanılması zarurettir.
Bir ekonomide her kurumun ve bireyin rasyonel davranışlar geliştirebilmesi için enflasyonun gerçekçi hedeflenmesi hayati öneme haizdir. Olduğundan düşük tahmin edilen enflasyon yanında, hergün “faizlerin düşürülmesi” konuşuluyorsa kimse önünü net göremez ve yatırım planı yapamaz.
Nitekim hükümetin bütün baskılarına rağmen, ekonominin gereği olarak mevduat faizleri artmaya devam ediyor. Ayrıca tek sebepte yüksek enflasyon değildir. KGF(Kredi Garanti Fonu) ve KOSGEB kredilerinin rekor kırmasıyla, dışarıdan kaynak bulmakta zorlanan sektör, mecburen mevduat faiz oranlarını artırarak kaynak yaratmaya çalışıyor.
Yılın ilk 6 ayında kredilerin artış hızı yüzde 14,5 olurken, mevduatların artış hızı ise yüzde 4,4 de kalmış, yani toplanan mevduat para talebini karşılamaya yetmemiştir. Sadece bu sebep bile faizleri artırır ama dahası da var. Hazine yine yılın ilk 6 ayında, 35 milyar TL iç borç ana para geri ödemesi yaparken, 62 milyar TL iç borçlanma yapmış, yani piyasadan para çekmiş (Kaynak: Uğur Gürses). Bu sebeplerin zincirleme olarak faizlere artış yönlü yansıması çok doğal bir sonuçtur.
Hele bir de Avrupa ve Amerika’daki düşük faizin örnek gösterilmesi var ki, aklımızla alay etmenin de ötesine geçiyor. Oralardaki yüzde 1,5 enflasyon oranı ile bizdeki yüzde 11-12 enflasyonu yan yana koymayanlar, faizleri yan yana koyup kıyaslıyorlar.
Tüketime dayalı büyüme kaydeden bir ekonomi için “faiz düşerse yatırım artar” savı da geçerli değildir. Beklenen enflasyon yüksekse o oranın altına düşürülecek faiz, kredi imkanlarının da, yatırımların da önünü tıkar.
Zira mevduat sahibi reel faiz elde edemediği durumda, eriyen parasını bankada tutmaya devam edemez.
Hal böyleyken, reel faizin sıfırlanmasını isteyen bazı görüşlere rastlayıp şaşırıyorum.
Kardeşim, evini bedavaya kiralayabiliyor musun? Araç kiralama firmasından otomobili bedava alıp gezebiliyor musun?
Safça bir soru değil mi?
Peki o zaman bedava parayı neden istemektesiniz?
Evet yüksek faiz kötüdür. Kredi kullanan işletme, kullandığı kredinin faiz maliyetini fiyat artışı ile telafi etmek ister. Bu da enflasyonu hızlandırır. Hızlanan enflasyon ise faizi yükseltir. Ancak ‘yumurta-tavuk örneği’ bu kısır döngüden kurtulmak isteniyorsa dengeli bir noktada buluşmak gerekir. Bu düşük düzeyde bir reel faiz olabilir ama asla sıfır olamaz. Olamayacağının en önemli ispatı; hazine yüzde 11’den borçlanırken, Merkez Bankası’nın da bankaları yüzde 11,96'dan fonlamasıdır. Bu durumda bankalar faizi indiremezler. Zaten bankalar yüzde 14 faiz vermelerine rağmen mevduatı artıramıyorlar, zira tasarruflar yetersiz kalıyor.
Neticede; reel faizin yüksek olması kadar sıfır düzeyinde olması da neredeyse imkansızdır.
Geçmişte negatif reel faizle tanıştığımız günler oldu. O zaman da içeride tasarruf miktarı düştüğü için dışardan borçlanarak ve dışarıya faiz ödeyerek kaynak bulabildik. Peki daha iyi mi oldu?
Biriken borç stoğu hâlâ sorun olmaya devam etmiyor mu?