Birçok yayın organı yazıyor, resim yapın, rahatlarsınız… Kime diyor bunları, günü çok yoğun tempoda geçen, çok çalışan, gergin olan, psikolojik sorunları olan herkese söylüyor. Hatta biraz daha ileriye gidip, eğer emekliyseniz, yapacak bir işiniz yoksa canınız sıkılıyorsa resim yapın diyorlar…
Bunu söyleyen, yazan kimler, bilirkişiler, topluma yön verenler. Yani psikologlar, yaşam koçları, eğitimciler…
Hatta örneklemelerle bu tezlerini de zenginleştiriyorlar.
Resim yapmak insanı başka dünyalara götürüyor, rahatlatıyor, stresini alıyor, kafanızı meşgul ediyor, canınızı sıkan olayları düşünmüyorsunuz, huzur buluyorsunuz, beyniniz dinç kalıyor, hayallerinizi tuvale aktarmanın mutluluğunu yaşıyorsunuz gibi tezler söyleniyor…
Vay be bizim yıllardır üzerinde uğraştığımız resim yapmak nelere devaymış da bizim haberimiz yokmuş…
Buna göre dünyanın en mutlu insanları, en tasasız, en huzurlu, en uzun yaşayan, pembe bulutlar üzerinde dolaşan insanları resim yapanlar. Yani ressamlar….
Öyle ya, bir bilen bunları söylediğine göre sonuç buraya varıyor… Vardır bir bildiği…..
Sevgili arkadaşlar, dostlar, yok öyle bir şey.
Resim yapmak o kadar ucuz, o kadar basit, her önüne gelenin fırçayı eline alıp, rastgele tuvale uydurmaları sonucunda, “içimden geldiği gibi yapıyorum, kendimi anlatıyorum, içimdeki yaşanmışlıkları dışa vuruyorum” gibi aslı astarı olmayan, yere basmayan cümlelerle kendinizi kandırmayın.
Resim sanatı bir bilimdir. Renk bilimidir. Denklemdir, geometridir, fiziktir, kimyadır. Edebiyattır, şiirdir, türküdür, felsefedir. Sorgulamadır, neden ve niçinlerdir. Başkaldırıdır, isyandır.
Resim, bir çocuğun dünyaya gelişi gibi sancılıdır. Resim önce düşüncelerde, beyinde fırtınalarda, sorgu odasında oluşur, olgunlaşır; sonrada kalan tortular tuvale düşer sanat eseri yani resim olur…
Sanatçı sorumluluğu, sanatın dili, sanatın evrenselliği, özgünlüğü gibi kavramlar vardır. Bunları yerine getirmek için ne kadar çaba göstermek, araştırmak ve incelemek gerektiğini, özgür ve özgün olmak gerektiğini biliyormusunuz?
Bunların yanında müze ve sanat galerini gezmeniz gerektiğini, sanatçılarla tanışıp onlarla birazcıkta olsa beraber yaşamanız gerektiğini de biliyormusunuz?
İşte bunları bilemediğimiz, empati kuramadığımız için sanatı ve sanatçıyı çok basite indirgeyip, “Bunu bende yaparım” diyerek olayı ne kadar ucuzlattığımızın farkındamıyız.?
Ben hobi olsun, boş zamanlarımda canım sıkılmasın, stres ve gerginliğimi atmak için avukatlık, doktorluk, mühendislik yapamayacağıma göre sizlerde boş zamanlarınızı değerlendirmek için resim yapamazsınız…
RESİM İNSANIN BOŞ ZAMANLARINDA YAPACAĞI BİR ŞEY DEĞİLDİR. RESİM YAPMA SAATİNDE, ZAMAN AYIRARAK, İŞİN FELSEFESİNE UYGUN, ARAŞTIRARAK, DUYGULARI YOĞUN YAŞAYARAK ÇIKACAĞI UZUN BİR YOLCULUKTUR. BAZEN AYLARCA, YILLARCA ÇALIŞARAK, SONUÇTA BİR ŞEY ÇIKAMAYACAĞINI GÖZE ALMAKTIR.
BUNU GÖZE ALABİLİYORMUSUN, ATÖLYEMDE ŞÖVALEMİN YANI BOŞ. PALET, BOYA, FIRÇA VE TUVALLER HAZIR, HEMEN BAŞLAYABİLİRSİN….
SEVGİLERİMLE….
HİKMET ÇETİNKAYA