Roma hukuku ile yönetim tarzı ile tarihe bir iz bırakmış medeniyettir. Doğu roma taht kavgaları iktidar savaşları için Bizans entrikası deyimi kullanılır. İktidar olma hırsı mülkiyet sahip olma hükmetme tutkusunun sonucudur. Bizdeki seçimler hakkında az çok bilgi edinilen fikir veren çok güzel bir netflix dizisini anlatacağım. Filmin adı Suburra Romanın üzerine sıçrayan kan diye dizi film yapılmış. Suburra Roma'da bir mahallenin adıdır. Antik dönemde 'Subura' şeklinde yazılırdı ve şehirde Viminal tepesinin güney ucuyla Esquiline tepesinin batı ucundaki çukurda bulunan bir işçi mahallesidir. 2015 yapımı İtalyan filmi siyaset, ticaret, mafya üçlemesini ele alan, arka planda günümüz dünya sistemini oldukça güçlü eleştiriler getiren, yozlaşmanın geldiği boyutları göstermesi açısından da başarılı bulduğum film. Giancarlo de Cataldo ve Carlo Bonini adli yazarların Suburra adli romanından uyarlanan film Stefano Sollima'nin yonetmenliğinde Roma'nın her çağda siyasi entrikaların başkenti olduğunu gerçekci ve eleştirel olarak izleyenlere sunmuş.
Filimde Roma belediye başkanlığı seçim yarışı, ayak oyunlarını, kazanma stratejisi ve politik sistemin kirli ilişkilerini gösteriyor. Roma belediyesi reisi seçimlerine üç aday seçim yarışına giriyor. Bu adaylar sağdan, soldan ve mafyanın gizli olarak desteklediği sol gruba yakın onun içinden çıkan çıkarcı menfaatçi bir kirli aday. Seçimin ilk tutunda solun adayı yüzde 47, sağ yüzde 42 ve diğer şaibeli aday yüzde 9 oy alıyor. Bütün sonucu bu küçük grubun desteği belirleyecek. Bu küçük grubun çoğunluğu ise sol seçmenden oluşmaktadır. Herkes bu mafyanın adayının solu destekleyeceği ve solun kesin kazanacağı kanaati hakim. Ama kendi oyu değerli olan adam her kesimle pazarlığa açık olduğunu açıklıyor ve ortalığı kızıştırıyor. Sol kanat çok rahat zaten bize yakın tabana sahip bize vermek zorunda diye taviz vermeyen bir tavra sahip. Sol partinin mensupları hem adaya konuşmaya tenezzül dahi etmiyor yukardan küstahça bir tavırla taviz vermeye yanaşmıyor. Bir dakikalık kısa bir görüşme sonucunda menfaatçi aday menfaatinin sağ olduğuna karar veriyor. Solun verdiği tek kişilik meclis üyeliği onu tatmin etmiyor. Mafya desteği karşılığında eğer kazamazsa akıbetinin ölüm olacağını söylüyor kirli adayı tehdit ediyor. Mafya imar arsa imar izni kolaylaştırarak liman bina inşaat avm yaparak zengin olmayı hedefliyor. Mafya sadece siyasilere değil Vatikan’daki din baronlarını dahi satın almış durumda. Menfaatçi aday sağcılarla görüşüp bana istediğimi verirseniz sizi kazandırabilirim diyor. Kazanmak için neler yapmalıyız diye düşünüyorlar kazandıracak stratejiye karar veriliyor. Öncelikle insanların güvenlik endişesi yaşaması için korkması lazım bunun için şiddetin organize edilip artırılmasına karar veriliyor. Sağ parti kamu güvenliğini sağlayacağını asayiş düzen istikrar vurgusu yapması kararlaştırılıyor. Şiddeti tırmandırmak için istihbarat ile gizli gizli yer altı örgütleri mafyalar sokak çeteleri ile kaos çıkarmaya karar veriliyor. 15 günlük süre var zaman darlığında sol parti anketlerde açık ara önde gözüküyor.
Roma yakınlarındaki bir sahil kentinde arazi alımının organize suç örgütüyle Vatikan arasında anlaşmazlığa yol açması ve bu anlaşmazlığın giderek ölümcül bir savaşa dönüşmesi çok güzel anlatılıyor. Birbirinden pek haz etmeyen ve bu savaşın farklı taraflarında yer alan gençler ise bu savaşın seyrini ve birçok önemli faktörü etkileyebilecek bir fırsat elde ederler ve bu fırsatı köşeyi dönebilmek için birlikte kullanmaya başka bir deyişle zorunlu ortaklığa girişirler. Sicilya mafyası ABD ünlüdür bu filimde mafyanın doğduğu memlekette orjinalini tanıyorsunuz acımasızlığı kirli ilişkileri suç işleme makinesine dönüşmelerini resmetmiş. Organize işler devrede sazan sarmalına takmak için en kolay hedef gurup mülteciler olarak belirleniyor. Bir grup kışkırtıcı mültecileri taşıyan otobüsü kaçırıyor. Otobüs şoförü öldüresiye dövülüyor ve tehdit ediliyor beni mülteciler dövdü diye polise ve medyaya beyanat vermesi sağlanıyor. Otobüs içinden mülteciler sokağa salınıyor kargaşa başlıyor. İnsanlar protesto için sokağa dökülüyor ve mültecilere saldırıyorlar. Mafya ve aşırı sağ gruplar da sokağa dökülünce kan akmaya başlıyor Roma sokaklarında. Şiddet daha tırmansın diye bu kez sokak çeteleri biri birleri ile karşı karşıya getirterek savaştırılıyor. Kanlı sokak savaşlarında masum polis sivil mülteci insanlar ölüyor. Bu esnada anketlerde sağ partinin oyları yukarıya doğru şiddet tırmandıkça artıyor. İnsanlar korkuyor ve eve hapsoluyor korkudan dışarıya çıkamaz hale geliyorlar. Korkunun artması için masum saygın birilerinin öldürülmesi gerektiğini söyleyip Romanın en İYİ en saygın iyilik meleği seçkin aristokrat bir bayan seçim gününde suikast düzenleniyor. Suikast sonucu saygın bir bayan baronesti vahşice öldürülüyor. Katilin çeteci bir ayak takımı olduğu ortaya çıkıyor. Sağcı parti lideri televizyonlara çıkıyor asayişi düzelteceğini kamu düzeninin korunacağını kendinden emin bir tarzda açıklıyor beyanat veriyor. Aranan beklenen kurtarıcı kişinin kendisi olduğunu kendinden emince söylüyor.
Şiddetin doruğa çıktığı insanların güvenlik endişesinden dışarı çıkmaya korktuğu bu ortamda sansasyonel suikastla ile kamuoyu seçim anketlerinde sağ hızla yükseldiği gösteriyor. Oylar hızla artıyor seçim oluyor ve sağ parti %54 ile açık ara seçimi kazanıyor. Kazanmak için her şeyi göze alan savaşçı olan mücadele eden yarışı kazanıyor. Rehavete kapılan zaten ilerideyim ben kesin kazandım diye mücadeleyi bırakan sol her zaman olduğu gibi kaybediyor. Sol aydınlar gibi siyasetçilerde aristokrat herkese yukarıdan bakıyor toplumla sıcak ilişkiye geçemiyor. İtalya’daki solcular bizim solculardan farkı ise Vatikan’daki kardinallerle arası oldukça iyi seçimi kazanacaklarına inanıyor. Halkın nabzına göre şerbet vermeyi gönül almayı ziyaret edip hatır gönül almayı beceremiyor. Strateji bilmiyor, siyaseti kuralına uygun ihtiyaca göre esnek belirlemiyor, katı rijit idealler ilkelerden ibaret sayan tavizsiz rijit soğuk şekilde yapıyor. İnsanların ihtiyaçlarını önceliklerini belirleyip sıcak mesajlar vererek halka dokunan çözümler üretemedikleri için sözler resmi soğuk havada asılı kalıyor yüreklere ulaşamıyor. Şiddet olurken sokakta durdurmak için aktif çaba içine girmiyorlar halkı uyaran demeçler veremiyorlar. Solun masum gösterilmesi yönetmenin sıkı bir solcu Marksist olmasından dolayı olabilir. Yönetmen Stefano Sollima'nın babası da meşhur klasik The Big Gundown ve Marksist esintiler taşıyan Face to Face'in yönetmeni Sergio Sollima.
Filmi izleyince İtalyanların sanırım Türklere en yakın toplum olduğunu düşünmeye başladım. Biri birimizin en kötü yönlerini almışız. Orada da siyaset içinde her turlu ahlaksızlık rüşvet skandalları, mahkemeyi savcıyı ayarlamaya çalışma olayları. Siyaset mahkeme mafya Vatikan arasındaki kirli ilişkiler doğu toplumlarında daha fazlası ile yaşanıyor.
Sanki kendi ülkemde bu filmi seyrettim hissine kapıldım, film 2015 yapımlı 2017 de vizyona girmiş.
Roma iktidar savaşları ile birliğini dayanışmasını kaybettiği için kendi içinden çıkan isyan ateşi ile yanarak yok olmuştur. Siyasetçilerde kazanalım da ne pahasına olursa olsun diye ülkelerinin yıkımını hazırlıyor. Roma gladyatörlerin ruhunu bugün siyasetçilerde yaşıyor. Yerel seçimler Roma kent savaşlarına benzer. Rakiplerini yok etme alt etme üzerine kurulu seçim yarışı Roma Arenasındaki Gladyatör dövüşlerine ve gladyatör eğiticilerinin mücadelesine dönüşüyor.