Sağol öğretmenim

Hülya SEZGİN

Şimdilerde İzmir Yeşilyurt girişine taşınan, ama o dönemde   İkiçeşmelik’te bulunan Cumhuriyet Ticaret Lisesi’nin ilk mezunlarındanım ben. Yıl 1975… Lise ikinci sınıftayım… Okulumuz yeni açıldığı için derslerimizin çoğu öğretmensizlikten boş geçiyor… O zamanki uçarı aklımızla bundan hiç mi hiç şikayetçi değiliz. Aksine çok memnunuz. Okulumuz Agora harabelerine bakıyor. Daha doğru dürüst kazı çalışmaları başlamamış. Kocaman bir alan. Sütunlar ve mezarlar var. Ortalık yemyeşil… bize piknik alanı gibi geliyor…

Ders boş olunca doğru Agora’ya. Arada bir turist kafilesi de gelince yarım yamalak Fransızcamızla onlara Agora’yı tanıtmaya çalışıyoruz. Çok eğleniyoruz. En samimi arkadaşım Onur Altay (Deniz). Çok iyi anlaşıyoruz. Şimdiki deyimle “kankam”. Ailelerimiz de tanışıyorlar. O Kale’de oturuyor, bense Bayramyeri’nde. Her gün taa Kale’den yürüyerek bize geliyor. Beraber Damlacık yokuşundan Kemeraltı girişine iniyor, oradan boydan boya Kemeraltı’yı geçip okula geliyoruz.

Neden mi kulağımızı tersten gösterip daha kestirme yollar varken okula Kemeraltı’ndan gidiyoruz? Çünkü o zamanda  bir tek “radyo” var. FM kanalları yok. Başkaca özel radyolar yok. Bir de Polis radyosu var, bizim hoşumuza giden arajmanları çalan.  Eee, onu da her zaman dinleyemiyoruz. Çünkü belli saatlerde çalıyor...

 Yeni çıkan şarkıları nasıl dinleyeceğiz? Kemeraltı’daki plakçılardan. Onlar yeni parçaları sonuna kadar açtıkları teyp’in sesiyle ilan ediyorlar çünkü. İnsanın elinde imkanlar sınırlı ve az olunca, daha çok kıymet biliyor. Şimdi herhangi bir gence “Yeni bir şarkı çıkmış, hadi bir saatlik yol yürü de dinle” deseniz size delirmişsiniz gibi bakar!..
Elbet bu kadar eğlenip derslerle ilgilenmezsen yıl sonunda pek çok zayıfın olur. Benim de öyle olmuştu ve karnemi getirdiğimde Allah rahmet eylesin babama “Üzülme hepsini kurtaracağım” demiştim.

Adamcağız ne desin? Yapacak bir şey yok. Ama haksızlık etmeyeyim suçun hepsi benim değildi. Öğretmensiz geçen derslerin de faturasını biz ödüyorduk. Fransızca dersim çok kötü değildi. Öğretmenimiz Mehmet Ali Ercan sinirli bir öğretmendi. Ve Bizim sınıf öğretmenimizdi. Bütün arkadaşlar ondan korkarlardı. Onur’la ben onu severdik. O da bizi severdi. Ama son yazılıda yeteri kadar çalışmayıp şeytana uydum, kopya hazırladım. Daha yazılının başında tecrübesizlik işte, yakalanmayayım mı? Mehmet Ali bey çok kızdı, kâğıdımı alıp bana (0) verdi. İşte Fransızcadan da kalmıştım hiç yoktan yere…

İmtihanlara üç gün kala acı bir olay, babamı kaybettik. İlk sınav Fransızca dersine aitti. Elbet giremedim…

Okul idaresinden üç gün sonrasına bana gün vermişler. Gittim. Sınıfta bir ben bir de Mehmet Ali bey. Ben titriyorum. Mehmet Ali bey önce beni oturttu. Teskin edici ve öğüt verici bir konuşma yaptı. Sonra “Haydi şimdi imtihan olalım” dedi. Ama benim aklımda hiçbir şey yok. Tahtaya kalktım. Soruyu önce soruyor, sonra da “Sen bunu biliyorsun, hadi yaz bakalım“ diye tahtaya yazdırıyor…

İmtihan bitti. Eve geldim. Sonra sırasıyla öbür imtihanlara da diğer arkadaşlarla beraber girdim. Ve sonuçlar: Bir tek onun dersinden ve bir başka dersten geçti, diğer derslerden de “ÖKK-geçti” diye yazıyordu. ÖKK yani öğretmen kurulu kararı ile demekti. Yani Mehmet Ali öğretmenimin çabasıyla geçmiştim...

Yıllar sonra bir gün bankada çalışırken karşılaştık. Bir havalesi varmış. Hemen misafir ettim. Yanıma oturttum. Çay söyledim. O beni görünce çok sevindiğini, mutluluğunu dile getirdi. Ben ise “Asıl ben çok mutlu oldum ve eğer  bana eli öpülesi bir öğretmenlik yapmamış olsaydınız bugün burada olamayacaktım, yani sınıfta kalsaydım okulu bırakacaktım.” dedim…

Öğretmenlik  gerçekten kutsal bir meslek. Onların hataları affetmesi, doğru yönlendirmesi, sadece dersleri değil de yaşam içindeki doğru değerleri öğretmesi bir öğrencinin geleceğini kurtarabiliyor. Çünkü okullar adı üstünde eğitim kurumu. Eğitilmişler kurumu değil. Burada amaç öğrenciler bir hamur gibi yoğurulacak, onlara düzgün şekiller verilecek, geleceğe hazırlanacak... Mehmet Ali öğretmenim sayesinde ben de doğruya  yönelmiştim…

Buradan bu günlerimi borçlu olduğum sevgili öğretmenim Mehmet Ali Ercan’a saygılar sunuyor, ellerinden öpüyorum.

Tüm öğretmenlerimizin günü kutlu olsun…

Hülya Sezgin 

hulyasezgin@hotmail.com

www.haberhurriyeti.com  Kültür Sanat Bölüm Yönetmeni