Sahil kenarına yerleşmek her emeklinin mutlak düşündüğü bir şeydir.
Hemen yapıştırırız emekli olunca ne yapacaksın diye soran dostlara..
"Valla bu yoğun çalışma temposundan sonra, bir sahil kasabasına yerleşeceğim."
"Bahçesi de olursa harika olur, eker biçeriz kendi ihtiyaçlarımızı karşılasak yeter"
Tam da bu noktada imdadımıza yetişen, burada yaşayan dostlarımız "Gelin Gündoğan'a yerleşin" dediler
Sevgili eşim Ali bey de sıcak bakınca (öyle ya o da deniz çocuğu Ankara'da yeterince uzak kaldı) tamam bu iş dedim.
Müstakil bahçesi olan bir ev de bulununca pılıyı pırtıyı toplayıp, eşyalarımızın da bir çoğundan kurtularak atlayıp geldik.
İtiraf etmeliyim ki kış çok çetin geçti.
Yerleşik yaşayan site komşularımız "Hiç bu kadar uzun kış ve dinmek bilmeyen yağmur yaşamadık" dediler.
Evden çıkmak ne mümkün, bardaktan değil sürahiden su boşanırcasına yağan yağmur göz açtırmadı bize.
Neyse ilkbahardan sonra lafı uzatmayalim, yaza kavuştuk.
Kışın buralarda yaşayanlar azınlıkta, geneli tatilci.
Dikkatimi çeken ilk şey şu oldu.
Pazarlarda, alışveriş merkezlerinde, kafelerde marketlerde, fiyatlar uygunken, yaza girer girmez (tatilciler geldiğinde) müthiş artan fiyatlara ayak uydurmakta zorlandık iki emekli.
Marketlerde yakın gözlüğümü takarak fiyatları yakınen takip ettiğim de bir vakadır
Raftan alışveriş sepetine atıp, ödeme noktasına gelmeden hesap yaparak fır fır marketin içinde tur atarak, aldığım yere çaktırmadan bıraktığım da çok oldu.hani!
Bu yaz fiyatlar ikiye katlanınca kalın yakın gözlüklerimle etiketlerin önünde, "ağğğ, a aaağ, buda mı arttı, bu da mı?" dedikçe müşterilerin kahkahalarına da tanık oldum tabii.
Hiç de utanmadım.
Neyse yaptığım en iyi şey iki örgü file ile giderek, ödeme noktasında poşet ister misiniz sorusuna, "hayır filem var" değişim.
Bakın bunda çok tasarruf yaptım işte.
Bayramda canım akrabalarım gelince, emekli maaşımı cüzdanıma yerleştirip, rahat konforlu şezlongları olan otellerde önceden fiyat araştırması da yaparak ağırladık.
Neredeyse tüm sahiller beachlerle, otellerle dolu, başka bir seçenek yok gibi Gündoğan'da.
Daha sonra gerine gerine gidince Ali beyle, otelin çalışanı tam hesabımızı isteyecekken "Beyefendi şezlonglarımızdan para istemiyoruz dedik tabii, ama günlük yeseniz de yemeseniz de iki kişi 100 tl ödemelisiniz" demez mi?
Der tabii.
Hergün deniz kenarına giden iki emekli, günlük 100 TL'den hesaplayınca, aylık hesaplarımız bozuldu.
Hatta taşıyabilsek, şezlong almayı, sürükleyerek sahile götürmeyi düşünmedim değil de, Ali beyi iknâ edemedim.
Baktık halk plajı var yanında dedim ki; "ta taa taaa taaaam, hadi Neşe yükle evden çıkınını al rejisör sandalyelerini git halk plajına"
Öyle de yaptık.
Küçük bir masa, iki rejisör sandalyesi (üç taneydi birini kırdık) sepetimizde buzlu meyvelerimiz sahildeyiz.
Bu gün gördüğüm manzara halk plajlarının da otel sahipleri tarafından işgal edildiği.
Ohhh şezlongları kurmuşlar, halka ait hiç bir yer kalmamış!
Elimde cep telefonu sahil kenarında halk plajında işgâl kuvvetlerinin tüm şezlonglarını tek tek resmettim.
Halk anladı tabii neredeyse alkışlayacaklar.
"Hanımefendi kimi kime şikâyet edeceksiniz adam yolu bile kapattı" dediler.
Bu arada bir şezlong boş, gençler gelip uzandılar
Bir mercii bulurum elbette derken, yol kapatan (arsasından yol geçiyormuş) göbekli uzun şortlu tıknaz bir adam yaklaştı yanıma.
"Hanımefendi kime şikâyet ederseniz edin farketmez."
"Gençler oradan kalkın şezlong otel müşterilerine ait" demez mi?
İyice fıttırdım sinir kat sayım arttı.
"Başkana şikâyet edeceğim burası halk plajı işgal etmişsiniz alın şezlonglarınızı buradan" dedim sert bir üslüpla.
Adam tınlamadı tabii, tehdide başladı.
"Bakın bu yol da bana ait valla yine kapattırırım üç gün önce Başkanla görüştük anlaştık kime şikâyet edeceksin, size de yaranılmıyor şezlong da getireceğim buraya"
Bağırıyor! Sanki halk plajı değil kendine ait bir yer de biz gelip işine taş koymuşuz gibi.
Ali bey geldi bağrışmaya denizden çıkıp.
Tartışmaya gerek yok biz gereğini yapacağız beyefendi dedi.
Yerel halk etrafımızda biriktiler bu adamla baş edemezsiniz yolun karşılığında şuradaki otopark i da aldı dediler.
Millet mücadeleden bıkmış ucunu bırakmış halk plajında üç beş şemsiyenin altına birikmişler.
Sahiller sahipli durumda dört bir tarafı çevrilmiş..
Bodrum Belediye Başkanımızla bir kaç kez görüştük çalışkan halkın yanında duran genç bir Başkan.
Herşeyden haberi olmadı mümkün değil.
Duyarlı sorgulayan vatandaşlar şikayet ettiğinde k'ale alacağından üzerine gideceğinden eminim.
Fotoğrafları çektim en kısa zamanda randevu alarak gidip şikayette bulunacağım yeni yerleşgem geni Gündoğan lı olarak.
Sivil toplumu örgütlemekte üstüme yoktur.
"Biz değişmeden hiç bir şey değişmez hanımlar, mücadele etmeden kazanamazsınız haklarımıza sahip çıkın göreceksiniz her şey değişecek "dedim.
"Sahiller halkındır sahip çıkın, hep birlikte sahip çıkalım" dedim.
Gülümsediler.
İnandıkları için miydi?
Değişen bir şey olmaz gülüşü müydü?
Onu da sayın Başkanımızla görüştükten sonra yazacağım.
"Sahiller halkın ortak malıdır"
Tehdit dili tutar mi?
Sonuçta yeniden yolu kapatır mı onu bilemem.
Kazanan halk mi olacak, esnaf mı hep birlikte göreceğiz.
Takipçisi olacağım.