ŞEHİT VE GAZİ AİLELERİNİ DİNLİYORUM
Bir süredir, terörle mücadelede şehit veya gazi olmuş, ŞEHİT VE GAZİ aileleriyle görüşüyorum, onları ziyaret ediyorum, çaylarını içiyorum, onları dinliyorum.
Diyorum ki siz de DİNLEYİN.
Diyorum ki bu ülkenin kaderi değiştirilmek istenirken, bu ülkeyi bazı odaklar pazarlık noktasına taşımak isterken onları yok saymayın.
Görüştüğüm ailelerin hassasiyetlerine saygı göstererek isimlerini, resimlerini paylaşmıyorum, konuştuklarını aktarmıyorum ama düşüncelerini bilmenizi istiyorum.
Onların her birinin hikayesi farklı farklı, yürek burkan türden.
Şehit ve gazilerimiz ve aileleri, minnet borcumuz olan kahramanlar, vatan için ön safta duranlar.
Bu ülkenin birlik beraberliği, bölünmemesi, kötülerin zulmüne karşı kanlarını canlarını verenler.
Kimisi sıcak çatışmada, kimisi helikopter kazasında, kimisi şarapnel parçalarıyla yaralanmış veya şehit olmuş. Kimisi özel harekatçı, kimisi er, kimisi erbaş. Bir eve şehit veya gazi ateşi düşmüşse o evin dramı bitmez.
Gazi deyip geçmeyelim, birçoğu yaşarken ölü gibi, birçoğunun kolu bacağı yok, akli dengesi bozulanlar bile var. Korkudan değil. Korku onları tanımaz, kucaklarında silah arkadaşları, yanlarında komutanları şehit olduğu için.
Bu ülke için bu bedelleri ödemiş gazilerimiz, kanlarıyla bu toprakları sulamış şehitlerimiz varken, onlara çok yüklü borcumuz dururken, onları hiç dikkate almamak yanlıştır. Şu günlerde bu ülke için bazı pazarlıklar yapıldığını tüm kamuoyu biliyor. Bölünmeye federasyona gidebilecek gelişmelere el verilmemelidir, bu vebali kimse taşıyamaz.
Bu ülke çok çekti terörden, çok kan aktı, çok travmalar yaşandı, çok ocaklar söndü, ülkemin kalkınması, mutlu olması engellendi.
Elbette terörsüz Türkiye. Bu hepimizin hayali, isteği.
Bu durumu, ülkeyi şimdiye kadar yönetmiş olan ve yönetmekte bulunan herkes çok iyi biliyor. Ki eğer öyleyse bu yaşanmışlıkların acısının, ödenen bedellerin hesabının çok iyi yapılması gerekir.
Şehit ve gazi aileleri siyasetçilerle görüşmek istemiyorlar. O nedenle ben de parti olarak değil kişisel gideceğimi belirtiyorum.
Sohbet sırasında terörle ilgili son gelişmelerden, ülkenin getirildiği durumdan konuşmaya başlayınca düşüncelerini kızgın biçimde aktarmaya başlıyorlar. Söylediklerini bire bir aktarmayacağım ama siyasete neden kızgın oldukları konuştuklarında daha iyi anlaşılıyor.
Ne dile kolay, ne düşünceye kolay. 45-50 sene süregelen ve 45-50 bin şehit verilmiş olan, terörle yaşanmış bir süreç. Bölge çocuklarının bir biçimde kaçırılarak veya gönüllü götürülerek ellerine silah verilmesi, terörize edilmesi ise madalyonun diğer yüzü.
Sonuçta bu da bir projenin parçasıydı ve bu projeler İsrail içindi.
Bu süreç yürütülürken şehit ve gazi aileleriyle, Türk halkıyla, tüm muhalefet partileriyle yakın diyalog içinde olunması doğru olacaktır.
Şehit ve Gazi Aileleri dernek veya vakıfları arasındaki bir rahatsızlığı da dile getirmeden geçemeyeceğim. Bu kurumlar terör şehitleri ve gazileri ile 15 Temmuz şehitleri ve gazileri olarak bölünmüşler. Edindiğim izlenimlere göre haksızlığa uğradığını, geri plana itildiğini düşünenler var. Bu konunun devlet tarafından düzeltilmesi gerekmektedir.
Yıllarca önce şehit olmuş ama acısı hala taze olan bir gencimiz için, onun gibi şehit olmuş on binlerimiz için, sırf pkk ya biat etmediğinden dolayı katledilmiş bölge insanları için, ülkem için,
ÜZGÜNÜM, YÜREĞİM AĞLIYOR.
Üzgünüm, ülkemin içinde bulunduğu duruma;
Üzgünüm, teröre karşı uzun yıllar boyunca verilen mücadelenin sonunda ülkemin pazarlık konusu olmasına;
Üzgünüm, duyarlı vatansever hiç bir vatandaşın gönül rızası göstermeyeceği bu gelişmelere.
ÜZGÜNÜM AMA UMUTSUZ DEĞİLİM.