İnsanlığın hizmetine cennetten bir köşe yarattık ve adına 'Dünya' dedik...
Cennetin bir parçası olan insanoğlu olarak, siz ne yaptınız?
Veya neler yaptığınızı biliyor musunuz?
Eşsiz nimetlerle bezediğimiz Dünya'nızı sonu gelmeyen hırs ve şehvetiniz uğruna, gerek Dünya'yı ve gerekse dünya üzerinde yaşayan canlıları her gün adım adım yok ettiniz.
Çevre felaketlerinin zeminini ve kendi sonunuzu hazırladınız. Bütün bunları kendi isteğinizle yaptınız. Çıkarınız ve küçük menfaatlerinizin esiri olarak savaşlar çıkardınız bir birinizi öldürdünüz. Hem cinslerinizi yok ettiniz, nesillerini tükettiniz.
Artan nüfusunuz nedeniyle, ekonomik kaygılarla doğayı, yeryüzünde ve yer altında ne varsa kökünü kuruttunuz. Toprak Ana’nın gerçek ana olduğunu aklınıza bile getirmeyerek; toprağı, suyu ve havayı kirlettiniz.
Evrende tek canlının yaşadığı yer olan Dünya'mızı yaşanmaz hale getirdiniz. Yaratıcıyı unuttuğunuz gibi kendinizi de unuttunuz. Zannetmeyin ki Yaradan sizleri unuttu!
Günü geldiğinde bütün bunların hesabını sizlerden soracak. Pişmanlık duyacaksınız ama o zaman iş işten geçmiş olacak.
Doğadan hep aldınız, doğanın kanını emdiniz, sömürdünüz, yaktınız yıktınız, kirlettiniz. Buna karşılık doğaya hiç olumlu bir şey vermediniz. Sadece doğadan aldınız, hiçbir zaman da karşılığını vermediniz. Kendi cinsinize bile vahşice davrandınız. Sayısız insanı katlettiniz. Bu kanın üzerinde oturuyorsunuz.
Depremde, selde, yangında, afette aklınıza getirdiğiniz Tanrınızı küstürdünüz. Bu nedenle de her türlü bela üzerinize yağıyor. Ölmek için yalvaracaksınız ama ölmeyeceksiniz. Sürünecek ve doğanın hışmına uğrayacaksınız.
Camilerde, havrada, kilisede yaptığınız dualar insanlığı kurtarmayacak ve insanlık kendi sonunu görerek hayatına son verecektir...