Son yıllarda en fazla itibar kaybeden 'Öğretmenlik' mesleği oldu..
İtibar kaybeden bu meslek dünyanın ve ülkemizin en önemli mesleği değil miydi?
Nasıl olur da öğretmenlik ayağa düşürülür?
Eğitim uzmanları; Eğitim Akademisyenleri ve özellikle Milli Eğitimi yönetenler öğretmenlik mesleğinin itibar kaybetmesinin farkında değiller mi?
Elbette farkındadırlar... O zaman şöyle bir soru akla gelmiyor mu?
Bilerek mi öğretmenlik mesleği sıradanlaştırıldı?
Bu mesleğin bu hale getirilmesinin nedenler nelerdir? Hiç merak edip, araştıran yok mu?
Var, ancak ne yazık ki bu kişilerin herhangi bir etkisi yok...
Ülkemizde Milli Eğitim yaz-boz tahtasına döndürüldü...
Eğitimin milliliği dahi bizzat, eğitim yöneticileri tarafından tartışılıyor. En büyük tehlike işte bu tartışmada...
Mesleği icra eden öğretmenlerin eğitimin yozlaştırılmasında payı yok mu? Hem de nasıl payları var. Sınıflara ders vermek amacıyla giren öğretmenlerin durumuna bakmak yeterlidir. Dışarıdan baktığımızda eğitim ve öğretim görevlilerine "öğretmen" demek çok zor...
Öğretmenlerin bütün değer yargıları bizzat öğretmenler tarafından yok edilmiştir...
Bu sözlerimden dolayı meslektaşlarım bana kızacaklar hatta küseceklerdir. Varsın kızsınlar, varsın küssünler. Hiç umurumda değildir… Yıllarca öğretmenlik yapan birisi olarak, onları dışarıdan izlediğimde, onlar adına utanıyorum. Onların ise büyük çoğunluğunun benim gibi meslek onurunu, haysiyetini, şerefini düşündüklerini hiç sanmıyorum..
Öğretmenlikle alakalı gerçekleri yazmazsam, kendini inkar etmiş olurum. Buna hakkım yok...
Neresinden bakarsanız bakınız, öğretmenler toplumda hiçbir kıymeti olmayan sıradan mahmurlaştılar. Hiç bir öğrencinin, öğretmenini rol model olarak gördüğünü düşünmüyorum. Hâlbuki önceki yıllarda her öğrenciye sorduğunuzda "büyüyünce öğretmen olacağını" söylüyordu. Çünkü onun gözünde öğretmen örnek insandı. Taklit edilmesi gereken önderdi. Öğrenciye göre öğretmen en doğru insan, en dürüst insan, en çalışkan insan, en güvenilir insan ,en çok saygı duyulması ve sevilmesi gereken insandı. Bu özelliklere sahip bir insan nasıl olur da rol model olmaz ki?
Sen; Dış görünüşünle örnek değilsin, be kardeşim...
Sen; Hal ve hareketlerinle model değilsin, be kardeşim...
Sen; Sözlerinin değerleriyle inanılır değilsin, be kardeşim...
Sen; Artık en güvenilir insan değilsin, be kardeşim...
Sen; Eylemlerin ve söylemlerinle sevgiyi ve saygıyı hak etmiyorsun, be kardeşim...
Sen; Dünyada en önemli mesleğin icra eden değilsin.be kardeşim...
Sen; Bu ulvi mesleği ayaklar altına alanlarla yan yanasın. Sana ve mesleğine saygı duymayana cahillerin emrindesin be kardeşim...
Sen; Haysiyet ve onurunu birkaç günlük koltuk hastalığı nedeniyle kayıp edensin, be kardeşim...
Sen, BİLGİ VE YETENEĞİN İLE, DURUŞUN VE SÖZLERİNLE, DIŞ GÖRÜNÜŞÜN, DÜNYAYA BAKIŞIN İLE AYRICA ÖĞRENCİLERİNİN GÖZÜYLE ÖRNEK İNSAN OLMAK ZORUNDASIN... SENİN MESLEĞİN SIRADAN MESLEK DEĞİLDİR...
YILAR SONRA SAYGI GÖRMEK İSTİYORSAN MESLEĞİNİN GEREĞİNİ YAPMALISIN...
ARKANA DÖN VE BAK: SENDEN ÖNCE BU MESLEĞİ YAPANLAR NASIL İNSANLARDI?
BU İNSANLAR SENİN HAYATINDA NASIL ETKİLİ OLDULAR?
ÖĞRETMENLERİNİ ÖRNEK OLARAK ALMADIN MI?
SANA GÖRE SENİN ÖĞRETMENİN, SENİN İÇİN NELERİ İFADE EDİYORDU? HİÇ DÜŞÜNMEDİN Mİ?
SENİN ÖĞRETMENİN SANA HİÇ YALAN SÖYLEDİ Mİ?
SENİN ÖĞRETMENİN DIŞ GÖRÜNÜŞÜYLE SIRADANLAŞTI MI?
BAK KARDEŞİM; DÜŞÜN VE MESLEĞİNİN GEREĞİNİ YAP... UNUTMA Kİ GELECEK NESİL SENİN ESERİN OLACAKTIR..
UNUTMA Kİ GELECEK SENİNLE ŞEKİLLENECEKTİR...
BAK KARDEŞİM; DİK DUR, EĞİLME... EĞİLENLERİN SON HALLERİNİ BİZLER ÇOK GÖRDÜK... EMEKLİ OLDUKTAN SONRA ÜLKENİN HER YERİNDE BAŞINI ÖNE EĞMEDEN YÜRÜMEK İSTİYORSAN YAZDIKLARIMI OKU VE DÜŞÜN...
Gelelim öğretmenlik mesleğinin ekonomik boyutuna...
Ülkemizde öğretmenler maalesef emeklerinin karşılığını alamıyorlar...
Öğretmenler; Ekonomik acıdan zor durumdadırlar. Sefil bir hayatları var. Büyük çoğunluğu yüksek derecede vahşi kapitalizmin kan emici vampirleri olan bankalara borçludurlar..
Özlük hakları verilmiyor. Liyakat esas alınmıyor. Ehliyet ve deneyin her birimde yok sayılıyor... Ekonomik durumlarından dolayı öğretmenler farklı alanlarda çalışmak zorunda kalıyorlar..
Özellikle büyük şehirlerde öğretmenlerin durumları facia. Ev kirası, insani ihtiyaçları, çocuklarının eğitimi, ulaşım masrafları bütün öğretmenlerin belini büküyor. Yetkililer ise bu sorunlarla ilgili verdikleri sözleri tutmuyor. Her siyasi parti iktidara gelebilmek için öğretmenlerin sorunlarını çözeceklerine söz veriyorlar... Ne yazık ki iktidarı ele geçirenler sözlerini hemen unutuyorlar..
Bir başka sorun ise eğitim alanında faaliyet gösteren sözde sendikalar. Bildiğim kadarıyla eğitim alanında onlarca sendika adı altında stk var. Söz sahibi olan sendika öğretmenlerin meselelerine çözüm üreteceklerine, başlı başına sorun oluyor..
Somut örnek, sözde bir eğitim sendikası okullarımızda okutulması kararına veren mahkemeye karşı alanlarda basın açıklaması yapıyor ama öğretmenlerin sorunlarıyla ilgili her hangi eylemleri yok. Bu kuruluşun adına da eğitim sendikası deniyor... "YANDAŞ SENDİKA"
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu ilk yıllarda; Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e zamanın Milli Eğitim Bakanı soruyor; "Paşam öğretmenlerin maaşları ne kadar olsun?" Paşa cevap veriyor: "EN AZ MİLLET VEKİLİ MAAŞI KADAR OLSUN." diyor.. O dönemi lütfen herkes düşünsün... Devletin ekonomik durumu çok zayıf olmasına rağmen öğretmelere verilen değerin büyüklüğünü anlayabilecek kapasitede ve ya yetenekte kaç kişi var, Milli Eğitimi yönetenler arasında?
Yıllarca eğitim ve öğretime hizmet etmiş EMEKLİ ÖĞRETMENLERİN durumlarını anlatmak çok zor. Hepsi açlık sınırında yaşıyorlar. Sefalet hayatı yaşıyorlar. Emekli öğretmenlerin sahibi yok. Mevcut Eğitim Sendikalarının hiç birisinin EMEKLİ ÖĞRTEMENLERLE ilgili her hangi bir çalışmaları da yok. Sanki bunlar hiç emekli olmayacaklar?
Bir başka sorun ise yüz binlerce genç öğretmenlerin görev beliyor, olmasıdır... Bu kardeşlerimizi düşündüğümde için kan ağlıyor... Bu kadar genç insanın hayallerini karatmaya ne hakkımız var? Devlet; mutlaka bu insanlara sahip çıkmalı ve onlara mesleklerini icra edecek ortamı bulmalıdır. Çünkü bu görev devleti yönetenlerin vazifesidir..
Saraylarda, köşklerde, villalarda yaşamayı bilenler göreve hazır olan gençlere de iş vermek mecburiyetindedirler. Hele şu son model ulaşım araçlarında saltanat sürenler var ya bu gençlerin sorunlarına çözüm üretmeden saltanat sürmeye halkları yoktur..
Okullarımızda daha önce okutulduğu halde çözüm süresi sırasında yasaklanan andımız ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığı'nın, mahkemeye sunulmak üzere hazırlattığı savunma ise büyük bir hatadır. Bu hatadan derhal dönülmeli ve ANDIMIZ tüm ilk okullarımızda okutulmalıdır..
Yerli ve Milli olduklarını söyleyenler ,sözlerini ispat etmek için başka seçenekleri de yoktur. Yerli ve Milli değillerse söyleyecek sözüm yok..
GÜNDEMDEKİ DİĞER HUSUS İSE ÖĞRETMENLERE ÖZLÜK HAKKI OLARAK SÖZ VERİLEN 36O0 EK GÖSTERGEDİR... İLGİLİLERE HATIRLATIYORUM…
"SÖZ VERMEK BAŞKA ŞEYE BENZEMEZ..."
Her şeye rağmen 24 Kasım Öğretmenler Günü bütün meslektaşlarım için hayırlara vesile olsun..
Başta BAŞ ÖĞRETMENİMİZ GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK olmak üzere, hepimizin öğretmenler günü kutlu oldun..
TÜRK’ÜM, DOĞRUYUM, ÇALIŞKANIM...
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE…