Atmışlardaki gibi sevmek;çocuk gibi oyunlarla.
Yetmişlerdeki gibi bakmak; Abla gibi sinemadan eve getirmek komşu kızlarını.
Mahalledeki tüm teyzelerin ekmeğini, başlarını koparıp yiyerek fırından getirmek gibi.
Ne çok isterdim.
İçinde; Türkülerin, şarkıların sözleri ile merhabalaşmayı, romanlardaki kahraman isimleriyle selamlaşmayı ve çizgi romanların figürleriyle kahkahalar atmayı.
Seksenlerdeki gibi görmek; Abi gibi.
Doksanlardaki gibi anlamak kardeş, arkadaş, dost gibi.
Hayallerimi, rüyamdaki gibi zannetmişim.
Ne 60’lardaki sokaktaki çocuklar,
Ne 70’lerdeki sinemaya giden ablalar,
Ne bize de ekmek al diyen teyzeler,
Ne plaklardaki şarkılar ile türküler,
Ne kütüphanede okunan kitaplar,
Ne çizgi romanlarda dudağına sigara yerine çiçek bırakan Tommiks’ler,
Ne 80’lerdeki koruyan abiler,
Ne 90’lardaki kardeşler,arkadaşlar ve dostlar.
Meğer; 21.yüzyıl ne de acımasızmış.
Çocuklara çocukluklarını,
Gençlere gençliklerini yaşatmadı ki...
Ablayı, abiyi, teyzeyi, komşuyu tanıyıp güvensinler.
Türküler ile geçmişlerini,şarkılar ile duygularını farketsinler.
Yakın Tarih ve Nutuk ile Atatürk’ü, Klasikler ile sevgiyi ve dünyayı, Mehmet Akif’ler ile İstiklali, Faruk Nafiz’ler ile Han Duvarlarını, Nazım’lar ile Karadeniz’i, Orhan Veli’ler ile Galata’yı, Reşat Nuri’lerle Köy Kahvesini, Baykurt’lar ile Anadolu’yu, Yücel’ler ile Eğitimi, Tonguç’lar ile Köy Enstitüleri'ni öğrensinler, bilsinler, yüreklerinde; Vatan’ı ve Vatan yaratmanın zorluklarını hissetsinler.
Temel bir gün otobanda gidiyormuş derken arabası arıza yapmış. Otostop çekmiş ve önünde bir Ferrari durmuş. Gece tabi ki bizim hacı muratı bağlamışlar Ferrari'nin arkasına.İp gözükmüyor. Binmeden önce Temel konuşmuş:
“Aman abi yüzü geçmeyelim benim arabanın boyası dökülüyor da” demiş.
“Tamam” demiş adam. Koyulmuşlar yola... İyi güzel giderken bizimkilerin yanından bir Porsche fişek gibi geçmesin mi? Adamın aklı başından gitmiş, ibre çıkmış 250-300 gidiyorlar başabaş. Bu sırada helikopterle tespit yapan görevliler rapor veriyor:
“Ferrari'yle Porsche kapışıyor, arkadan hacı murat selektör yakıyor.”
Sadece yüreğimizi incitmedin be 21.yüzyıl. Canımızı acıttın, hayallerimizi çaldın. Değerlerimizi kirlettin. Sana ve senin teknolojilerine erken yenildik. Geç farkettik, yaptığın sinsice planları. Dilimizi kestiğini, dinimizi soytarılara teslim ettiğimizi, kültürümüze ve geleneklerimize düşmanlık yaptığını, şeytan frekansına bağlandığımızı 60, 70, 80 ve özelikle 90’larda farkettik etmesine de...
Çok anlattık. Defalarca uyardık: “Çocuklarınıza özel oda yapıp, yalnızlığa itmeyin. Odalarına TV ve bilgisayar alarak cezalandırmayın. Akıllı tahta ve akıllı telefonun çocuklarımızın aklını çalacağını, gençlerimizin hayatını karartacağını.” Hem de her toplantıda...
Nedense; Herkes Temel gibi arabasının boyasının dökülmemesi için uğraştı durdu. Oysa ışık hızı ile değerlerimizden, bilimden ve başarıdan uzaklaşarak bugünlere geldik.
Yine de; ”Hayırlısı” diyelim ve o söze sığınıp, kendimizi acındıralım değil mi?
Ah 21. yüzyıl. Ah ki ne ah! Vah ki ne vah.
Günümüz aydın olsun da, gönlümüz açılsın...