Sıra Irak'ta! İran, Irak üzerinden PYD/PKK ile kuşatılacak

Ünal ATABAY

 

 

ABD’nin ‘Tartışmalı Bölgelere’ Odaklanması Dikkat Çekicidir

Suriye meselesi Dünya kamuoyunu derinden meşgul ederken, ABD’ninIrak’taki faaliyetleri uzun bir süre gözden kaçırılmıştır. Özellikle son dönemde; Afrin, Münbiç ve İdlip gibi bölgelerle meşgul olunurken, ABD’nin bir taraftan da Irak’ta “Anlaşmazlık Bölgeleri/Tartışmalı Bölgeler” olarak adlandırılan sahalara odaklanması dikkat çekmektedir.

Anlaşmazlık bölgeleri; Irak’ın işgali sonrasında,ABD’nin inisiyatifi ilehazırlanan Irak Anayasası gereği, statüsü bilahare belirlenecek yerlerden oluşmaktadır. Yani Irak’ın bugünkü federal yapısı içerisinde, gerek Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) veya Irak merkezi yönetimine idari statü olarak net bir bağlantıları bulunmamaktadır.

Diğer bir ifadeyle, anlaşmazlık bölgelerinin statüleri;Irak Anayasası gereği 2007 yılından beri bir referandumla belirlenmesi gerekirken on yılı aşkın bir süredir halen belirlenebilmiş değildir.

Bu nedenle, Irak Anayasası’nda “Anlaşmazlık Bölgeleri” olarak adlandırılan bu alanlar, idari yönden on bir yıldır ortada bırakılmış ve daha da tartışmalı hale getirilmiştir. Statüsü uzun süre sürüncemede kalan bu bölgeler, uluslararası kamuoyunda da, çoğu zaman“Tartışmalı Bölgeler” ve /veya “İhtilaflı Alanlar” olarak ifade edilmeye başlanmıştır. Buradaki makalemizde ise söz konusu alanları; “Tartışmalı Bölgeler” olarak ifade ederek yazımıza devam edeceğiz.

Tartışmalı bölgeler; Kerkük şehri dahil, zengin petrol yataklarına sahip olmasının ötesinde, Musul Ovası’na hayat veren Dicle Nehri’nin bir kısmını içermesi ve coğrafi konumu itibariyle de başta İran’ın çevrelenmesini kolaylaştırması bakımından kritik ve stratejik bir konuma sahip yerlerdir.Bu yerlerde; Kürtlerin yanı sıra Türkmenler, Araplar, Ezidiler ve Hristiyanlar yaşamaktadır.

Söz konusu bölgeler, İran’ın Kirmanşah-Hewraman bölgesi sınırından başlayarak, bir yay şeklinde Suriye sınırındaki Sincar bölgesine kadar uzanan hat üzerinde aşağıdaki haritada gösterilen; Kerkük, Kifri, Mendeli, Hanekin, Celavla, Sadiye, Karatepe,Tuzhurmatu, Sincar, Telafer, Hamdaniye, Telkeyf, Şeyhan, Akre, Mahmur, Zummar, Sinun, Rabia, Başika ve Güver’den oluşmaktadır.

 

 

ABD’nin ‘Tartışmalı Bölgelere’ Odaklanmasının Nedeni!

İran’ın çevrelenmesini kolaylaştıracak bu hat üzerinde; İran’dan Lübnan’a kadar uzanan Şii hattının Irak ayağı bulunmakta ve İran destekli Şii milislerinin Suriye’ye geçişleri de bu bölgeden gerçekleşmektedir(1).

Nitekim, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Heather Nauert; İran’ın, milisleri vasıtasıyla Irak’ta bölge güvenliğini sarsmak istediğini vurgulayarak, “Irak’ta Amerikan çıkarlarına karşı sergilenecek her türlü eylemden Tahran yönetimi sorumludur” demek suretiyle, tartışmalı bölgeleri de içeren Şii hattındaki faaliyetlerine dikkat çekmek istemiştir.

Diğer taraftan bahse konu bölgede,kısmen Irak güvenlik güçlerinin denetimi var olmakla birlikte, aynı hattın belirli kesimlerinde Terör Örgütü PKK’nın unsurları bulunmakta ve Suriye sınırına kadar olan güzergâhın denetimine PKK’da bir şekilde müdahil olabilmektedir(2).

PKK bu hat üzerinde;Hanekin, Kifri,Mahmur, Kerkük ve Sincar bölgesi olmak üzere bir çok noktada değişik maskler altında terör üsleri bulundurarak İran-Suriye hattı üzerinde kendisine stratejik bir derinlik sağlamaktadır.

Muhtemelen Şii militanlarının Suriye’ye erişimleri, İran ile PKK arasında sağlanan örtülü bir mutabakat ile yürütülmekte ve bu mutabakatın karşılığında PKK’nın; İran kolu olan Terör Örgütü PJAK’a (Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) karşı İran’ın alabileceği tedbirlerin önüne geçmek ve bölgede tutunmak için,şimdilik Şii milislerine geçiş kolaylıklarında destek sağladığı düşünülmektedir.

İran Şii gruplarının Suriye’ye erişimlerinden, ABD’nin ciddi manada rahatsız olması nedeniyle, İran’ın Suriye denklemindeki etkisini azaltmak veya sonlandırmak için tehditin ileriden karşılanması konsepti çerçevesinde, Irak’ta bulunan tartışmalı bölgelerin denetiminin ABD için ön plana çıktığı değerlendirilmektedir.          

ABD, tüm bu kaygılar nedeniyle;Irak toprakları üzerinde bulunan hem siyasi hem de coğrafi olarak elverişli durumda olan bu tartışmalı bölgeler üzerinden, İran’ın kuşatılmasını sağlamak istediği şüphesizdir.

Netice itibariyle, ABD’nin tartışmalı bölgelere odaklanmasının sebebinin, özetle;

  • İran’ın çevrelenmesine imkân vermesi,
  • Irak’ta önemli enerji bölgesini kontrol etmesi,
  •  Irak’ta bu bölgede yaşayan Türkmen’lerin de denetiminin sağlanabileceği gibi nedenlere dayandığı düşünülmektedir.

‘Tartışmalı Bölgeler’ Üzerinden ABD’nin İran’ı Çevreleme Stratejisi

ABD’nin; Kürtlerle olan yakın ilişkileri, Suudi Arabistan önderliğinde bölgede yürütmeye çalıştığı yeni ittifak arayışları, İran’a yönelikyürütülen ambargo ve siyasi baskıları, Irak’ta her geçen gün aratarak devam eden askeri ve siyasi faaliyetleri, Suriye üzerinde devam eden konuşlanma ve bölgede terör otoritesi oluşturma gayretleri birlikte mütalaa edildiğinde,İran’ın çevrelenmesine dönük stratejisi ise şöyle;

  • Türkiye ve Irak ilişkilerinin bozulmasını sağlamak,
  • İran içinde terör eylemleri ve iç istikrarsızlık yaratmak,
  • Suriye’den, İran destekli Şii milislerini tasfiye etmek,
  • Şartlar olgunlaştığında Esad rejimini sonlandırmak,
  • Suudi Arabistan öncülüğünde Körfez ülkelerindenbir cephe oluşturmak,
  • Kürt ayrılıkçı hareketlerini çeşitlendirmek ve körüklemek olarak özetlenebilir.

‘Tartışmalı Bölgelerin’ Kontrolünü Ele Almak İçin IŞİD Bahane Edilecek

ABD’nin son dönemde anılan bölgeye odaklanmasıyla birlikte, Irak-Şam İslam Devleti Terör Örgütü’nün (IŞİD) bittiği resmen ilan edilen Irak’da(3), özellikle bu tartışmalı bölgelerde tekrar aktif hale getirilmeye çalışıldığı görülmektedir(4).

Hatırlanacağı üzere, tartışmalı  bölgeler; 2014 yılında IKBY’nin Peşmergesi tarafından da IŞİD tehditi bahanesiyle Irak Anayasası’na aykırı bir şekilde işgal edilmiş ve bilahare Peşmerge bu bölgelerden, Ekim 2017’de Irak Ordusu tarafından silah gücüyle çıkarılmak zorunda kalmıştır.

Yine hatırlanacağı üzere; tartışmalı bölgelerden Peşmergeler silah zoruyla tasfiye edilirken, o dönemde ABD’nin hiç sesini çıkartmaması dikkat çekmişti ve başta Irak Kürtleri dahil bir çok çevreler, ABD’nin bu davranış sebebinin ne olabileceği konusunda bir anlam yüklemekde zorlanmışlardı(5).

ABD’nin o günlerde IKBY’ni yüz üstü bırakmasındaki kaçamak tavırlarından bugünlere gelip baktığımızda, bu alanlar üzerinde arka planda kendi lehine kazanımlar elde etme niyetinden kaynaklandığı açıkça ortaya çıkmıştır.

Yine ayrıca, Irak Anayasası hazırlanırken ABD’nin dikte etmesiyle tartışmalı bölgelerin yönetim ve kontrolünün ileriye dönük olarak, bilerek ve isteyerek bir plan dahilinde statülerinin ortada bırakıldığını söylemek de elbette zor olmayacaktır.

Dikkat çeken bir diğer husus; Irakta’ki ABD üslerinin önemli bir kısmı bu hat üzerinde bulunmakta ve Suriye’de Terör Örgütü PYD/PKK’ya gönderilen silahların büyük bir kısmı yine bu hat üzerinden sevk edilmektedir(6) (7).

Söz konusu hattın sağladığı fırsatları, ABD kendi lehine çevirmek ve kontrolü sağlamak için, hattın güvenliği ile ilgili suni endişeler yaratıldığını ve bu yönde ABD’nin ısrarlı çabalarının öne çıktığını görmekteyiz.

Öte yandan, son günlerde Suriye sahasında daha fazla baskı altına alınan IŞİD militanlarının, ABD’nin endişelerini haklı çıkarmaya matuf olmak üzere bu tartışmalı alanlara yönlendirilmesi de ihtimal dahilindedir.

IŞİD bahanesiyle IKBY’nin işgal ettiği ve bilahare zorla çıkartıldığı tartışmalı bölgelere, yine IŞİD bahanesiyle bu defa ABD’nin yerleşme niyetinde olduğu açıkça görülmektedir.

ABD, sözde bu endişelerini güçlendirmek amacıyla, söz konusu tartışmalı bölgelerle ilgili olarak;

  • Bu bölgelerde güvenliğin yeterince sağlanamadığını ve tehlikede olduğunu,
  • Peşmerge ve Irak güçlerince güvenliğinbirlikte sağlanması gerektiğine inandıklarını,
  • IŞİD tehditinin özellikle bu hat üzerinde bitmediğini içeren beyanlarla sürekli gündeme getirerek(8) kapıları aralamaya çalışmaktadır.

 ‘Tartışmalı Bölgelere’ ABD Desteğiyle PYD/PKKYerleştirilecek

ABD, önümüzdeki yakın vadede; Suriye’de Şii etkinliğinin sınırlandırılması hamlesine girişeceği ve bu kapsamda, tartışmalı bölgelerde kendi denetimini kurmak üzere, sözde müttefik unsur olarak PYD/PKK’nın bir kısım unsurlarını IŞİD bahanesini de öne sürerek bu hat üzerinde konuşlandırmaya çalışacağı mütalaa edilmektedir.

Adeta büyük bir orduya yetecek silah sistemleri ile donatılan PYD/PKK’nın kapasitesinin,sınırlarını aşan bir noktaya getirildiğini dikkate aldığımızda, ABD’nin kendi yarattığı bu güçle, bulundukları alanın dışında da birlikte hareket etme niyetinde olduğukuşkusuzdur.

Öte yandan,ABD gibi İsrail’de İran’ın Irak’ta ki varlığından ciddi anlamda rahatsızdır. ABD’nin tartışmalı bölgelerde girişebileceği bir tasarruf, İsrail’i memnun edeceği gibi, hatta ABD’yi desteklemek adına, tartışmalı bölgelerde İran denetiminde bulunan noktalara bir saldırıda da bulunabileceği söylenebilir.

Tartışmalı bölgelere PYD/PKK’nın yerleştirilmesi durumunda,şüphesiz İsrail’in güvenliği ile de yakından ilgili olacağından, ABD güçlerinin Irak’ta ki artan varlığının ve Suriye’de PYD ile olan işbirliğinin; diğer taraftan İsrail’in İran’ın batı sınırlarında siyasi, ekonomik ve istihbari faaliyetlerde genişlemesine neden olacağı gibi, bu faaliyetlerini örten ve güçlendiren bir etken olacağı da muhakkaktır.          

Öncelikle KandilPKK’sınınbu hat üzerinde halihazırda sağladığı denetimini,Suriye PYD/PKK’sının kontrolüne almak suretiyle, ABD;

  • Yeni PKK planının ikinci aşaması olan, Irak’ta PYD/PKKyapılanmasını sağlamak,
  • Bilahare bu yapılanma kuşağını Kandil’e uzatarak yeni PKK’nın oluşumunu tamamlamak,
  • Bir taraftan da Şii hattının önünükeserek İran kuşatmasını sağlamak istemektedir.

Böyle bir oluşum durumunda, IKBY ile Irak merkezi yönetimi arasında tampon bölge gibi bir kuşak oluşacağı, ileridePYD/PKK güçlerinin bu kuşak vasıtasıyla Suriye’den IKBY bölgesine yayılarak Suriye-Irak kürt bölgelerinin birleşme zeminini oluşturacağı mütalaa edilmektedir.

Sonuç olarak;

Tüm bu gelişmelerin ışığında ABD,Fırat’ın doğusu ve Irak’taki tartışmalı bölgelerle birlikte,Suudi Arabistan başta olmak üzere körfez ülkelerini de yanına alarak,geniş cepheyle İran’ıncoğrafi olarak kuşatılmasını tamamlamak için yoğunlaşacağı düşünülmektedir. Böylece Suriye’deki terör koridoru, Irak üzerinden uzatılmak suretiyle İran sınırına kadar dayandırılmış olacaktır.

Ülkemizin güneyinde cereyan edebilecek bu yakın tehdit; bir taraftan İran’ın kuşatılmasını sağlarken, diğer taraftan da Türkiye’nin terör koridoruyla çevrelenmesini  yaratacağı gibi, ülkemizin güvenliğini hayati derecede etki altına alabilecektir.

 

Söz konusu gelişmeler çerçevesinde, ABD’nin Irak üzerinden yeni bir terör koridoru oluşturmasına engel olmak amacıyla;

  • Suriye-Irak sınırı üzerinde bulunan Fişhabur ve Rabia sınır kapıları ile Irak 47 Nu.lı karayolu bölgesinden Suriye’ye geçişleri kontrol edecek şekildeSuriye veya Irak tarafında güvenlik bölgeleri oluşturulmalıdır.
  • Ayrıca, Suriye’nin oldukça derinliğinde bulunmakla birlikte, El Kaim sınır bölgesi de dahil olacak şekilde güvenlik bölgesi tesis edilmesi düşünülmelidir.

                                                                                             


(1) PKK, Bölgede Tutunmak İçin ‘Pers Hilali’ne Destek Veriyor’, https://www.dirilispostasi.com, 20 Mart 2017.

(2) a.g.y

(3) İbadi: IŞİD ile Savaş Bitti, https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42293826, 09 Aralık 2017.

(4) IŞİD, Hanekin’de Köye Saldırdı, https://www.nerinaazad.org/tr/news/, 18 Eylül 2018.

(5) Barzani, ABD’yi Hedef Gösterdi: ABD Neden Sessiz Kaldı?, https://www.sabah.com.tr, 30 Ekim 2017.

(6) ABD’den Terör Örgütü YPG’ye Yeni Silah Sevkiyatı, https://www.takvim.com.tr/dunya/.../, 19 Eylül 2018.

(7) Bomba İddia... ABD Konvoyu ile Kuzey Irak’tan YPG’ye Yardım, www.yurtgazetesi.com.tr/.../, 05 Şubat 2018.

(8) CENTCOM Komutanı: Tartışmalı Bölgelerde IŞİD Tehlikesi Sürüyor, www.basnews.com/index.php/tr/news/kurdistan/446896, 25 Haziran 2018.