Sivas’a gitmek üzere Konya Otogarı'na geldiğimde, Antalya’dan gelen otobüsün 15-20 dakika geç geleceğini söylemişlerdi.
Otobüs gece saat 01.00’e doğru geldi. Valizimi bagaja verdim. Otobüsün önüne doğru geldiğimde bir arkadaş boynuma sarıldı. İnanın o anda hatırlayamadım ismini.
Antalya’dan İsmail Kaya. Otobüste Osman Sıral Tezel ve İbrahim Aslan da var dedi. Dört Bursa Eğitimli Sivas’a doğru yola çıktık.
Sabah Sivas’a vardığımızda, bizi Tertip Komitesinden Orhan Küçükçongar kardeşimiz karşıladı. Hep birlikte onun arabasıyla, Sivas Hilton Garden Inn’e geldik.
Otelden içeri adımımızı atar atmaz, anlatılmaz yaşanır diyebileceğimiz duygusal anlar yaşadık her birimiz.
Sivas’a gitmeden önce, aklıma, “Sivas ellerinde sazım çalınır” türküsü gelmişti. Acizane serde az biraz da şairlik olunca, nazire olarak, “Sivas ellerinde sazım çalınır / Belli olmaz Bursa bize alınır” diye bir şeyler aklımdan geldi geçti. Lakin, vazgeçtim kalemi elime alıp devam etmekten.
Bursa neden alınsındı? Bizleri Türkiye’nin her köşesine, her bucağına gönül köprüleri inşa etmek için gönderen o kadim şehir değil miydi?
Bursa Öğretmen Okulu mezunu, Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden İstiklal Madalyası sahibi İsmail Hakkı Sunat’ın torunu olarak, ilkokulun ilk iki sınıfını Bursa'da okumuş, rahmetli dedemin izinden Eğitim Enstitüsü'nü de yine Bursa’da okuyarak, bu okuldan mezun olmuştum.
Bursa her arkadaşım gibi, bende de derin izleri bulunan bir şehir oldu hep.
Bursa Eğitim mezunu Sivaslı kardeşlerimiz, Bursa ile Sivas arasında öyle güzel, öylesine hoş bir gönül köprüsü kurmuşlardı ki, Bursa’nın ruhunun; bu karşılamadan, bu karşılaşmadan, bu kucaklaşmadan, bu hasret gidermeden inanın fazlasıyla hoşnut olduğuna eminim.
Sivaslı kardeşlerimizden; Ahmet Necip Günaydın, Orhan Küçükçongar, M. Necati Öncel, Kadir Coşkun ve Erol Öztürk’ten oluşan tertip komitesine Bursa Eğitimliler olarak kalbi şükranlarımızı sunuyoruz.
Bizler Bursa Eğitimde okuduk. Okulumuzla ve arkadaşlarımızla iftihar ettik, gurur duyduk.
Aradan geçen yarım asra yakın süreç bizleri birbirimize çok daha fazla bağladı. Kardeşten ileri dostluklara, vefasızların hiçbir zaman yaşayamayacağı vefa duygusuna eriştik çok şükür.
*****
Sivas, Anadolu Selçuklu Sultanı I. İzzettin Keykavus’un türbesinin olduğu, Sultan şehri. Kadı Burhaneddin Beyliğinin taht merkezi. İstiklal Mücadelesinin, “Ya İstiklal, Ya Ölüm” kararının çıktığı, 4-11 Eylül tarihleri arasındaki Sivas Kongresi'nin yapıldığı, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının, 108 gününü geçirdiği, bütün Sivas’ın kale gibi ardında durduğu kadim şehir.
Sivas, İstiklal savaşının en önemli kilometre taşlarından birisi. Ahmet Necip Günaydın kardeşimizin, Sivas Kongresi'nin yapıldığı kongre binasını bizlere gezdirirken yapmış olduğu oldukça önemli açıklamalardan dolayı da kendisine müteşekkiriz.
Sivas, Anadolu’da meşhur olan ve bütün illerin kendine ait olduğunu ileri sürdüğü, “Yiğidin harman olduğu yer” sözünün en fazla yakıştığı şehir.
Kader bizleri, yaklaşık yarım asır önce, Osmanlının kurucusu Osman Bey'in, onun oğlu Orhan Bey'in ve onun da oğlu Murad-ı Hüdavendigar’ın türbelerinin bulunduğu bir başka sultanlar şehri olan Bursa’da buluşturmuştu.
Okul arkadaşlarımızdan Nevzat Karaköse’nin güzel ve yerinde tespitiyle, bizler “Mekteb-i Şahane”den mezunuz ifadesinde yerini ve değerini bulan okulumuzda okuyup, Ay yıldızlı bayrağımızın dalgalandığı Türkiye’mizin her köşesine gittik.
Lakin, Bursa Eğitimli olduğumuzu hiçbir zaman unutmadık.
Bizleri ülkemizin güzel şehirlerinden biri olan Sivas’da buluşturan sebep, Bursa Eğitimli olmamız.
Bursa Eğitim sadece bir okul değildi.
Bize bölüşmeyi, paylaşmayı, arkadaş olmayı, dost kalmayı, birbirimizi unutmamayı da öğretti.
7 Eylül 2018 Cuma günü, Sivas Hilton Garden Inn’de yaşanan geceye 175 arkadaşımız katılmıştı.
Sivas Belediye Başkanı Sami Aydın’ın duygu yüklü konuşması, Hocalarımızdan Prof. Dr. Süreyya Beyzadeoğlu’nun şiirlerle süslü konuşması, arkadaşlarımızdan Faruk Yücer, Efendi Barutçu ve Hayrettin Gökçe’nin konuşmaları, yine arkadaşlarımızın anlattığı hatıralar duygusal anların yaşanmasına neden oldu.
Yaşları en az 60’ın üzerinde olan bizlerin gözlerinin dolması, gözlerimizin buğulanması kadar tabi ne olabilirdi ki?
Buluşma gecemizin en hüzünlü dakikaları Sivaslı arkadaşımız rahmetli Özkan Yalçın’ın anılması ve onun şiirlerinin okunmasıydı. O öğrencilik yıllarımızın da büyük şairiydi, sonraki yılların da...
Çok güçlü bir kalemdi Özkan Yalçın.
“Türkiye’m” şiirinde şöyle diyordu;
“Ben Türk'üm hemşerim
Vatanımın bir başıdır Edirne
Ötesi Ardahan
Adlarını nerede ansam
Sarhoş olurum
Korkma diye başlar marşım
dikilir taş olurum!”
Özkan Yalçın ve ebediyete intikal eden bütün okul arkadaşlarımızın mekanları cennet olsun.
*****
Bursa Eğitimliler'in buluşma gecesinde gözlerimiz en çok kimleri arar bilir misiniz?
Birincisi, ebediyete uğurladığımız hocalarımızı ve okul arkadaşlarımızı…
İkincisi, yıllardan beri hiç görüşemediğimiz, acaba bu sefer geldi mi diye, gözlerimizi kapıdan ayıramadığımız okul arkadaşlarımız…
Bir çoğuna Face sayfalarından ulaşmaya çalıştığımız, bir kısmına ise ulaşma imkanımızın neredeyse hiç olmadığı yıllar geçiriyoruz.
Bendeniz yaşı 70’lere merdiven dayamış bir Bursa Eğitimli.
Bursa, çözülmez ve kopmaz sevgi bağlarıyla bizleri birbirimize öylesine bağlamış ki, arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi merak etmemek, aramamak, neredeler diye arayıp sormamak, elimizde değil.
Her buluşmada, gözlerimizin kapılara takılı kalması o yüzden!
Hocalarımızdan rahmetli Lütfü Ernur’u, Seyyid Ahmet Arvasi’yi ve Hilmi Serim’i andık o gece. Hatıralar anlatıldı, yad ettik sevdiklerimizi…
Sosyal Bilgiler Bölümü “C” şubesinin 389 no'lu öğrencisi, 1974 yılı mezunu olan bu satırların yazarı olan bendeniz ve arkadaşlarımın istisnasız her biri, rahmetli Lütfü Ernur’u, rahmetli Seyit Ahmet Arvasi’yi unutabilir mi?
Görev yaptığımız her okulda, derse girdiğimiz her sınıfta yıllarca öğrencilerimize onları anlattık.
Mekanları cennet olsun Hocalarımızın.
*****
Yıllardan beri görmediğimiz, görüşemediğimiz, Bursa Eğitim buluşmalarına katılmayan çok arkadaşımız oldu.
Ben aklıma hemen geliveren bazı isimleri sıralamak istiyorum. Sizler daha birçok ismi hatırlayabilir ve ekleyebilirsiniz.
İlhan Deniz, Şener Mutlu, Gürol Suroğlu, Mustafa Akça, Saran Gülhan, Mehmet Akif Erbaş, Mehmet Çoban, Zeki Çekiç, Hüseyin Özevcimen, Tevfik Yıldırım, Işık Öztürk, Salih Çoçoron, Hamit Gökçe, Gündüz Toprak, Ali Korba, Feyzullah Çalışkan….
Liste uzayıp gidiyor…
Tam 44 yıl sonra, ağabeylerimizden Faruk Platin’i, Bekir Yalçın’ı görme mutluluğuna erişirken, bizleri hemen her toplantıda yalnız bırakmayan İbrahim Boysal ağabeye saygılarımı sunuyorum.
Niksarlı Faruk Yücer, Amasyalı Hasan Olgun, Bingöllü Cevat Saraç, Giresunlu Abdullah Yılmaz, Afşinli Merdan Binboğa, Bursa’dan Mehmet Yılmaz, Kırıkhanlı Sadık Bekmez, İzmir’den gelen Nevzat Karaköse ve Ferruh Mücahit Gazioğlu, Karabüklü Zeki Yılmaz ve Mustafa Ünal, Kilisli Süreyya Kepekçi, Osmancık’tan Mustafa Ünsal, Aydın-Nazillili Ahmet Köksal, Bursa’dan gelen Sonay Akıncı ve eşi Sami Bey, Sivaslı Gazi Pulat, Enver Salah Mercan ve Mehmet Ali Başeğmez Bursa Eğitim buluşmalarında görüştüğümüz arkadaşlarımız olurken, Sivas’da tam 44 yıl sonra buluştuğumuz kardeşlerimiz ve arkadaşlarımızın olması tarifi imkansız duygulara sahne oldu.
Sayamadığım, isimlerini yazamadığım arkadaşlarım olduysa kusuruma bakmasınlar.
Uduyla Osman Kasım ve sesiyle Osman Teber, Sivas’tan ayrılacağımız gece ne kadar güzel şarkılar seslendirdiler öyle…
Bu güzel gece sonrasında, veda zamanı gelmişti. Orada bulunan arkadaşlarımızla vedalaştık. Mustafa Ünal kardeşimle birlikte beni Orhan Küçükçongar ve eşi, Sivas Otogarı'na getirdiler. Onlara teşekkür edip vedalaştıktan sonra, Mustafa Ünal kardeşimle bizleri bekleyen otobüslerimize doğru yürürken durduk ve vedalaştık. O Ankara’ya, ben Konya’ya doğru hareket etmek üzere, otobüslerimize bindik.
*****
Bursa Eğitimli kardeşlerim!
Sazın ve sözün ustaları, sazı ve sözü Bursa’da öğrettiler her birimize… Onun içindir ki, bizim sazımız Sivas ellerinde, Samsun ellerinde, Antep ellerinde, Türkiye’min her köşesinde, bucağında çalınır durur yıllardır.
Bizler, her gittiğimiz, her buluştuğumuz yere Bursa’dan bir nişane götürüp, kalplerimizi de o şehirlerde bırakıyoruz. Bizler, kalplerimizi Sivas’da bırakırken, Sivas ve Sivaslı dostlarımız da, bizlerin kalplerini fethettiler.
Bursa Eğitim buluşmalarını dünden bugüne; düşünen, hayata geçiren, devam ettiren arkadaşlarımızın tamamından Rabbim razı olsun.
Benim kardeşlerimin, arkadaşlarımın inşa ettiği gönül köprüleri Ardahan’dan Edirne’ye, Edirne’den Ardahan’a kadar sevgiyle, aşkla, şevkle, azimle inşa edildi.
Nasip olursa, bir başka gönül köprüsünün kurulduğu, bir başka şehrimizde buluşmak üzere bütün arkadaşlarıma, kardeşlerime sevgi ve saygılarımı sunuyorum.