Türkiye Ülkücü Mafya tanımlamasıyla ilk defa 12 Eylül sonrasında tanıştı. Buna 12 Eylül mahkemelerinde yargılanan bir kısım Ülkücülerin hayatlarını devam ettirebilmeleri için çek senet tahsilatı yapmaları sebep olmuştur.
Alaattin Çakıcı’nın Devlet Bahçeli’ye hapishaneden yazdığı ağır eleştiriler herkesin malumudur. Sonrasında Devlet Bahçelinin Çakıcıyla görüşmesi de siyasi yakınlığın göstergesidir.
Sedat Peker son seçim döneminde Cumhur ittifakını destekleyen demeçler ve seçim mitingleriyle tarafını beli etmiş, fakat bu günlerde ters düşmüş ve hepimizin bildiği videolarla adeta tek başına muhalefet gibi iktidarı sallamaktadır.
Son 20 yıldır her konuda olduğu gibi siyasi ahlak konusunda da yozlaşma had safhada. Mafya grupları iktidara destek verirse iyi susarak destek çık, muhalefet ederse üzerine git. Siyaset-mafya konulu sinemaya döndü. Başrol oyuncusunun videoları 50 milyonun üzerinde izlenirken, yardımcı oyuncuların açıklamaları çeyreğini bile bulmuyor. Bu da kimin daha inandırıcı olduğunu gösteriyor.
İddiaların büyüklüğü o kadar ki, insan bundan sonra daha ne olabilir ki diyor. Normal bir demokratik ülkede iktidar çoktan istifa etmişti. İddianın muhatapları kendilerini savunma çabasındalar. İçişleri bakanının tehdit edilmesine iktidar ortaklarında "Süleyman Soylu yalnız değildir" diyerek destek çıktılar.
Demek ki neymiş, illegal grupların desteği sana bir şey kazandırmaz, gün gelir aleyhine döner, siyaset kurumunu lekelemiş olursun.
Siyasi yozlaşmanın bir diğer boyutu da İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e Rize ziyaretinde yapılan provokatif eylemin desteklenip sahip çıkılmasıdır. Daha neler olacak açıklaması ise siyasetin düşürüldüğü seviyeyi gösteren en çarpıcı göstergedir. Bu sözde tehdit vardır.
Yükselme trendinde olan İYİ Parti'yi bu tür provokatif eylemlerle durdurulabileceğini zannetmek en büyük yanılgıdır. Akşener pes etmeyeceğini, geri dönmeyeceğini, korkmadığını çoktandır ilan ediyor zaten. Rize de tertiplenen bu olay İYİ Parti'yi sindirmek amacıyla yapılmışsa bunun bir faydası olmaz hatta ters teper. İki partinin zıtlaşmasından İYİ Parti karlı çıkar, çünkü bu millet mazlumdan yanadır ve İYİ Parti mazlum ve mağdurdur.
Ancak ben iktidarın söylemlerine rağmen bu zıtlaşmayı sürdüreceğini zannetmiyorum. Her adımını yaptırdığı araştırmalar sonrasında atan iktidarın bu son olaylarla da ilgili araştırma sonuçlarının bilgi kırıntıları yakında kamuoyuna yansır. Orada da görülecektir ki, bu millet ve seçmen siyasetteki ahlaki değerlerin çiğnenmesine geçit vermeyecektir.
Bütün bunlar iktidar partisinin iktidarını hızla kaybetmekte olduğunu gördüğü için nasıl olur da seçimleri kazanırım telaşından başka bir şey değil.
İYİ Parti bugün iktidara en yakın partidir. Türkiye’nin bu zor siyasi atmosferinde her türlü engelleme ve tehditlere rağmen istikrarlı yükselişini sürdürüyor. Kendi içindeki çalkantı durulmuş gibi görünmesine rağmen gerçekte gündemden düştüğü için sorun çözülmüş gibi görünüyor. Bu sorunu kesip atarak çözmeseydi çok daha iyi durumda olurdu.
Siyaset çok hassas dengeler üzerinde duruyor. Zirvedeyken bir de bakmışsın bir tek sözünle dibe vurmuşsun.
Siyasette cesaret kadar adalet ve tutarlılık da önemlidir, gerçekten iktidar olmak istiyorsan...