SİYASET ve SAMİMİYET

Neşe DİLEKÇİOĞLU


Bunca yıl sanat yolunda yürüdükten sonra, siyasete, ülkem için bir adım attığımda; kimi: "Biz seni sanatçımız olarak alkışladık. Sanatını yap!" diye eleştirdi. 
Kimi, iyi bir iş yaptığımı, memleket meselesinde herkesin bir sözü olması gerektiğini söyledi. 
Öyle ya siyasetin içinde her kesimden insanın temsil kabiliyeti olmalı. 
Gördüm ki İYİ PARTİ`nin içinde ev hanımından, memur emeklisinden tutun da küçük esnaf dan çıkın her kesimden insan var. 
Biliyorum ki iyi yönetilmemek, ilk önce ev hanımlarını, sonra küçük esnafı vuruyor. Yangın, önce mutfaktan başlıyor çünkü. Sonra küçük esnaf, neredeyse her yeri kaplayan amip gibi çoğalan AVM`lere büyük alışveriş merkezlerine yenik düşüyor. 
Sonuç; kapanan dükkanlar ve iflas...
Yani çocukları için gelecek kaygısı duyanlar, giderek sıkışan siyasetin içinde, nefes almak isteyenler bir kurtarıcı gibi İyi Parti`ye,onun cesur sesi Meral AKŞENER Hanımefendi`ye sarıldılar. 
Çünkü dili halk dili, halkın içinden gelme.
Söylemleri anlaşılır, insana tepeden bakmayan, halkı temsil yeteneği geniş kitleleri arkasında sürükleyecek yeteneği, birikimi ve enerjisiyle miting alanlarında rüzgâr gibi esiyor. 
Bunu bir sanatçı olarak, yıllardır insanların gözlerinin içine bakan türküleri, onların gözlerindeki ışıltıyı yüreğinde hisseden halktan birisi olarak söylüyorum.
Alkışlardaki coşku yalan söylemez. 
Hitabet, duruş, enerji, halkı kucaklamak hem siyaset hem de sanatçı için önemlidir.
Çubuk ilçesi İYİ PARTİ açılış ve istişare toplantısında, Ankara İl Başkanı sayın Mesut ÖZARSLAN Beyefendi`nin konuşmasındaki samimiyet ve içten hitabı, Ankara ve ülkemiz için yapılması gereken çözüm önerileri, karşısından yansıyan: "Seninleyiz, biz de taşın altına elimizi değil bedenimizi koyduk!" anlayışı güzeldi. 
Çubuk ilçe Başkanı sayın Mustafa Aydos Beyefendi`nin konuşması da aynı içtenlikte aynı samimiyet içindeydi.
Yönetim kuruluna seçilen dostlar, tek tek kendilerini tanıttılar. Baktım ve gördüm ki Türkiye`yi temsil eden her kesiminden insan, İyi Parti`nin içinde yer almıştı. 
Ezilenleri, yokluğa ve yoksulluğa sürüklenen, geçim sıkıntısı, yönetim sıkıntısı çeken ve siyasi temsilden kendilerini yoksun gören dostlar İyi Parti 'de yerini almışlardı. 
Bu anlamda, halkın partisi olduğuna, yerimin doğru bir yer olduğunu bir kez daha teyit etmiş oldum. Emekli, memur, ev hanımı, küçük esnaf, eski, yeni muhtarlar, ilahiyatçılar, emekliler ve de esnaf tam bir bütünlük içnde saflarını tuttular. 
Hepsi bizden, halktan... Dokunabıleceğiniz, kurdukları yer sofrasına oturup, kurufasülyenın yanına soğanı kırıp ekmeği elinizle böleceğiniz sıcak samimi insanlardı. Onlar da dokunabildikleri İyi Parti`ye sevgi besliyorlardı. 
Küçük mutluluklar, büyük mutlulukları getirir. 
Unuttuğumuz değerlerin güzel bir yansımasıydı İyi Parti`yi temsil eden yönetim ve yönetim kurulu. 
İlk sahne dışı konuşmayı, davet üzerine Sayın Başkanım Mesut ÖZARSLAN Beyefendi`nin izniyle yaptım. Sanatın, siyasete benzediğini, ikisinin de toplum önderleri olduğunu doğruyu, gerçekleri anlaşılır bir dille ifade ettiğiniz de halktan karşılık bulacağımızı anlattım. 
Sanatın zulme karşı direniş kaleleri olduğunu ve bu anlamda, Pir Sultanlardan, Nesimilerden, boyun eğmeyip baş verenlerden bahsettim.
Gerektiğinde, sanatın Köroğlu gibi halk destanı yazacağı bilinciyle aktardım geçmişimizi.
Samimiyet ve sanat, siyasete yön vermelidir. 
Siyaset de sanat gibidir. Yanlış bir perdeden seslendiğinizde; ne müzik olur ne de siyaset. 
Bu yüzdendir ki sanat da siyaset de halktan aldığını; yine aynı samimi dille halka iletmelidir. 
Hiç şüphesiz ķı başta sayın Genel Başkamız Meral AKŞENER Hanımefendi olmak üzere, Ankara İl Başkanımız sayın Mesut Özarslan Beyefendi ve İyi Parti`yi temsil edenler,aşağıdan, yukarıdan; tüm kadro, bu samimi, içten, doğruları; cesur yürekle savunan samimi dillilerdirler. 
Türküler bizi; bize anlatır. 
İyiler de bizi; bize anlatıyor. 
Ayna tutuyorlar size. 
O aynada, kendinizi görebilirsiniz.
El verin!
Buna inanın!
Ben yürekten inanıyorum. 
Bu yüzden iyilerin yanındayım.