Çarşambanın gelişi perşembeden belli olur demişler atalarımız. Sonucun kötüye gittiği AKP kurmaylarınca açıkça görülüyordu. Nihayet 23 Haziran'da seçmen düğümü çözdü emaneti hak edene verdi.
Bu durum iktidarın “hiçbir şey olmamışsa bile bir şeyler oldu” siyasal şımarıklığıyla başladı, YSK'ya baskıyla seçim kararı aldırılarak devam etti.
İstenen elde edilmişti, sadece büyükşehir belediye başkanlığı yenilenecekti. Ancak evdeki hesap çarşıya uymuyor, göstergeler ümit vermiyordu. Zaman daralıyor daha büyük hamleler gerekiyordu.
“Apo'nun mektubu”
İmralı ile ilk görüşme Mayıs başında oluyor. Muhtemelen anlaşma sağlanınca seçim iptal ediliyordu. Geriye kalıyor 1 Kasım 2015 seçimleri gibi büyük bir zafer. Ne var ki bu başarı bir türlü gelmiyor. Bütün yüklenmelerine rağmen fark kapanacağı yerde açılıyor, Ekrem İmamoğlu popülerliğini koruyordu. Seçimi almak için bir şok lazımdı. Önce Cumhurbaşkanı çekildiği meydanlara geri döndü ve bombayı patlattı “Apo'nun mektubu”.
Seçimlere iki gün kala acaba etkisi ne olacaktı?
Bu hamlenin riskleri de vardı.
- Politika değişikliğine AKP seçmeni nasıl tepki verecek?
- MHP tabanında büyük bir kopma olur muydu?
- Apo'nun tarafsızlık telkini HDP seçmeninde karşılık bulur mu?
- Büyük hamle için büyük tavizler gerekli, pazarlıkta neler var?
Bu hamleyi yapan bu soruların cevabını da araştırmış olmalı. Hamlenin zamanlamasına bakılırsa ya araştırmadılar, yada araştırma sonuçları olumsuz, nasıl olsa kaybediyoruz deyip şansımızı deneyelim diye düşünülmüş olabilir.
Seçimlere 2 gün kala Cumhur'un adayı yüzde 5 civarındaki farkı kapatıp öne geçebilir miydi?
Bu hamle herkes için özellikle de Cumhur taraftarları için şok etkisi yarattı. Sosyal medyadaki taraftarlar ve troller sessizliğe büründüler. Cuma ve cumartesi 2 gün sonuç almak, ikna etmek için yeter miydi?
Bir de inanılırlık sorunu vardı. Özellikle seçim dönemlerinde HDP'ye ve seçmenine terör örgütü üzerinden yüklenilirken, 180 derece dönerek adeta zeytin dalı uzatmak ne kadar inandırıcı olabilirdi? Ve 23 Haziran geldi beğenmedikleri 13 bin oy farkı 777 bine çıktı.
AKP büyük bir kumar oynadı ve kaybetti.
Birçok yorumcu bu sonucu Ekrem İmamoğlu’nun mağduriyetine bağladı. Şüphesiz onun da etkisi olmuştur ama bana göre asıl sebep AKP'nin “hiçbir şey olmamışsa bile bir şeyler oldu” siyasi şımarıklığına, çoğunluk bizde seçilse bile başkanlık yapamazsa, yargıda hesap verecek ceza alırsa başkan olamaz gibi tehditlere seçmenin verdiği cevaptır. 17 yıldır iktidarda olan bir partiye sabrımın ve sadakatimin da bir sınırı var demesidir.
Yerel yönetimlerin kaybedilmesi AKP'deki inişin en somut göstergesidir. Yanına çektiği MHP seçmeni olan Ülkücüler de destek vermemiş, terörist başının telkinleri de işe yaramamış ve on puana yakın bir farkla seçim sonuçlanmıştır.
23 Haziran kesin olarak göstermiştir ki, siyasette hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.