Ülkü ocaklarında yaşanan hareketli geçmişin üzerine çoktan hasırlar serildi. Kimse artık eskileri kaşımıyor ve konuşmuyor. O mahremler yaşandıkları zaman dilimlerinde kaldılar. Ancak dün gece öyle bir olay yaşadık ki; kendimizi geçmişten örnek vermek mecburiyetinde hissediyoruz.
Yıllar evvel ocak başkanlığı ve ocak yönetimlerinde bulunmuştuk. Türkiye’de siyasi şartlar farklıydı. 12 Eylül sonrası bile olsa okullarda ve işyerlerinde sol cenah ile kavgamız sürüyordu.
Bizi bilenler nerelerde görev yaptığımızı ve kimlerle muhatap olduğumuzu bilirler. Görev yaptığımız okulda ocak sorumlusu şehit edilmiş, taksicilik yapan bir ocak mensubumuzun arabasına binen TİKB militanları kafasına sıktıkları kurşun ile arkadaşımızı şarampole atmışlardı. Kendisi ülkücü gazi unvanı ile yaşamına devam ediyor.
Okul idarecisi bayan öğretmenlerden biri ülkücü öğrencilere mobbing uyguluyor, baskı yapıyor, aynı baskıyı imkan buldukça ülkücü öğretmenlere de uygulamaya kalkıyordu.
Bu şartlar altında kendisine bir ayar vermemiz gerektiğini düşünen bazı arkadaşlar aralarında bir toplantı yaparlar ve gerekli yerlere gerekli bilgileri verirler.
Aynı okulda görev yaptığımız ve deli dolu ülkücü öğrencilerin önünde durmasak bile evine zor gidecek bir bayan öğretmene karşı zerre fiziki müdahale de bulunulmasına izin vermedik. Kendisiyle tartıştık, şikayet ettik, aleyhine ifade verdik. Ama fiziki bir müdahaleyi aklımıza bile getirmedik. Şehit ve gazi verdiğimiz bir ortamda siyasi rakip konumunda olan, haksızlık ve zulüm yaptığı aşikar olan bir bayan idareci hakkında bürokratik olarak itirazlarımızın dışında zerre adım atmadık. Aralarında istişare eden arkadaşlarımızda böyle bir müdahale kararı almayı akıllarının ucundan bile geçirmediler.
Lise ve üniversite öğrenciliğimiz sırasında karşıt gruplar içinde kavganın tarafı olduk. Karşı tarafta kız öğrenciler vardı. Bir tanesine zerre zarar vermeyi aklımıza bile getirmedik. Onlar da bizim bayan arkadaşlarımıza sataşmadılar.
Bir an elimizi şakağımıza koyalım ve düşünelim. Kavga ortamında, can pazarında farklı dünya görüşlerinin tarafı olarak bayanlara ilişmedik.
Heyhat!
Ömrümüzü verdiğimiz bir hareketin genel başkanının tehdit içeren mesajının ardından eski ocak genel başkanı konumunda olan bir milletvekili de tehditlerine devam etti. Akşamında ise aileden ülkücü bir bayanın evi kendisine ülkücü diyen bazı varlıklar tarafından basıldı.
Şimdi soruyoruz!
Siz;
Nasıl bir ülkücüsünüz?
Nasıl bir milliyetçisiniz?
Nasıl bir Türksünüz?
Nasıl bir Müslümansınız?
Ve dahası;
Siz nasıl bir insansınız?
Biz, bütün bu kavramların hiç birinin içine bu hareketi sığdıramadık. Siz hangi kavramı kendinize yüklüyorsanız, bize söyleyin de size öyle seslenelim!
***
Batman'da ihanet ve ihmal sonucu şehit olanlara Tanrı'dan rahmet diliyoruz...