Ne demekti "Sobe"? Çocukluğumuzun vazgeçilmez oyunu saklambaç ve o oyunun da, en heyecanlı en beklenmedik anında saklandığı yerden görünenin, sobe alanına varamadan açığa çıkmasıydı.. Görünen yanardı, kimi mızıkçılık yapar ,göründüğü halde gidip başka alanlara saklanır, kimi de "öff yaa daha saklanmamıştım ki" diye itiraz ederdi..Mızıkçısı olmayan bir saklambaç oyunu hiç yaşamadım lakin hiçbir zaman da mızıkçılığa yeltenmedim.. Ondan mıdır acep ,dolambaçlı yolları sevmemem? Hep doğrudan yana olmam..
Hayat hep dolambaç, hep hep viraj .. Her çıkışın bir inişi var.. Sırtınızda küfeniz mi var ? ha gayret az kaldı menzile.. tam çıktığınızda da ‘’ haa ..biz bu malı istememiştik zaten’’ dir, bazen duyduğunuz, ya da ayaklarınız sırtınıza gelircesine indiğiniz yokuşta trenin gittiğini görmenizdir hayatın dersleri..Arada sınavlar ,sınıfta çakmalar , yağcı talebe iseniz öğretmenden biraz kıyak arkadaşlardan sözlü dayak gelir.İnekliğin ödülü ise ;günü yaşamadan yarına yatırımdır..biraz hayata hazırlanmadır öğrencilik çağları ama illaki yaşamın en güzel yılları..
Devran dönüp de o mızıkçı arkadaşınız’’ yürü yaa kulum’’ ile çıkarsa meydanlara ve tabii ki kendisine benzeyenlerle ne kadar sobelerseniz sobeleyin her defasında en olmayacak itirazlarla bozar oyunu lakin artık çocukluk bitmiştir. Kimse bağıramaz arkasından ‘’ oyunu bozzaann ‘’diye.
- Devlet’i tarif ederken,’’ Aynı ülkü, aynı toprak ,aynı bayrak altında toplanan, devamlılığı olan ,güçlünün güçsüzü ezmediği ,tebasını koruyan ve onlara saygı gösteren büyük bir ailedir’’derlerdi .Ve Türklerin, tarih boyunca küçük topluluklardan büyük devletler yarattıklarını ve bu devletlerin de uzun zamanlarda cihana hükmettiklerini anlatırlardı bize.. ‘’Devlet adamı’’ denince herkesin esas duruşa geçtiği, milletler topluluğunda saygınlığı olan ,adabı ve hareketleri ile o saygınlığı taşıyan, özel yetişmiş, dirayetli insanları anlardık.. Herşey gibi ‘’ O’’ vasıf da tarihe karıştı..Ve insanlar da buna alıştı..Şimdi tam tersine döndü ,halkın istediği, kahvedeki konuşmalar, pazardaki bağırmalar ,hatta itişip kakışmalar.. ‘’Vay be kodumu oturttu’’lar.. !
Gelgelelim ,bu itiş kakışdan halkın nasibine düşene..Ne güzel...halk tam ‘’açız, işsiziz, haksızlıklarla perişanız, yarınımızdan umutsuzuz" diye bağırırken..
Hoopp bir elma atılıyor yukarıdan aşağıya, millet ne olduğunu anlayamadan, sağa sola koşuşurken, elmayı atanlar "Bul karoyu al parayı, hoopp sobe" diyorlar.. Oyun hiç değişmiyor..Ben bu oyunu bir yerlerden hatırlıyorum…Mızıkçılarla-yardakçılar oyun bozanın yanından hiç ayrılmıyorlar. Açlığını unutuyor insanlar , işsizliğini, yolsuzlukları hele de bir parmak bal çalınırsa ağızlarına. balın tadı bitene kadar , atı alan da Üsküdar’ı geçiyor.. Ben bu oyunu hatırlar gibiyim…Lakin çağın düzenbazlıklarında her oyun ‘’kırk yıllık Kadı’yım böyle oyun görmedim’’ dedirten hale geldi .Her gün yeni bir oyunla kalkıyor her gün değişen havayla serseme dönüyoruz.değişmeyen bir şey varsa, onlar da oyunda kazanmak için her türlü mızıkçılığı mübah gören ,tuttuğu kaleden asla çıkmayan iktidar hırslıları… Haydi bakalım oyuna devam, kalelerinizi iyi tutun ve koruyun..Aldanmayın çanak çömlek patladılara..zira her yanlışın ceremesi bize yani halka çıkıyor..Aklınızla ,dünü unutmadan vaadlere kanmadan, hele de bir parmak bala aldanmadan bu sefer siz sobeleyin mızıkçıları , oyun bozanları, sizi aldatanları…!
Esenlikle kalın