Sonsuz mavi ve algılar

Yaşar KARNAP

Bugün 10 Kasım Cumhuriyetimizin kurucusu sevgili ATATÜRK’ümüzün biyolojik olarak hayata veda edişinin yıl dönümü. Bu vesile ile ilk yazımda da, topluma ve ATATÜRK’e yapılan algı operasyonunu kaleme almak istedim.
Bugün iki önemli faktörle Türk toplumuna sürekli algı operasyonu yapılıyor. Biri DİN bir diğeri ise ATATÜRK. Bir konu hakkında algı operasyonu yapılacaksa o konu hakkında toplumun bir fikri ve bilgisi olmaması bulunmaz fırsattır ki, bu da halkımızın “din” hakkında ağırlıklı hurafe ve kulaktan dolma bilgi ile yetiştirilmesi, gerçek bilgiyi okuyarak öğrenmemesi de, yapılacak algının etkisinin artmasına yardımcı olmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse hatırlar mısınız; bir yıl önce Bilal Erdoğan bir konuşmasında serzenişte bulundu. “Bizim zamanımızda okulda müzik derslerinde zorla ateist ilahiler öğretilirdi. Hamdolsun şimdi öyle değil” Hitap ettiği kesim Bilal Erdoğan’ın söyleminden önceki hükümetlerin, eğitimde din düşmanlığını eğitim yoluyla zorla yaptırıldığını algılamış, şu an yapılmadığını dini bütün bir eğitim verildiğini düşünerek alkış yağmuruna tutmuştu. 

Şimdi gelelim işin gerçeğine. Önce ilahi’nin kelime anlamına bir göz atalım. İlahi; Allah’ı övmek, O’na dua etmek ve en büyük aşkın Allah aşkı olduğunu belirtmek amacıyla yazılmış makamla okunan dini tasavvufi halk edebiyatı nazım şeklidir ve arapça kökenli bir kelimedir. Ateizmin kelime anlamı ise; Tanrı’nın “var olduğuna inanmamak” demektir.  Ateizm bir inanç değildir. Fazladan bir açıklama ya da bir öneri sunmaz. Ateizm yalnızca belli bir inancın yokluğu demektir.

İşin özüne girecek olursak “ateist ilahi” diye bir şey olamaz. Ancak toplum konu hakkında bilgi sahibi olmadığı için tarafı olduğu kişi ya da kişilerin söylediği her şeyi doğru olarak kabul eder. O kişiler de kendi çıkarları doğrultusunda toplumları algılarla yönetirler.

Son yıllarda yapılan algı operasyonlarının bir diğer önemli konusu Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal ATATÜRK..
İki ayyaşla başlayan algı söylemleri, Osmanlıyı yıkan, dinin yok olmasına sebep olan, kazanılan savaşların hiçbirinde başarısı bulunmayan biri olarak devam etti halen de devam ediyor. Bu algı operasyonları neden yapılıyor?

Cumhuriyetin kuruluşundan 2000’li yıllara kadar yapılan tüm yatırımları şöyle bir hatırlayın. Uçak fabrikalarından tutun ASELSAN’ın ürettiği ve dünyada yazılımı ile ses getiren cep telefonuna kadar. Peki bu algıların amacı ve sonucu neydi?

Toplum, dini ve Atatürk’ü anlamsız sorularla tartışırken, kapitalist sistem ise tehdit olarak algıladığı Türkiye’nin, Cumhuriyetle kazanılan tüm değerlerini bu algılarla kolaylıkla yok etmeye yarayacak toplumu yozlaştırma projelerini uygulamaya koydu. TÜRKİYE’nin ürettiği ve üretme yeteneği olan her şeyi ya sattılar ya da kapattılar. Atatürk’ün ölümü ile başlayan bu uygulamalar günümüze geldiğimizde ise zirve yapmış durumdadır. Aslında bu algıyla oluşan birçok yalanın cevabı Nutuk’tadır. Büyük Atatürk kendi notlarını halkına okumuş, savaşın ve ülkenin durumu hakkında bir nevi rapor sunmuştur. 

Eğitimimizde sorgulama yeteneğimiz geliştirilmiyor. Sorgulamadan inanmak, biat ve yobaz bir düşünce şekli oluşturuyor ki, bu da toplumda hem ahlakı hem de sevgiyi yok ediyor.

Sevgiyi unutunca maddi ve manevi olarak fakirleştik.

Gelin dostlar önce sevgimizi kazanalım. Sevgi yozlaşmayı önlesin. Yozlaşma önlenince eğitim kalitemiz artacak. Eğitim seviyesi artınca sorgulamaya başlayacağız işte o zaman gelişmiş toplumların arasına gireceğiz. 
Büyük Atatürk, vatan ve millet sevgisiyle o savaşlarda üstün başarılar göstermiştir. Ve yine o sevgi ki, savaş sonrasında devrimlerle bu ülkeyi ve milleti refah seviyesi yüksek bir hale getirmiştir. Aziz hatırası önünde bitmeyen bir sevgi ve sonsuz saygıyla eğiliyorum.

Not: Sevgi demişken bugün, Atatürk ilkeleriyle büyümüş, o yolda ilerleyen, çok sevdiğim ve kızım dediğim Serap Çınar’ın doğum günü. Nice mutlu yılların sevgiyle dolu dolu olsun…