Niçin olmasın...
Sokak Erdoğan'nın karşısına çıkacak ve kazanacak olan Cumhurbaşkanı adayını belirlemiştir artık; Mansur Yavaş.
Gördüğümüz antidemokratik uygulamalar ve şanlı ideolojik mücadele tarihimizin yazılı sayfaları şuursuzca tek tek yırtılıp atıldığı bir süreçte, dayatmalarla unutturulup tüm ideolojik kutsiyetlerimiz üzerinde tepinildiği, ona dair inanmışlık ve adanmışlıklarımızın birilerinin ayakları altına paspas yapıldığı bir sürece itirazımızı yapıp, restimizi çekerek tüm kazanımlarımızı orada bırakıp burada, sizin yanınızda kendimizi konumlandırmayı mücadele azim ve kararlığımız için daha şerefli ve onurlu bulmuşsak; bıraktığımız yerlerde ret ettiğimiz kişilerin psikolojik hal ve tavırlarını burada, sizin üzerinizde de görecek olursak; hiç tereddütünüz olmasın ki tarih yine tekerrür eder.
Niçin "Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı kim olmalıdır?" sorusu sorularak bir anket çalışması yapılıp öngörü ve nihai tespitlerin oluşmasına, muhalif siyasetin rahatlamasına müsaade etmiyorsunuz?
Böyle bir usulle anketin sonucunun ortaya çıkaracağı isme velev ki hiç tercih etmeyi düşünmeyen bile saygı duyacak ve adaylığı konusunda tercihini ondan yana kullanacaktır. Amma velakin "Biz böyle takdir buyurup, uygun gördük; Paşa paşa gidip belirlediğimiz adayımıza oyunuzu kullanacaksınız" gibi bir dayatmanız söz konusu olursa da vız gelir tırıs gidersiniz.
Her ne olursa olsun siyasette yüksek rakımlı yerlerdeki siyasal ikbalinizi garantilemeye öncelik verip daha ilerisi için "Olsa da olur olmasa da olur, siyasetteki ağırlığımızı ve varlığımızı hissettirelim o bize yeter" yaklaşımınızı; daha önce birilerinin benzer dayatmalarını cezalandırdığımız gibi pekala sizinkileri de cezalandırabiliriz.
Dolaysıyla; Sokaklarda bas bas yüksek sesle ismi tekrarlanan, milli vicdanın onayladığı Mansur Yavaş eğer olur da millet ittifakının adayı olarak tercih edilmezse; hele bir düşünün bakalım; Mansur Yavaş görevinden istifa edip "Sosyal medyanın ve sivil inisiyatifin bağımsız cumhurbaşkanı adayı" olması durumunda kaç milyon imza toplar ve sonuç ne olur.
Erdoğan'ın yine kazanıp Devlet Bahçeli ile devletin ve milletin mukadderatı üzerine tahakkümlerini sürdürme fırsatını bir daha elde etmeleri durumunda; kendi yarınıma ilişkin ideallerim, ülkülerim, inanmışlık ve adanmışlıklarım üzerine kaybedeceğim bir şey kalmamış olacağından, millet vicdanın "Sosyal medya ve sivil inisiyatif ittifakı"nın adayı Mansur Yavaş olur biz de onun yanında yerimizi alırız.
Yine Abdülhamit
Soyunuz sopunuz tekrar tekrar dünyaya gelse; bugün bulunduğunuz makamın uşağı bile olma ihtimaliniz mümkün değilken; kurdukları cumhuriyet ile size bu imkansızlıkları mümkün hale getiren insana "İki ayyaş" deyip Abdülhamit'e de sahip çıkmak gibi bir çelişki yumağının içindeki zihin dünyasından koskoca Türk milletini ve devletini yönetme becerisi ancak bu kadar çıkar.
"Kahrolsun istibdat yaşasın hürriyet"
Sizleri hayal edemeyeceğiz makamlara taşımış olan bu sloganın sinerjisinin yarattığı ruh halinin verdiği savaştır.
Meral Akşener, meşin topa kafa çıkararak ömür tüketmedi, inkılap tarihi öğretmeni olup insan yetiştirdi. Abdülhamid için de Atatürk için de ne diyorsa doğrudur. "Keşke Yunan galip gelseydi" diyen püsküllü bir meczubun yetiştirmesi değil, cumhuriyet değer ve kazanımlarının yetiştirdiği üstün yetenekli ve nitelikli bir cumhuriyet kadınıdır.
Finlandiya ve İsveç'e veto mu?
Ahanda da buraya yazıyorum; gerek Finlandiya gerekse İsveç'i veto edip, NATO'ya girmelerine mani olmayacağız; her şey üç beş kuruş dolara bakar.
Ülkemizi içten işgal ile teslim almak isteyen 15 Temmuz ihaneti ve kalkışmasının arkasındaki finans gücünün Birleşik Arapa Emirlikleri olduğunu dünya aleme duyuracaksınız sonra aradan bir süre geçip para lazım olunca kendinizi zorla BAE'ye davet ettirip el öpüp üç beş kuruş alıp döneceksiniz. Bu utancı yaşatanlar mı; İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya girmelerine mani olacaklarmış...?
Darbenin arkasındaki BAE'ni affetmişsiniz yahu; üç beş teröristi saklayan ve koruyan Finlandiya ve İsveç'i mi affetmeyeceksiniz? İddia ediyorum ki; bugün Fethullah Gülen elinde "üç-beş milyar dolar ile geliyorum" desin; belli güruh "Aman Hocam sen neymişsin be; senin her yaptığın bize bir lütufmuş farkında olamamışız, affet bizi ne olur" derler kaldıkları yerden el öpmeye, ibrik tutmaya devam ederler.
Soruyoruz; bu işte doğru olan nedir; 15 Temmuz ihanetinin arkasında BAE olduğunu bildiğiniz halde niçin para istemeye gittiniz; gittiyseniz bu durumda 15 Temmuz ihanetinin arkasında BAE değil de siz misiniz. Ya da; iddianızda hala ısrarcıysanız; darbenin arkasında olanlarla işbirliğine girmek gibi ikinci bir ihanetin içinde nasıl olabiliyorsunuz.
Kurucu başbuğumuz yüce Atatürk...
Keşke mümkün olsaydı da bugün senden sonra zuhur eden bir güruhun şeytanları ile ayni mabette yan yana değil, senin masanda üçüncü "Ayyaş" olsaydım.
"İki ayyaş"ın eserleri ortada; "Üç abdestli" ve onların rahminde zuhur etmiş Fetö'nün eserleri de ortada.
Abdestlerinin bozulduğunu çıkardıkları gürültülerle güya fark edilemez sananlar, saldıkları kokunun hesabını yapamadılar, olup bitenleri akılları ile kıçları arasında geçen saklanabilir özelleri olduğunu sandılar ama daha ne kadar saklayabilirlerdi ki; matbaa icat edilmiş, yer çekimi keşfedilmiş, posta güvercinleri de artık kullanılmaz olmuştu.
Yüce kurucu başbuğumuz; hani kutsal kitabımızda da geçer ya; "Sizin için şer bildikleriniz hayır, hayır bildikleriniz de şer olabilir" ayetinde olduğu gibi son yirmi yılda yaşadıklarımız bu anlamda Türk milletinin istikbalinde yaşanması muhtemel daha riskli hal ve durumların üstesinden gelebilmemiz için edinilmiş tecrübeler olarak göreceğiz.
19 Mayıs Atatürk'ü anma Gençlik ve Spor Bayramı"mız kutlu, kurucu başbuğumuz Mustafa Kemal Atatürk, beraberinde kurucu ruh mensubu kadroların ruhları şad mekanları cennet olsun.