Sn. Berat Albayrak’ın eşine yapılan çirkinliği kabul etmek, “Oh olsun” demek akılla, insanlıkla, edeple örtüşmez. Esra Hanıma da, Meral Hanıma da, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanıma da, Başak Hanıma da yapılan çirkin hakaretleri kınıyorum.
İki cihan Peygamberi, “Cennet anaların ayaklarının altında” derken hiçbir anayı ayırt etmemiştir. Ana = ANA’dır. Bunun lamı cimi yoktur!
İçişleri Bakanı Sn. Süleyman Soylu, hakareti yapan kişinin bulunup tutuklandığını bildirdi. Bu, sevinelise bir haberdir. Hiçbir suçlunun hoş görülmesi olası olmamalıdır.
Aynı hassasiyeti ve duyarlılığı, bazı densizlerin, rahmetli Atatürk’ün annesi rahmetli Zübeyde Hanım ve İYİ Parti Genel Başkanı Sn. Meral Akşener hanıma yapılan çirkinliklerde de göstermelerini isterdik.
Başkalarına çuvaldız batırılırken ses vermeyenlerin, kendilerine iğne batınca ayıkmaları hiçte etik değildir. Twitır, 7 bin 300 den fazla AKTROL hesabı kapattığını açıklamıştı. Bunları kim, niçin finanse ediyordu ve daha kaç bin tane var?
Sn. Erdoğan bunu fırsata çevirmek istemektedir. Sn. Erdoğan’ın, parti kapatmalarındaki hassasiyeti sosyal medyada da göstermesini beklerdik. Ne diyordu Sn. Erdoğan, “Suçun bireyselliği önemlidir. Suçu işleyen cezalandırılmalı. Partinin suçu olmamalı.”
Bir adam düşünün, taşı almış, bir camı kırmış. Özne adam, taş aracı, zarar gören cam. Şimdi cezayı kimin alması mantıklıdır, adamın mı, taşın mı, camın mı?
Rahmetli S. Demirel’e, “Şu sosyal medyayı biraz susturalım” teklifi gelince, “Ne yani susturalım da vatandaş bizi mi tıklasın?” dediği meşhurdur.
Kaldı ki, sosyal medya, halkın hür ve bağımsız bir haberleşme ve iletişim alanıdır. Yasakladığınız da ya da kısıtladığınız da vatandaş nereyi tıklayacak?
Genel tuvaletlerin kapı arkaları, remi binaların duvarları uygunsuz yazılımlarla dolmayacak mı?
Kaldı ki, yönetenler için yapılan olumlu eleştiri, bulunmaz bir kendini çek etme fırsatıdır. Yönetenler, bu ikazları dikkate aldıklarında daha az hata yaparlar ve daha az eleştirilirler.
Baskı ve yasaklar, demokrasilerin ayıbıdır. Dinler bile baskı ve yasaklara karşıdır.
Yine Rahmetli Demirel’den bir anı, Kendisine “Size filan vatandaş hakaret ediyor.” dediklerinde, soğukkanlılıkla dinler ve “Kim bilir hangi hareketimizle vatandaşın canını yaktık ki!” der.
Ülkenin önceliği, ne sosyal medya ne de “çoklu BARO” sistemidir.
Vatandaş ekmek derdinde; esnaf iş yapamamanın, kirasını ödeyememenin, gençler iş bulamamanın, üreten satamamanın, halk ise alamamanın derdinde.
Sn. Erdoğan uzman bir ekonomist edasıyla; “Her şeyin faili FAİZ, Faiz düşerse, enflasyonda düşer.” diyordu.
Günümüzde faiz: 8.25 ama enflasyon: 12.65 bu nasıl oluyor? Hani faiz sebep, enflasyon sonuçtu? Faizin düşük olmasına karşın enflasyon neden yüksek?
Evet sosyal medyanın karartılması, sanırım bu gerçeklerin halka duyurulması olsa gerek. Hükümet bu gerçeklerden oldukça rahatsız ve vatandaşın da haberdar olmasını istemiyor.
Hakareti yapan terbiyesizlere hak ettikleri ceza verilerek bu iş, çözülebilir. Taşın ve camın suçu ne? Camide Çav Bella çalındığında camileri mi kapattık?
Umarım ki Sn. Erdoğan ve yürütme işin farkına varırlar da hem sosyal medyayı susturmaktan hem de ÇOKLU BARO düzenlemesinden vazgeçer. Birlikten kuvvet doğar, din bile parçalanmayı istemiyor. Yarın her fikir, her mezhep, her tarikat baro kurarsa; bölünen öğretmen, polis sendikalarına döner diye endişe etmekteyim. Unutuldu mu POL-BİR, POL-DER’ler.
Esen kalınız...