Soylu, Sedat Peker'in iddialarına ilişkin açıklamada bulundu

Son dakika gelişmesi... İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddialarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı televizyon programında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Soylu, programda organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in kendisini hedef alan açıklamalarına yanıt verdi.

“BU İSMİN İFTİRALARI, İDDİALARI SAÇMADIR”

Bakan Soylu, şu ifadeleri kullandı:

"Bir organize suç şüphelisinin, suçlusunun, yıllarca Türkiye’de herkesin bildiği, tanıdığı, hayatının nereden geldiği belli olan bu ismin iftiraları, iddiaları saçmadır. Bu iddialarla muhatap değiliz, bunu doğru bulmuyoruz.

Birinci ve ikinci videoda dikkat ederseniz şahsımla alakalı hiçbir şey yok. Hepimiz eski Türkiye’yi biliyoruz. Bir delinin her türlü sapkınlığın içerisinde olan kişinin söylediği ipe sapa gelmez sözler olarak görmedim.

İstihbaratımızda binlerce elemanımız var. Terör örgütleriyle diğer organize suç çeteleriyle nasıl mücadele ettiğimizi biliyoruz. Bazen en büyük uyuşturucu kaçakçılığını onlar vasıtasıyla öğreniyoruz.

“TÜRKİYE’DE BİR SESSİZLİK HAKİM”

Baktım ki, bir eleman bir speaker’lık yapıyor. Bir sözcülük ortaya koyuyor. İddiaları ve iftiraları tamamen boş olsa da devlete laf ediyor, Türkiye’ye güya kendi adına vesayet ortaya koymaya çalışıyor güya, tırnak içinde. Ve herkese ipiniz elimde diyor ve Türkiye’de bir sessizlik hakim.

Neticede terörle mücadele etmişiz, Türkiye’de suç çeteleriyle mücadele etmişiz darbe vurmuşuz. Uyuşturucu ile mücadele ediyoruz, etmişiz. En önemli yakalamaları, operasyonlar yapmış sonuç elde etmişiz. FETÖ ile mücadele ediyoruz. DEAŞ yanı başımızda. Türkiye bunlarla mücadele ederken sanki birileri Türkiye’nin sahayı temizlemesinden ya ürkerek ya da son kaleyi kaptırmamak için bir hamleye gidiyor.

Yıl 2005. Ben Başbakan Yardımcısıyım. AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu. Başbakan Davutoğlu. 7 Haziran seçimleri öncesi MYK toplantısında ‘Biz HDP ile anayasa yapabiliriz’ diye bir cümle çıktı ağzından. Hepimiz baktık. Seçim geçtikten sonra AK Parti çoğunluğu elde edemedi, tek başına iktidar kurabilme kabiliyeti oluşmadı. Ya CHP ile ya diğer siyasal partilerle bir araya gelecek. Bugünkü gibi hatırlıyorum. İlk MKYK toplantısında bugün Deva Partisi’nin başkanı Ali Babacan, “Bu işlere bakmamalıyız, şu anda ekonomiyi ayakta tutmalıyız” dedi.

* Dedim ki, ‘Bizim sorumluluğumuz bugün demokrasiyi ayakta tutmak ve hükümeti kimin kurabileceğine ait çabalarımızı gerçekleştirebilmek’. Bu seçim tamamlanmamıştır, kampanya devam etmektedir, dedim. Kasım’da da seçim oldu. Sayın Davutoğlu ve ekibi CHP’yle AK Parti’nin iktidarı için canhıraş mücadele verdiler. Bir kısım arkadaşlarımız bunun doğru olmayacağını, Türk siyasetinin doğasına aykırı olduğunu, Türkiye’yi başka bir tarafa doğru getirebileceğini ortaya koydu.

“DAVUTOĞLU ‘HEPİNİZİN ODALARINDA NELER KONUŞTUĞUNU BİLİYORUM’ DEDİ”

* Büyük bir mücadele başladı. Bir taraftan HDP ile anayasa yapabilme kabiliyeti ortaya koyan birisi. Dert Recep Tayyip Erdoğan. Onu külliyede enterne edip, hareketsiz halde bırakan, ABD’nin Avrupa üzerinden uyguladığı politikayı Türkiye’de hakim kılmak. Bunun doğru olmadığını söyledik. Tartışmalar o kadar şiddetli oluyordu ki, bir ara sayın Davutoğlu tam anlamıyla dengesi kayboldu, ‘Hepinizin odalarında neler konuştuğunu biliyorum’ dedi. 7 Haziran 2015-1 Kasım 2015 arasındaki süreci anlatıyorum.

Ben partinin teşkilat başkanıydım. ‘Hepinizin odalarında neler konuştuğunu tek tek biliyorum’ diyordu MYK üyelerine söyledi bunu. Koalisyon tartışmaları yaşandığı zamanlar. ‘Hepinizin neler söylediğinizi biliyorum’ dedi. Biz donduk, arkadaşlarımızla birbirimize baktık. Bunun Türkçe ne anlama geldiği apaçık ortada. Daha sonra çeşitli dedikodular çıktı, fiziki takibin yapıldığı yönünde ama karineye ulaşamadık.

“YUKARIDAN AŞAĞIYA BİR DEĞERLENDİRME YAPTIK”

Ahmet Davutoğlu’nun etkili olduğu think thang kuruluşlarından birisine bugün HDP’nin eş başkanlarından Mithat Sancar geldi. Bir şey söyledi orada. Özeti şu; Apo içeriden çıkacak. İki, Suriye’de, Kuzey Suriye’de bir devlet kurulacak, başına geçecek. Üçü, Türkiye’de özerk bir anayasa yapılacak, kendine ait bir anayasa yapılacak. Ki biz bunu daha sonra CHP, İYİ Parti, HDP’nin kendi içerisinde o şeyi gördük. Yukarıdan aşağıya bir değerlendirme yaptık.

Sayın Cumhurbaşkanımızın külliyeye nasıl sıkıştırılmak istendiğini hep beraber gördük. Hakikaten bu meselelerin hangi siyasal sonuçlar doğurduğunu da bütün Türkiye gördü. Ben teşkilat başkanıydım. Sayın Davutoğlu ile çalıştım da. O dönem de çok iyi olmadığımız süreçler yaşadık. Biz 6-7 arkadaş bir araya geldik, ‘bu mesele tehlikeyi bir noktaya gidiyor’ dedik. ‘Bunun geri dönüşü olmayacak’ dedik.

CHP ile kurulacak koalisyon 1 Kasım’dan sonra butlan oldu. Bir Recep Tayyip Erdoğan varlığı var. Siyaset bilgisi var, Türkiye’de yaptıkları var. Bir de dışarının eliyle onun sıkıştırılmaya çalışıldığı bir süreç var.

Burada ortaya çıkan süreç tam anlamıyla, biz arkadaşımızla mücadele başlattık, 3-4 arkadaşımız ve o zaman da büyüklerimiz vardı. İsimlerini vermeyeyim. Sayın Davutoğlu’nun partinin içerisinde, partinin genel kuruluş kodlarını, yürüyüşünü, vizyonunu, sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuna uygun hareket etmediği kanaatini bir vesileyle gördük.

Bir MYK öncesinde imzalar toplandı. Bunda benim de dahlim var. Arkadaşlarımızın da dahlim var. Ben burada olduğum için söylüyorum. Netice itibariyle HDP, Kuzey Suriye veya Apo veya başka bir şey meselesini kendi siyasal anlayışımızdan uzaklaştırmış olduk. Yıl 2015 ve 2016. Sonra Binali Bey genel başkan oldu.

Bugün bir Kuzey Suriye’de bir devlet kurulmaya çalışılıyor. Suriye’nin içerisinde ABD’nin üsleri 6’dan 14’e çıktı. 2020 ve 2021’de. Bir taraftan bütün bunlar sağlanırken Türkiye’ye karşı bir ekonomik saldırı var. Bunu hep beraber yaşadık. Türkiye dağılsın, ekonomik olarak küçülsün, hareket kabiliyeti olmasın. Bizim istediğimiz bir anayasası olsun. Türkiye, Suriye, Lübnan, Irak gibi ülkelerin konumuna düşsün. 17-25, 6-7 Ekim, 15 Temmuz. Bütün süreçlerin içerisinde Türkiye bir operasyona tabi tutuluyor. Dikkat ederseniz Türkiye’nin faizi 4-4,5’tu. Bugün 20 seviyelerinde. Burada Türkiye’nin üzerine getirilmeye çalışılan tam da budur.

“HEDEF TÜRKİYE”

Burada hedef Türkiye. Çok basit bir operasyon var; Türkiye’de bugün siyasal istikrarı nasıl sağlıyor? İçeride bir problem gözükmüyor. Dün Cudi’de, Cudi Tenis Turnuvası yapıldı. Kimle sağlıyor? MHP ile Meclis’teki işbirliği ile. Tartışılmayacak siyasi üstünlük var. Başkanlık hükümet sistemi var. Siyasi istikrarsızlık yok. Peki ne yapmak lazım? Terörden bir şey yapılıyor mu? Hepimiz terörü unuttuk. Sultanahmet, Dolmabahçe, Ankara saldırıları, Gaziantep’e kadar DEAŞ, PKK her şey. Her gün bir bombanın patladığı, İstanbul’da kapanmayı göze alan alışveriş merkezleri vardı.

Burada öznelikle benim alakam yok. Ben olayın tamamen fotoğrafını görüp, eski Türkiye’nin sol kalıntılarını süpürmeye geldiği andan itibaren birileri devreye girdiler. Özel Harp ne zaman kuruldu? Parasını kim verdi? Bunu rahmetli Ecevit söyledi. 6-7 Eylül olaylarını kontrgerilla örgütledi. Paşa kitapta ‘biz yaptık’ diyor. Sabri Yirmibeşoğlu. Bugünün işi mi? Erhan Tuncel ile Sedat Peker’i kim ortak yapar? Bu sorunun cevabını bana verir. Erhan Tuncel kim? Sedat Peker’e Erhan Tuncel’i kim emanet eder?

Bireylerden değil bir sistemden bahsediyorum. Erhan Tuncel yıllardan beri bu ülkenin en önemli meselelerinden birisi olan Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi gözükmüyor mu? Hangi anlayış emanet eder? Bu kadar cürümün içerisinde olan bir kişi tecavüz etmiş bir kıza. Karakola gidiyor, emniyette teşhis ediyor ‘budur’ diyor. Dosya orada kapanıyor. Benim iddiam yok, belge var. Ben bir iddianın sahibi değilim.

Tecavüzden dolayı karakola götürülüyor. Netice itibariyle orada her şey kapanıyor. Oradaki iki kişi, ‘Biz Bilecik’ten aldık’ diyor. Neyi alıyor? Silah ruhsatlarını. ‘Bilecik’e hiç gitmedik’ diyor. Bilecik’te kim var? Veli Küçük var. Doğru mu? Meselenin hangi iklimde oluştuğunu ifade etmek için anlatıyorum bunu."