'Şükür', sorunları görmezden gelmek değildir...

Ruhittin SÖNMEZ

Bana göre 'şükür' mutlu olmanın anahtarıdır. Çünkü biliyoruz ki insanoğlunun arzu, heves, ihtirasları ve bunlara bağlı olarak ihtiyaçları sınırsızdır. Ancak imkanlar sınırlı olduğu için, mutlu olmak elde edebildiklerine şükretmekle mümkün olabiliyor.

Şükür, “iyiliği bilip yaymak, iyiliği anıp sahibini övmek, iyiliğe karşı söz ve davranışlarla minnettarlık göstermekgibi anlamlara gelir.”  Özellikle iyiliğin gerçek sahibi olan Tanrının bize verdiği nimetlerden, iyiliklerden dolayı O’nu övmek, O’na minnet duygusu içinde olmaktır. 

Hamd ise, Allah'ı yaptığı her işi en iyi şekilde yaptığı için övmek ve minnet duymaktır. Dolayısıyla hamd sadece Allah'a mahsus olur, nimet verse de vermese de O’na hamd ederiz.

Şükür ise bir nimetin, bir iyiliğin karşılığında edilir. Nimetin size ulaşmasına aracılık edene teşekkür eder, nimetin gerçek sahibine yani Allah’a da şükrederiz. 

“Belaya şükredilmez, hamd edilir” dersem şükür ile hamd arasındaki farkı daha iyi anlatmış olabilirim sanıyorum.

Kur’an-ı Kerim’de “Rabbinizin rızkından yiyiniz ve O’na şükrediniz” ve benzeri ifadelerin olduğu ayetler var. Allah’ın yarattığı hava, su, gıdalar vd rızıklar için hamd ve şükretmemiz gerekir. 

Ancak rızkımızı kazandığımız işi bize veren, bize dar günümüzde yardım ederek sıkıntımızı gideren insanlara da şükredebiliriz. 

“Allah O’ndan razı olsun” dediğimiz kişilere duyduğumuz duygu şükürdür. 

İyi günümüzde, kötü günümüzde yanımızda olanlara karşı “iyi ki varlar” diye düşünmemiz şükürdür. “Müşteri velinimetimdir” diyen esnafın bu ifadesi de bir şükürdür.

“İyi ki böyle patronum var” diyen çalışanların, “iyi ki böyle çalışanlarım var” diyen patronun sözleri de şükürdür.

Demek ki, insanlara şükrediyorsak bir nimete, bir iyiliğe aracı oldukları içindir. Kendimize kötülük edenlere veya diğerlerinden daha az kötülük edenlere şükretmeyiz. 

*  *  *

ASIL ŞÜKÜRSÜZLÜK NEDİR?

Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'daki bir iftarda yaptığı konuşmada, "Maalesef ülkemizde bazı kesimlerde bir şükürsüzlük, bir tatminsizlik, bir karamsarlık hali aldı gidiyor" dedi.

Şimdi bu sözde şikâyet edilen “şükürsüzlük” acaba nimetlerin yaratıcısına karşı duyulan şükür duygusunun eksilmesi mi? 

Yoksa bu nimetlere aracılık ettiğine inanan bir devlet başkanının kendisine karşı şükür duygusunun kaybolması mı?

Acaba, Erdoğan’ın kaygısı “İtaat et, rahat et!” ilkesine uyulmaması mı? “Hikmet-i hükümetten sual olunmaz”denmemesi mi?

Adaletsizliğe, yolsuzluğa, ahlaksızlığa, kötü yönetime ses çıkarmamamız mı isteniyor? 

Ben insanlarımızın Tanrıya olan şükür duygusunu kaybettiklerine ihtimal vermiyorum.

Toplumun en az yüzde 90’ı geçen seneki ve önceki senelerin standartlarının gerisinde bir hayat yaşamakta. Toplumun en az yarısı temel ihtiyaç malzemelerini alabilmekte sıkıntı çekiyor. Elektrik, doğalgaz ücretlerini, borçlarını ödeyemeyenlerin sayısı artıyor. Gençler evlenmekten korkuyor, yurtdışında yaşamak için fırsat kolluyorlar. Nitelikli insanlarımızı beyin göçü ile kaybediyoruz.

İnsanlar bütün bu sorunların tamamen yanlış politikalardan kaynaklandığını düşünüyorsa, bu sorunları tespit ediyor, sorumlularını sorguluyorsa bu hal “şükürsüzlük” demek değildir.

Allah’a karşı asıl şükürsüzlük, Allah’ın verdiği en değerli nimet olan akıl ile daha iyiyi aramaktan vazgeçmektir.

Asıl şükürsüzlük Allah’ın verdiği en değerli nimet olan aklımızı bir başka kulun iradesine teslim etmektir.

Asıl şükürsüzlük, “Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle uyarsın. Diliyle uyarmaya da gücü yetmezse, kalbiyle buğz etsin" diyen Hz. Peygamberin bu sözünü dinlememektir.

*  *  *

ERDOĞAN BUNLARA ŞÜKREDER Mİ?

Partili Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “ülkemizde bazı kesimlerde bir şükürsüzlük, bir tatminsizlik” olduğundan kaygılı.

Şimdi bir de bu sözünü R.T. Erdoğan açısından düşünelim:

R.T. Erdoğan ilk seçimde hem Cumhurbaşkanlığını ve hem de milletvekili seçimlerinde kaybederse şükreder mi?

Erdoğan haksız yere yargılanıp, hakkında ağır suçlamalarla çok uzun süre tutuklu olarak yargılanırsa bu süreçte şükreder mi? Siyasi baskılarla karar veren mahkemelerde hakkında çok ağır cezalar verilirse şükreder mi?

Yine Erdoğan, bütün servetine el konulursa, ailesi ve yakınları geçim sıkıntısı çeker ve pazarlarda artık meyve ve sebze toplamak zorunda kalırsa şükreder mi?

Hadi bu kadar kötü senaryoları düşünmeyelim. Erdoğan sade bir emekli maaşı ile geçinmek, mütevazı bir apartman dairesinde yaşamak zorunda kalırsa şükreder mi?

Akaryakıt alamadığından arabasını kullanamayanlardan olsa, her gün bir öğün yemeğini eksiltenlerden olsa, tatilde parasızlıktan memleketine bile gidemeyenlerden olsa acaba şükreder mi?

Bol nimetin içindeyken şükretmek de kolaydır, akıl vermek de.

Allah kimseyi şükredemeyecek hallere düşürmesin...