Türkiye'ye (kayıtlı ve kayıtsız) 5,3 milyon Suriyeli bir “stratejik göç mühendisliği” ile süpürüldü. 3 milyon civarında Suriye sınırları içindeki Suriyeliler'i de Türkiye besliyor. Şimdi de Afganistan’dan bir o kadar daha sığınmacı getirme projesi yürürlüğe konulmakta.
ABD’nin, İsrail’in güvenliği ve enerji kaynaklarının kontrolü için geliştirdiği, “Büyük Kürdistan” kurma projesi devam ediyor. Dört parçalı Kürdistan projesinin iki parçası Irak ve Suriye’de gerçekleşti.
Projenin Türkiye ayağı için Suriyeli göçü planlandı ve uygulandı.
Türkiye’deki Suriyeliler'in yüzde 5,1 gibi müthiş yüksek doğurganlık hızı var. Eğer ülkelerine gönderilmezlerse 20 sene sonra 15 milyonluk bir Suriyeli nüfustan bahsedeceğiz.
Daha bugünden Gaziantep, Kilis, Hatay’da birçok ilçede Suriyeliler Türk nüfusu geçmiştir. İstanbul’da 1 milyon Suriyeli, 500 bin diğer yabancı sığınmacılar vardır.
Suriyeliler milli güvenlik tehdididir. Çünkü demografik yapımızın bozulması yakın gelecekte bir iç savaşa hazırlık için yapılmaktadır. Bu proje Türkler için de Suriyeliler için de büyük tehlikedir.
* * *
DEVLET ADAMLARI BÖYLE OLANIN
“Kılavuzu karga olanın …” diye bir atasözümüz var. Devleti yöneten kadro içinden bazı kişilerin açıklamalarını okuyunca içinde bulunduğumuz sıkıntıların, açmazların, belaların sebebini bulduğumu görüyorum.
İlk örnek halen AKP Genel Başkan Yardımcısı, Yerel Yönetimler Başkanı Mehmet Özhaseki. Bu zat geçici koruma statüsündeki “Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri dönmesinin mümkün olmadığını” şu gerekçelerle izah etti:
"Şimdi bazı şehirlerde sanayiyi onlar ayakta tutuyorlar. Gaziantep sanayisine gidin yüz binlerce insan en ağır ve en zor işlerde çalışıyorlar. Kayseri sanayisinde de öyle. Bunları kimse geri gönderemez.”
AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen de “Suriyeliler gitmeden önce, Türkler Orta Asya’ya dönsün” mealinde bir paylaşım yaptı.
Bir de AK Parti'nin göç politikaları konusunda önemli isimlerinden, Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Yasin Aktay’ın aynı konudaki sözlerine bakalım: "Suriyeliler bir gitsin ülke ekonomisi çöker."
Demek ki bu görüşler AKP içindeki bireysel görüşler değil. Devleti bu zihniyet yönetiyor.
* * *
ASIL IRKÇI VE SÖMÜRGECİ BUNLAR
“Suriyeliler dönmesin” diyen AKP’liler demek istiyor ki, biz Suriyeli ve Afgan sığınmacıları Türklerin çalışmak istemediği işlerde, sosyal güvencesiz, çok düşük ücretlerle, günde 14-16 saat ve kötü şartlarda çalıştırıyoruz. Kurmuş olduğumuz köle düzeni ile ucuz işgücü sağladık, rekabet edebilirliğimizi ve ihracatımızı artırdık.”
Utanç verici cümleler bunlar.
Türkiye’ye sığınan 5,3 milyon Suriyeli'nin sadece 30 bin kadarı kayıtlı çalışıyor.
Geri kalanlardan çalışmak zorunda olanları “köle düzeni içerisinde çalıştırıyoruz” diye övünmek ne demek?
Biz de bunların “Muhacir kardeşlerine Ensar olma” maksadıyla sığınmacılara kucak açtıklarını sanıyorduk.
Meğerse politikalarının arka planında ırkçı- faşist bir zihniyet ve Müslüman kardeşini sömürme niyeti varmış.
* * *
SORULAR
- Türk vatandaşlarının içinde 12 milyon işsiz varken, daha ucuza çalışıyorlar diye, sığınmacılara iş vermek ne kadar doğru?
- Yarın Suriyeli ve Afganlar insanlık dışı şartlarda çalıştırıldıkları için davalar açarlarsa bunları çalıştıran işverenlerin hepsi ileride tazminat ödemek zorunda kalır. Ucuz işgücünün aslında hiç de ucuz olmadığı görülür. Bu durumda ne diyeceksiniz?
- Bu şartlarda da iş bulamayanların ise suç örgütlerinin eline düşmesini veya bireysel olarak birer suç makinesine dönüşmesini nasıl engelleyebilirsiniz?
- Bir de kaçak çalışmalarına göz yumduğunuz yaklaşık 20 bin Suriyeli kayıtdışı şirket var. Bu şirketlerin vergi, sigorta, ruhsat gibi bir sorunları yok. Bu kaçak şirketlerin haksız rekabeti ile zarar eden devletine sadık vergi mükellefi Türk esnafı/ tacirinin kul hakkı sizi hiç mi rahatsız etmiyor?
- “Suriyeliler olmasa ekonomi çöker” denilse de Suriyeliler gelmeden daha zengindik. Suriyelilerin gelmeye başladığı yıllarda yaklaşık 12 bin dolar olan Türkiye’deki kişi başına milli gelirin 8 bin dolar mertebesine düşmüş olmasını nasıl açıklarsınız?
* * *
SIĞINMACILAR VATANLARINA GÖNDERİLEBİLİR
AKP Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay doğruyu söylemiyor: “Ülkeye sığınan Suriyeli mülteciler belli bir hukuki statü elde etmiş oluyorlar. Uluslararası göçmen hukukuna göre bu insanlar gerekçesiz bir biçimde herhangi bir suç işlememişlerse gönderemezsiniz."
Cenevre Konvansiyonu’na göre, “mültecilerin” dahi kamu güvenliği gerekçesiyle statüleri sona erdirilebilir. Kaldı ki, Suriyeliler T.C. kanunlarına göre mülteci bile değildir, Geçici Koruma Statüsündedir.
“Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu”muz ve “Geçici Koruma Yönetmeliği”ne göre de “Cumhurbaşkanı, milli güvenliği, kamu düzenini, kamu güvenliğini veya kamu sağlığını tehdit edebilecek şartların oluşması durumunda, geçici koruma tedbirlerinin durdurulmasına karar verebilir.”
Yönetmeliğe göre, “Geçici koruma, Cumhurbaşkanı kararıyla sonlandırılır. Cumhurbaşkanı, sonlandırma kararıyla birlikte; Geçici korumayı tamamen durdurarak geçici korunanların ülkelerine dönmesine karar verebilir. Cumhurbaşkanının geçici korumanın sona erdirilmesi kararını müteakip, geçici korunanların Türkiye’den çıkış yapması esastır.”
AK Parti “Suriyelileri Türkiye’de tutma ve vatandaşlık verme politikası” izlemekte fakat kendi vatandaşından niyetini saklamaktadır.
Bu politikayı izleyenler ve destekleyen herkes milli güvenlik tehdidi oluşturmanın suçuna ve vebaline ortak olmaktadır.