Öncelikle Elazığ depreminde hayatını kaybeden 41 vatandaşımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Önlem almazsak ölürüz ne demek?
Zaten öleceğiz ne tedbiri bu?
Hımm tedbir almak şöyle olabilir; Cübbeli den yüksek fiyatla, (artık ne kadarsa) yanmaz kefen alarak ve şimdiden sandığa koymak olur.
Deprem bölgesindeyiz, her an her şey olabilir.
Deprem bilimciler bir ay öncesinden oradaki fay hattının stres ürettiğini, ellerindeki bizim şefimizin yurttan sesleri yönettiği gibi bagetle, kameranın önünde şöyle yukarıdan aşağı bir sallayıp, fay hattının üzerine kondurarak ahanda burası dediklerine şahidiz.
Ama bilim adamlarının uyarısı bir cübbelinin yanmaz kefeni kadar ses getirmiyor bu ülkede.
Prof'lar uyarmaktan yoruldu, onlar uyarılmaktan yorulmadı.
Kesin uyarılarına rağmen kıllarını kıpırdatmayan yöneticileri görünce, deprem bilimci olmaktan pişman olmuşlardır.
Nereden düştük bu işe demişlerdir.
Takip ediyorum Prof Naci hocamı Twittar'dan.
Öldü uyarmaktan, dilinde tüy bitti hocamızın yahu.
Sanırım şöyle düşünüyor takdir-i ilâhi diyenler; Kafayı mı yediniz ancak Allah bilir.
Geleceği Allah Peygamberimize bile ayân etmemiş, size mi edecek kafirler.
............
Ne diyeceğiz?
Tamam kardeşim önlem alma, çatlak binada oturmaya devam et.
Sandığından yanmaz kefenini çıkar orada yanma. (Kolondan uzak bir yere koy ki yanlışlıkla yanan kefenle gitme öbür tarafa)
Önlem diyor bilim adamları önleeem...
Deprem değil, bina öldürür diyorlar.
Önlem almak, bir daha ki depremde ölmemek için çatlayan duvarların fotoğrafını çeken, Sivas öğrenci yurdunun öğrencilerini tehdit etmek, yurttan atılırsınız uyarısı yapmak, tedbir almak mı?
Çünkü önce uyarıyor yurdun müdürü, yurdum insanı...
Kendilerince evet, önlem bu yani.
Tehdit önlemi?
Konuşmayan sorgulamayan bir millet yaratıp, çatlak binalarda halâ oturan vatandaşlar çatlak kolonların altında kalırlarsa, adı takdir-i İlahi mi olur, yoksa
Önlem almayan yöneticilerin suçu mu olur?
Kader ve teslimiyet.
Yahu önlem al.
Önce eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra tevekkül et, takdir-i ilahi de be kardeşim.
Kentsel dönüşüm görmüyor mu çatlak binaları, görmezden mi geliyor?
Sivil toplum olarak ses getir.
Deprem için toplanan paraların hesabını sor.
Hasar tespit çalışmaları deprem sonrası mı olur Allah aşkına?
Kimse bakmıyor mu?
Değişen hiç bir şey yok, her depremde ölüyor muyuz?
Önlemini al, müteahhidin yanında yer alan mağdurdan, mazlumdan yana olmayan yöneticileri indir aşağı.
Mazlumun ahı, indirir şahı.
Halkın sesine kulak tıkayanları, deprem sonrası geziye çıkmış, her şeyi algı, kendilerine artı gibi görenleri, senden öncelikli gördüklerine hizmet götürenleri gör ve rahat gezdirme.
Halâ kanal İstanbul'u yapacağız inadını tüm uyarılara rağmen bırakmayan yöneticilere gereğini yap.
Sorgula.
Deprem bölgesinde bir depremzede ile yapılan röportajı izledim içim parçalanarak.
Kadıncağız "depremi sorma bana, o beni bu kadar yormadı, şuraya bakın, biz kuyruğa girmeden Suriyeliler çadırlara kondu, dağıtılan tüm kolileri bizden önce üçer beşer alıp çadırlara doldurdular" diyor ağlayarak.
Tamam depremzedelerse onların da hakkı elbette.
Adamlar zevklerine düşkün, o havada, o faciaya rağmen çadırın önünde bağdaş kurmuş nargile çekiyorlar.
Napalim ülkelerinde savaş varken ülkeleri için adım atmayıp nargile çekiyorlar ne diyelim.
Valla hayretler içinde kaldım vurdum duymazlıklarına, biz de olmayan bu tuhaf rahatsızlıklarına.
Mahalle yanarken saç tarar gibi mi desem ne desem bilemedim bu nargile işine ayıp olmazsa.
Neyse yine depreme dönersek, bu daha önce ki depremde hasarlı binalara imâr affı geldi mi?
Deprem vergisi ve imâr affı paraları hasar aldı mı bilmiyorum, ağır hasarlı mı acaba?
Türk halkının o engin yardımlaşma ruhu, Kızılay'a deprem vergisinden daha çok fayda getirdi.
Millet olarak kenetlendik bir sms 10 TL idi ama siz ne kadar gönderirseniz daha faydalı oldu deprem vergisinden.
Neden mi?
"O vergilerle yol yaptık"
"Hem de duble yollar yaptık"
Bir film de ikinci kez seçilemeyen Belediye Başkanı diyordu ya; "Daha napak? kenefi ağzınızın içine getirdik.
Dışarıda yapmıyorsunuz artık, helâ evinizin içinde"
Hizmet hizmettir yani haklı tabii, ama seçilemediydi helâyı ağzınızın içine yaptık deyince.
Neyse o toplanan paraların havuzda bekleyecek hali de yoktu, deprem olana kadar boğulur giderlerdi.
O da bir yatırım neticede duble yol hemde, daha ne isteyelim.
Deprem mi?
Takdir-i ilahi o.
Depremin ne zaman, nerede olacağı belli mi olur ki önlem alalım diyor yöneticiler?
Haklılar valla.
Bu bilim adamlarının bir ay öncesinden bilmeleri, nokta atış gibi yerine kadar söylemeleri, Allah'ın işine karışmak olmuyor mu, ne oluyor?
Ellerinde bagetler, önlerinde fay hatlı deprem haritaları.
Nedir bu yahu?
Sen deprem olmadan nereden biliyorsun.
Demek ki bilimi reddetmek lazım.
Şeytan icadı bunlar.
Engizisyon mahkemelerinin cadı avı yapar gibi geleceği biliyorlar.
Adamlar neredeyse şehir şehir uyarıyorlar iyi mi?
Sandıklarda yanmaz kefenler.
Deprem öldürmez bina öldürür.
Önlem almak lâzım depremler geliyor, sıra sıra.
Ölümleri önlem alarak sıfıra indirebiliriz Japonya gibi.
"Depremleri durdurabilir miyiz?"
"Allah'tan gelmiş bir şey"
"Takdir-i İlahi mi?"
"Takdir-i insani mi?"
Önlem kardeşim önlem
Bırak yanmaz kefeni, aklını kullan.
İlk emire uy, ve oku.
Bilimi yabana atma.
Bilim adamları fay hatlarının nereden itibaren kırıldığını gösteriyorlar işte.
Sırada neresi var biliyorlar.
Takdir-i ilâhi 'ye sual olmaz tabii ki haşâ.
Ama binalarını sağlama al, verdiğin vergilerinin nereye gittiğini sorgula, eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra duanı et.
Gerisi Allah'a kalmış...