1. KONGRE ÖNCESİ
3 Ağustos 2019 Cumartesi günü İYİ Parti ve ülke siyasetinde demokrasi açısından önemli bir güne sahne oldu. Başlık Meral hanımın çarşaf liste startından sonra buyrun "Tanıştırayım; demokrasi" göndermesine atıfta bulunmaktadır.
Henüz daha iki yaşını yeni tamamlamış bir siyasi parti kurulusundan bu güne birçok ilke imza attı. Bunlardan birisi de bu hafta gerçekleşen İYİ Parti 4. Olağanüstü kongresiydi.
Belki haftalar öncesinden İYİ Parti'ye gönül verenler arasında kongrede yapılacak olan GİK seçimi sosyal medyada mensupları arasında çok hoş demokratik tartışmalara sahne oldu.
Bu hususta çarşaf isteyenlerde şu sebepler ağırlık kazanmaktaydı. MHP’den demokrasi ve adalet kavramları ile yola çıktık, her şeyi göze aldık ama burada da anti demokratik, tekçi gördüğümüz blok liste yapılırsa bu bir genel merkez dayatmasıdır, onun için çarşaf liste olmalıdır, ağırlıklı olarak çarşaf isteyenler çoğunluk bu düşünceye sahipti.
Yine çarşaf isteyenlerin bir kısmı; 24 Haziran ve 31 Mart'ta tercih dışı kalan veya kendisine haksızlık edildiğini düşünen bir kısım eski yöneticilerde vardı.
Bir başka çarşaf düşüncesinde olanlar ise 24 Haziran- 31 Mart sürecinde istifa eden ama siyaseten istediğini bulamayan az da olsa bazı eski yöneticilerin ilk delegeye olan hâkimiyetleri dolayısıyla çarşaf liste olursa istediklerini seçtirebilecek, istediklerini bypass edebilecekleri düşüncesinde olanlarda vardı.
Sonuç olarak birçok İYİ Partili çarşaf karşıtlığından ziyade mevcut şartların ve delege yapısının bu duruma çok müsait olmadığını, yeni bir parti olmasına rağmen bir genel seçim ve birde yerel seçime girildiği. Bu seçimler sürecinde şahsileşmiş, intikam duygusu ağır basan, ekipçiliği ya da komitacılığı körükleyecek durumlar olduğu düşüncesi de vardı.
Bunun yanında partinin 1. Olağan kongresini dahi sadece prosedür tamamlamak için yapmasına rağmen iki seçim geçirdiği, dolayısıyla henüz kurumsallaşamadığı, üyelik, delegelik, il ilçe yönetimleri sisteminin demokratik manada oturmadığını, bundan dolayı 2. Olağan kongreye hazırlık yapılmasının daha anlamlı olacağı düşüncesinde olanlarda vardı. Özetle bir daha ki kongreye seçim yapabilecek üye sayısını tamamlamış, ilçelerden başlayarak ilçe delegesini, ilçe başkanını, il delegesini, il başkanını ve üst kurul delegesini demokratik usullerle seçmiş, bu şekilde seçilen demokrasiyi kurumsallaştırmış bir yapıyla 2. Olağan kongreye hazırlanılmasından yana kanaat taşıyanlar vardı. Şahsen ben de bu yönde düşünmekteydim.
2. KONGRE GÜNÜ GÖZLEMLERİ
Sonuç olarak İYİ Parti yine bir ilki daha basardı ve Genel Başkan Meral Akşener yöntem tercihi kendisine bırakılmasına rağmen ve blok liste genel başkanı daha güçlü yapabilecek durumdayken çarşaf liste olacağını duyurdu.
3 Ağustos Cumartesi sabah saatlerinden itibaren Nazım Hikmet Kongre Merkezi'nin önü partili üyeler, delegeler ve basın mensupları ile doldu taştı. Çarşaf listede aday olabilmek için üst kurul delegesi olmayanlar 50+1 delege imzası için otellerde ve kongre merkezinde imza toplamaya çalıştı, hatta bu konuda hiçbir delege ve imza sahibi aday olmak isteyenlerden, tanımasalar dahi imzasını esirgemedi. Üst kurul delegeleri ise doğrudan divana dilekçe vererek aday olma imkânına sahipti. Sonuç olarak 240 partili GiK için aday oldu. Genel merkez ve divan ilk 75’in çarşaf listede avantajlı olacağı algısından dolayı ilk 75 genel merkez yöneticilerinden hiç birisi başvurmadı. İlk sıralar kadınlar ve engellilere hak olarak tanındı. Genel merkez yöneticileri bazı istisnalar haricinde ağırlıklı olarak orta sıralarda toplu ve sıralı başvuru yaptığı görüldü. Bu noktada İsmail Koncuk, Nuri Okutan ve Burhanettin Kocamaz ortalarda, Yavuz Ağıralioğlu da sonlarda başvurdu, öyle ki bu kişilerde teşkilat yönetimine yakın isimler olmasına rağmen farklı zamanlarda başvurdukları için listenin farklı yerlerinde yarışa girdiler.
Seçim geç saatlerde başlayıp seçim kurulundan gelen hâkimler ve görevliler huzurunda seçim kanunlarına uygun bir çerçevede yapıldı. Hem bireysel adayların el ilanı dağıtması, kendilerini ve yapacaklarını anlattıklarını tanıtmak için broşür, kartvizit dağıtmasına kimse engel olmadığı gibi insanların bir biri ile tanışıp kaynaşması içinde güzel bir ortam sağladığı gözden kaçmadı. Bunun yanında ekip olarak liste çıkaranlar, ya da liste ile yönlendirme yapanlarda demokrasi gereği yine güzel bir çalışma sistem ve yöntemi olarak kabul edildi ve genel merkez dahil kimse bu çalışmalara engel olmadı. Elbette kendisini ya da seçmek istediklerini GİK'de görmek istediği kişileri seçtirmek için çalışmak takdire şayan, gayet akıllıca, demokratik bir usuldür.
Fakat üzülerek gördüm ki 75 kişilik liste yaparak propaganda yapmak ne kadar demokratik ve etikse, elbette başkalarının da el ilanı, broşür, liste ile yönlendirme ve propaganda yapması bir o kadar normal görmek lazımdır. Öyle ki nihayetinde üst kurul delegesi tüm alternatiflere bakarak o sandığa yalnız girmekte oyunu hakimler huzurunda, kanuna, demokratik temayüllere uygun, hiçbir engelleme yapılmadan kullanmıştır. Aksini iddia ederek sadece listelerin, yönlendirmelerin, tek başına etkili olduğunu söylemek delegeyi iradesiz görmek kendi arkadaşlarımızın iradesine hakaret olacaktır. Elbette sandığa girene kadar kimisi bireysel, kimi de ekip ya da grup halinde propaganda yapacak kendisini ya da arkadaşını seçtirmek için gayret harcayacaktır. Bu dahi demokratik bir haktır.
3. KONGRE SONUCUNA VE SONRASINA DAİR DEĞERLENDİRME
Tüm bunlara rağmen delege farklı farklı yerlerden teşkilat yönetimini bulup oy verdiği görülmektedir. Bunun yanında Neslihan Seven gibi bireysel gayretleri ile ciddi bir çalışma yürüterek listeye girenleri de görmek mümkündür. Yani anlaşılıyor ki; Dağınık ya da toplu, delege sandığa girmiş ve bir çok genel merkez yöneticisine sevsin veya sevmesin oy vermiştir. Delege rasyonel davranmış ve aslında bir mesaj vermiştir. herkes şu hakkı teslim etmelidir, delege sayın Meral Akşener'in partiye davet ettiği ve getirdiği isimleri delegede ağırlığı, teşkilatlı örgütlü bir yapısı ve tabanı olmadığı halde ilk beş sıraya bu isimleri koymuştur. Mesela; Berna Sukas çok görünür birisi değildir fakat Berna hanıma ülkücü bir ocak başkanının eşi olması dolayısıyla tüm ülkücü ekipler oy verdiği gibi, herkes Berna hanımı Meral hanıma ait görmüştür bundan dolayı delege ilk sıraya koymuştur. Devamında Erzurum vekili Naci Cinisli tüm herkes tarafından Meral hanım uhdesinde bilinir ne delegede ne tabanda bire bir gidip oy isteyeceği çok az insan vardır, delege bu isimde de Meral hanımı üzmemek olarak yüksek oy vermiştir. Aytun Çıray bey, demokratlar ve CHP kökenliler dışında Meral hanıma ait görülmese ülkücülerden on oy alamaz, bende dahil delege olsaydım vermezdim. Yine sıralı şekilde Ümit Dikbayır da başından beri hanımfendiye yakın bir isim olarak bilinir ve gördüğüm kadarı ile delege üzerinde özel bir çalışma dahi yürütmedi. Yine göze çarpan isimlerden Yavuz Ağıralioğlu teskilatçı, örgütçü bir ülkücü ama İYİ Parti tabanı ve delegesinden henüz bu derece bir oy alması düşünülmezdi. Bu hususta delege Yavuz beyin güçlü retoriği ile muhafazakar kesime dönük bir yüzü olduğunu düşünmüş ve ön sıraları vermiştir. Yine kadınlarda Aylin hanımın demokrat kökenlilerden blok oy dahi alsa alacağı oy inanın ülkücüler oy vermesin 100'ü geçmez, kısacası ilk on beş (15) sırada Mehmet Tolga Akalın dışında kendi delege çalışması ya da ağırlığı ile orada olan çok azdır. Bu noktada delege önce Meral hanımı sonra teşkilat yapısını gözetmiştir. o isim dağıtmış, diğeri kulağa fısıldamış öbürü el ilanı dağıtmış bunlar hepsi yan etkenler olabilir.
Bunun okuması kanaatimce şudur; Delege diyor ki; Ey arkadaş, parti kurulalı iki sene oldu, binbir baskı, gürültü, patırtı, engelleme içinde iki seçim gördük, 1. Olağan kongreden bu güne yanlısı doğrusuyla zorlu bir iki sene geçirdik. Elbette geçirilen iki seçimin sancıları eksileri artıları olacak, herkes 2. Olağan kongre olmadan dört kez olağanüstü kongre yaptık, üç kez GİK yapıldı, bu bir tüzük tadilatı kongresidir, bundan sonrası içinde birlik beraberlik içinde, birbirine güvenerek 2. Olağan kongreye kadar mevcut teşkilat yönetimine bir şans verilmelidir, kısacası hesap sorulacak yer demokratik yöntemlerle hazırlanılması gereken 2. Olağan kongre olmalıdır. Dere geçerken at değiştirilmez .
Ayrıca iki sorunsal da burada bir cevap bulmuştur. Birincisi 'Parti Ülkücüleşiyor' diyenler görmelidir ki; Evet MHP kongre süreci sonrası parti kurulusunda il, ilçe teşkilatlarının kurulmasında Türk milliyetçisi ülkücüler ağırlıklı rol oynamış ama kimseyi dışlamamış, kimseyi ötekileştirmemiş, kimseye dolgu malzemesi muamelesi yapmamıştır. Bu noktada delege buna da cevap vermiş; Aytun Çıray, Aylin Cesur, Salim Ensarioğlu gibi isimler Ülkücü isimlerden bile çok oy almıştır. Bunun sebebi şudur; Evet ağırlığı ülkücü olan üst kurul delegesinden yüksek oy almanın sebebi bu vekillerin sadece demokrat ve sosyal demokrat kökenli delegenin oy vermediği, tüm milliyetçi ülkücü delegenin de ağırlıklı oy verdiği görülmüştür. Siyasete başladıkları tabandan gelen delegeler blok oy vermiş fakat buna rağmen seçilmeleri için eski mahallesinden kendilerini tanıyan bu yöndeki delege yeterli değildir. Bu noktada Türk milliyetçisi olan delege de rahatlıkla oy vermiş ve listeye tüm kesimlerden gelen bu oylarla yüksek oylarla seçilmişlerdir. Ayrıca delege bu isimleri Genel Başkan'a maletmiş ve 'Bu isimleri partiye sayın genel başkan getirdiğine göre ben de o zaman seçmeliyim, genel başkan incinmemeli' kanaati hakim olmuştur. Öyledir veya değildir bilemem ama parti kuruluşundan itibaren bazı isimleri genel başkana ait gören delege, ülkücülerden farklı bir kesimden gelen bu isimleri es geçmemiştir. İkincisi ise sürekli ülkücü Türk milliyetçisi kıyımı yapıldığı iddiasını yine delege çürütmüş, bazı eleştirilere rağmen bilindik, tanınmış sembol ülkücüleri üst kurul delegeleri tarafından yeniden seçilmiştir. Koray Aydın, Tolga Akalın, İsmail Koncuk, Yavuz Ağıralioğlu, Burhanattin Kocamaz, Nuri Okutan başta olmak üzere kırka (40) yakın önemli ismi listede farklı farklı yerlerden bularak seçtiği görülmüştür.
Sonuç olarak bu soruna delegenin cevabı; evet arkadaş ülkücüler kavga, dövüş tehdit ve engellemelere rağmen bu partinin kuruluşunda çok önemli rol oynamış ağırlık bir gruptur, fakat Türk milleti ile sorunu olmayan herkes bu partide eşit derecede değerli ve önemlidir. Ayrıca hiç kimsenin ne ülkücü kimliğinden, ne demokrat ve ya sosyal demokrat, ya da mukaddesatçı kimliğinden vazgeçmesi gerekmiyor, herkesin mevcut gömleklerinin üzerine “İYİ Parti” ceketini giymesi yeterlidir.
4. KONGREDE ÜÇ KİŞİ ÜZERİNE DEĞERLENDİRME
Kongre değerlendirmeleri kapsamında üç kişinin tavrına değinmeden geçemeyeceğim yoksa her zaman yazılarımda ifade etmeye çalıştığım hakkı, adaleti teslim etme iddiamı çiğnemiş olurum.
Birincisi sayın Genel Başkan Meral Akşener’dir. 'Tamamen çarşaf liste olacak' dedi ve salondan ayrıldı, kimseyi ne aradı, ne yönlendirdi ne de etki etmedi. Bu hususta 18 Temmuz'da yani kongreden haftalar önce bir dostumun kendisine yaptığı ziyarette çarşaf liste yaparak anahtar dahi koymayacağını açıkça ifade etmiş ve sözünde durmuştur. Bir kimse çıkıp da 'Beni aradı, yönlendirdi' diyemez. Bu konuda tüm partilere örnek olacak bir cesaret ve demokrasi örneği sergileyerek bir ilke daha imza attı. Kendisi takdir edilmesi gereken bir davranış sergiledi.
İkincisi Ali Çolak (Ali reis) çarşaf konusunda çarşaf liste baskısı oluşturulması ve çarşaf liste kamuoyunun başı çeken ismi olarak gönülden istediği arkadaşlarını seçtirmek için ciddi bir çalışma yürütmüş, hatta bir liste hazırlamış ve kendisi de aday olmayarak bir demokrasi erdemi göstermiştir. Bundan daha da mühimi kongre sonrası sosyal medya hesabından yaptığı erdem yüklü açıklaması, hem samimiyetini, hem de demokrasi ve birliğe verdiği önemi göstermiştir. Kendisini bu noktada kanaatimce takdir edilmelidir.
Çarşaf liste tartışmaları kapsamında kendisine bunun erken olacağını düşündüğüm için katılmamıştım, böyle bir demokratik uygulamanın olağanüstü değil, olağan kongrede olması gerektiğini savunmuştum. Benim fikrim hala o yöndedir.
Diğer bir örnek ise sayın Koray Aydın’dır. Tüm eleştirilere, tabanda oluşturulmaya çalışılan algılara rağmen kongrede kendisi ve genel merkez yönetimi delege tarafından aslından test edilmiş, teşkilatçı tavrı ve stratejik akılla genel merkezde görev yapan 40'a yakın kişinin tekrar seçilmesinde stratejik, önemli rol oynamıştır. Bu hususta başından beri hedef tahtasına konulan teşkilat başkanının karşı liste ve bir o kadar bireysel adaya ve eleştirilere rağmen çarşaf listede aldığı oy da çok ciddi bir başarıdır.
İYİ Parti seçmen, üye ve yöneticileri de artık kanaatimce şunu görmelidir; Sayın Genel Başkan Meral Akşener vazgeçmesini bilen, demokrasiye inanan ve bunu içselleştirmiş bir genel başkandır. Geçen yıl 24 Haziran sonrası seçim dönemi yapılan tüm eksikleri hataları üzerine alarak vazgeçebileceğini gösterdiği gibi, henüz demokrasi kurum ve kurulları tam oturmadığı halde çarşaf liste kararı alıp, hiçbir liste çıkarmayarak tabana ve delegeye olan güvenini göstermiştir.
Bundan sonra delegenin verdiği mesaj doğru algılanmalı, teşkilat, taban birlik beraberlik içinde Genel Başkanına güvenmeli ve demokratik kurum ve kuralları işletecek çalışma ve hazırlıklar bir sonraki olağan kongreye kadar hazırlanmalıdır.
İYİ Parti 4. Olağan kongresi vatana, millete ve İYİ Partililer'e hayırlı olsun seçilen ve seçilmeyen tüm adayları kutlarım, seçilen Genel idare üyelerini tebrik eder başarılar dilerim. Unutulmasın ki seçilenler seçilmeyenlerden daha nitelikli, daha çok sevilen, ya da daha özel üstün niteliklerde olduğu için seçilmedi. Tam tersi seçilmeyenler de karşılığı olmadığı, sevilmediği ya da liyakatsiz olduğu için az oy almadı. Delege olağan kongreye kadar teşkilatı test etti ve şans verdi, diğer görev almak isteyenlere de, 'Ara kongrede teşkilat değişmez, dere geçerken at değişmez, 2. Olağan kongreye hazırlanın' mesajı verdi.