Tapucu Temel!

Bahri YILDIZBAŞ

18’inci yüz yıllara kadar, Avrupa’daki Hristiyanlık; Katolik, Ortodoks ve Protestan kiliselerinden teşekkül eden üç büyük mezheple daha küçük çaptaki bir çok mezhep ve ya tarikattan meydana gelen çeşitli din adamları (Katolik, Ortodoks ve Protestan olan Azizler veya Mukaddesler ile Haham veya Hahambaşları) devlet yönetiminde söz sahibiydiler. Bolşevizm hareketleri ile din adamları devlet yönetiminden alınmış ve ilerleyen süreçlerde, din adamlarının tümü Vatikan’a bağlanmıştır. 

Yetkileri alınan din adamlarının organizasyonu ile Avrupa’da büyük savaşlar ile birlikte, ciddi etnik çatışmalar başlamış. Tüm bunların üstesinden gelen ve diyetini ödeyen Avrupalılar, öylesine gelişmeye ve değişmeye başlamışlar ki. 1’inci ve 2’inci Dünya Savaşlarından sonra; sanayi, ekonomi, teknoloji ve bilişimde dünya pazarlarını ellerine geçirerek, kişi başı milli gelir seviyelerini  25-70 bin avrolara çıkarmışlardır. 

"Din ile devlet işlerinin birbirinden ayrı olması gerekir.” dendiği zaman, Laikliğin öcü ve dinsizlik olarak gösterilmesi yeni olmadığı gibi, çokta merhametli değil. Bir zamanlar, azizler ve mukaddesler de “Din elden gidiyor.” diye, 16 yüz yıl sınıfta kalmışlar. Oysa din adamlarını, devlet yönetiminden çıkardıktan sonra din elden gitmeden büyümüş; mutlu, zengin ve sömürgeci ülkeler olmuşlar. Paraları, şartları, milli gelirleri, eğitimdeki yerleri, gelişmişlikleri bizim onlarca katımız. 

Aslında dedelerimiz, bizim diyetlerimizi; Çanakkale, Sakarya ve Kurtuluş Savaşlarında fazlasıyla ödemelerine rağmen, tecrübe kazanan aynı Avrupalı ve dünyalı emperyalistler ile siyonistler, Anadolu’da kurdukları “uyut, düşman et, böl, parçala ve yık” ekiplerindeki ortakları ile yüz yıllık sinsi intikam hedeflerine ulaşmak üzereler. 

Bir fıkra ile özetlemekte yarar var. 

Temel, Vatikan’da gezerken upuzun bir kuyruk görür.

-  "Nedir bu kuyruk..?" diye sorduğunda;

Kuyruğun diğer ucunun kiliseye uzandığını ve Vatikan kilisesi tarafından, cennetin parça parça satıldığını, bin dolar verenin de cennetten bir parça satın alabildiğini öğrenir.

Kuyruğu takip edip kiliseye ulaşır, kapıdaki görevlilere;

- "Ben, cehennemi satın almak istiyorum." der.

-  "Olmaz, burada cehennem satışımız yok. Cennetten bir parça almak  istiyorsan da, sıraya gir." derler.

Temel, cehennemi almakta kararlıdır ve ısrarını da sürdürür. Kapıda Temeli ikna edemeyen görevliler, içeride Papa'ya durumu anlatırlar.

Papa gülerek;

- “Gidin sorun bakalım, cehennemin tümüne ne kadar veriyormuş bu akılsız adam." der.

Kapıya inip, Temele sorarlar;

- "10.000 dolar veririm.." demiş.

Papa, Temel’i içeri çağırtır ve hazırlattığı evrakı da Temel’e imzalatıp 10.000 dolarını da aldıktan sonra, arkasından gülerek uğurlarlar.

Dışarı çıkan Temel, kapıda günlerdir cennetten bir parça satın almak için bekleyen, binlerce kişiye elindeki belgeyi gösterip;

- "Eyyyy uşaklar; cehennemun tüminu ben satin aldum, artuk cennet içun uğraşmanuza gerek kalmadu, dağılabilirsinuz.” der ve herkes dağılır...

Cennet satışları sıfırlanan Papa ve ekibi, 10.000 dolara sattıkları cehennemi, Temelden geri alabilmek için hala pazarlık etmekte… 

Son durum;

- Temel, 10 milyon dolarda ısrarcı!

Kendisini fark eden insanlar çoğalırsa, din tüccarları iflas eder......! Hele hele, asalak geçinen merdiven altı tarikatlar yok olur. 

Allah’ın emirlerini öğrenmek ve cennetine gidebilmek için, mealli Kuran-ı Kerim ile birlikte, onlarca kaynaklar, camiler ve Google olduğu gibi, kamuya ve devlete ihanetin cezalandırılacağı da var. 

Sağlıklı, huzurlu, mutlu, zekalı, saygılı, cehennemsiz cehennem tapulu, cennetlik cennet tapusuz, barış ve sevgi dolu yeni haftalarımız olsun...