Türkiye çok ilginç yılları yaşıyor... Bu yıllar geçecek yeni insanlar ve yeni günler gelecek! Ancak yeni insanlar ve yeni yıllar bugün yapılanlardan etkilenecek. O zaman oturup bugünleri irdelemeye başlayacaklar ve bugünün tarihini yazacaklar. Ellerinde dokümanlar, belgeler, arşivler, görseller, görüntüler, tanık anlatımları onların önünü aydınlatacak...
Bu dönem için neler yazılacak?
Hukuksuzluklar, adaletsizlikler, parti ve cemaat yargısı ve bunların verdiği mahkumiyet kararları en başta olacak! Ergenekon, Balyoz, Casusluk başta olmak üzere uyduruk kumpas davaların, insanların hayatını tarumar ettiği anlatılacak...
Fetö terör örgütünün nasıl Türk Ordusunun ve devletin içinde örgütlendiği ve buna siyaset tarafından nasıl destek verildiği yazılacak... Dünyanın sömürgeci ve emperyalist güçleri ile işbirlikçilik yapanlar ortaya çıkacak
Türk Milletinin Cumhuriyet ile birlikte yaptığı dev kuruluşların özelleştirme adı altında nasıl üç kuruşa peşkeş çekildiği ortaya çıkacak... Ülkenin nasıl bir beton cehennemine dönüştüğü tüm çıplaklığı ile anlaşılacak...
Halkın uygulanan ekonomik politikalarla nasıl borçlandırıldığı, yoksullaştırıldığı ve işsiz bırakıldığı anlatılacak... Koskoca ülkenin topraklarında tarım ve hayvancılığın bitirilme serüveni yazılacak.
Yabancılara toprakların nasıl kolayca satıldığı, madenlerin nasıl küreselcilere kaptırıldığı anlatılacak! Ülkenin Ege'deki adalar gibi işgaline nasıl sessiz kalındığı yazılacak.
Göçlerle demografik yapının nasıl değiştiği ve ülkenin Türklerin elinden nasıl alındığı yazılacak! Türk Milletinin cemaatler ve tarikatlar eli ile uydurulan din eli ile nasıl iğdiş edildiği tartışılacak...
Siyasetin aynı odakların kontrolünde olduğu ve bataklığa iktidar ve muhalefetle birlikte sokulduğu anlatılacak...
Tarih bugünleri mutlaka yazacak... Ancak tarih objektif ve milli bir bakış açısı ile yazılabilirse gelecek nesiller bugünleri anlayabilecek... Yoksa kısır döngü onlar üzerinde de bugün olduğu gibi devam edecek... Çünkü bugün dünü anlayamadığımız için başımıza gelenleri sadece seyrediyoruz.
Biz bu filmi 1800'lü yılların başından 1923'e kadar görmüştük! Bize yine aynı filmi değişik oyuncularla ve benzer bir senaryo ile yeniden gerçekmiş gibi izletiyorlar...
O zaman, Mustafa Kemal gelip sinema salonunda ışıkları açıp bize gerçekliği göstermişti. Biz de onun için ona “Atatürk” adını verdik...
Ümit ederim ki, tarih bu dönemi tüm çıplaklığı ile Türklerin lehine yazsın ki, gelecek nesiller başımıza neler geldi ve biz nasıl direndik öğrensin, bunlar ortaya çıksın...
Tüm kalbimle bunun gerçekleşmesini diliyorum...