Devlet özel okullara gidecek öğrenciler için 2.500.- lira yardım yapacakmış. Bu kadarcık lafa bakarak düşünürsek “Oh... ne âlâ!..” diyebiliriz. Ama kazın ayağı öyle değil...
Yıllar önce kızımın lise eğitimi sırasında emekli olmuştum. Okulunda müdürü ile görüşüp destek vermek için gönüllü çalışmak istediğimi söyledim. Hemen koruma derneğini önerdi. Seçim yapıldı... başkan oldum. Yeni heves... bir şeyler yapmak istiyorum. Okul pırıl pırıl olsun istiyorum... çocukların eksiği gediği ne?.. Hemen çözelim istiyorum... İstiyorum da isiyorum...
Kayıtlar başladı... Müdür bey kayıt sırasında bağış alıyor. Öğrenci velisinin durumuna, okula kayıt olmak için isteklerine göre bu rakam belirleniyor... Öyle ya da böyle... gönüllü ya da gönülsüz bu bağışı veriyorlar. Hemen makbuzumuzu kesiyoruz elbet. Akşam televizyonlarda devletin başbakanı, milli eğitim bakanı bas bas bağırıyor “Öğrencilerden kayıt parası alınmayacak!..” Kafam karışıyor. Biz yanlış mı yapıyoruz? Usulsüzlük mü? Zaten çocuğunu zor okutuyor insanlar, günah mı işliyoruz?..
Sabah erkenden müdürün odasında alıyorum soluğu... Önce bağış alınabileceğine dair Milli Eğitim Bakanlığı'nın tebliğini gösteriyor ve “Sabret Hülya hanım, zamanla gerçeği anlayacaksın.” diyor...
Okul temiz olmalı ya... Eee koca okul... Kaloriferin yakılması gerek... Temizlik gerek... bunlar için eleman gerek... Peki var mı? Yok!.. Devlet bir kişi veriyor o da yalnız kalorifer yakıyor ve bazı işlere koşuyor. Temizliğe yetemiyor... İki kadın tutuyoruz... Kadınlar temizlik yapacak... Deterjan, bez, başka malzeme gerek... Bütün bunları nereden karşılayacağız... Koruma derneğinin kasasından... Kasada ne var?.. Yalnızca kayıt olurken yapılan bağışlar... Kadınlar sigorta istiyor... Ama kasadaki paraya göre gelecek ay maaşlarını bile ödeyebilecek miyiz diye düşünüyorum... Vicdanım sızlıyor...
Çocuklar top oynarken cam kırılmış: ver para... Beden eğitimi soyunma odasının kapı kilidi bozulmuş: ver para... Zorlanıyorum... Kermes, yemek... Doğru dürüst para kalmıyor... Çocuklara basket sahası yapmak istiyorum... Okulun bahçesini ağaçlandırmak, hatta çiçeklendirmek istiyorum... Yapamıyorum... Belediyeye gidiyorum... İnanın kendim için asla bir şey istemem ayıbıma gider... İstiyorum... Yapamayız, imkanımız yok lafı alıyorum... Kırılan gururuma mı yanayım... Çaresizliğime mi?..
Haa sevine sevine yaptığım beni mutlu eden şey de oluyor... Bankadan emekli olduğumdan eski tekstilci banka müşterilerimize gidiyorum, ihtiyaç sahibi öğrenciler için okul kıyafeti, eşofman, iç çamaşır, kazak vb. istiyorum... “Abla kaç beden, liste getir hemen hazırlayıp okula gönderelim.” diyorlar... Seviniyorum...
Kahırla geçen üç yıl... Kızım mezun oldu, ben bıraktım... Oh... şükür...
Haaa sigorta yapamıyoruz diye utanç duyuyordum ya hani. O çalışan hanımlardan birine sigortalı bir işe girmesine aracılık ettim sonra da azıcık huzur buldum.
Uzatmayayım... devlet okullarının durumu içler acısı... Devlet özel okullar için yardım edeceğine önce devlet okullarını iyileştirmeli bence. Ben bırakalı uzun yıllar geçti. Ama hâlâ okul açılması döneminde aynı haberleri aynı söylemleri işitiyoruz. Demek ki pek değişen bir şey yok!..
Yani devlet “Tavşana kaç, tazıya tut” diyor kısaca...
Hülya Sezgin/ hulyasezgin@hotmail.com