Tek kale seçim
İstanbul’da Boğaz’da yalısından denizi seyreden, halk arasına girmeden ahkam kesen yandaş yazarlara baktığımızda Yeni Türkiye: Zengin, gelişen, demokrasi, gelir dağılımı ve hukukla hiçbir sorunu olmayan cennet bir ülke. Yalakalığı anlatmayalım hepinizce malum. Halkın arasına girmeden, halkın nabzını tutmadan taraflı yorum ve haber yapanları kınayalım ve tepkimizi de gösterelim. Nasıl mı? Oylarımızla….
24 saat televizyonların iki zatı muhterem tarafından herkesin esir alındığına birlikte şahidiz. Zapping yapsak dahi kurtulamıyoruz. Hangi kanala girsek karşımızda aynı sahne, aynı üslup, aynı konuşmalar. Bıksanız da, televizyonu kapatsanız da kurtuluş yok. Sokaklar bangır bangır ses ve çevre kirliliği almış başını gidiyor. 7 Haziran sonrası ne olur? Hepimizin kafasında bu soru. Belki bir süre suskunluk olur ama arkası tufan gözüküyor. Dünya basınında ki yorumlara ve tepkilere baktığımızda durum ayan beyan ortada. Bu gemi artık bu yükü taşıyamıyor. Ya yük hafifletilecek, ya da yeni ufuklara yelken açılacak.
Ankara-Çankaya Başbakanlık binasından Bakanlıklara kadar olan yolda tüm aydınlatma direkleri malum partinin flamaları ile donatılmış. Başka hiçbir parti yok. Göz boyama, beyin yıkama, halkı koşullandırma. Burada aykırı olan; tek parti tek seçim havasında propaganda yapılması. Madem ki seçim adil ise diğer partilerin flamaları niye yok? Olamaz es kaza asılsa bile hemen Ankara’nın simgesinin emirleri ile bunlar kaldırılır ve seçim yasaklarına uyulmadığı için YSK, arkasından çevre kirliliği nedeniyle belediye cezayı basar. Özetle seçim tek kale oynanan her saniyesi ofsayt bir oyun. Fiğürler ve figüranlar kendi sahalarında kendi kendilerine oyun tutturmuşlar. Rakip tanımıyorlar, hukuk zaten yok ve bunun adı da Yeni Türkiye Seçim Sistemi oluyor.
Yağmur fazlalaşınca taksi durağına sığındım. Taksiciler hararetli bir konuşma içinde tartışıyorlardı. İçeri girince ses kesildi. Yağmurdan kaçtım kabul eder misiniz dedim. Kabul ettiler, çayda ikram ettiler. Bir tanesi seçim sonucunu nasıl görüyorsunuz diyerek laf attı. Bizler dar gelirli insanlarız, hayırlısı ne ise o olsun dedim. Baktılar ılımlı yaklaşım var konuşmalar başladı. Adam asgari ücreti 1500 lira yapacak, ondan sonra hayat pahalanacak hem parayı nerden bulacak diyerek akıllarınca yem attılar, beni konuşturacaklar. Yemezler….
Yağmur dininceye kadar taksicilerin yarım kalan konuşmalarının devamını dinledim. Sonuçta esnafın gözünü korkutmuşlar. Biz olmazsak aç kalırsınız, ekonomi batar. Bu korkuya kapılan olduğu gibi zaten ekonomi batmış bundan kötüsü olmaz diyenlerde var. Birde biz olmazsak memleket bölünür, din elden gider söylemine takılanlar var.
Arkadaş memleketi bölen kim, dini yozlaştıran kim? Ekonomiyi bozan kim? Hukuku tanımayan kim, bu miileti kamplaştıran kim? bu soruların yanıtı tek adreste birleşiyor. Bir zahmet bu sorulara doğru yanıt bulabiliyorsanız ne mutlu size.