Yargıtay Onursal Başsavcı Sabih Kanadoğlu, gündemdeki konuları değerlendirdi.
Televizyon kanallarının hükümetin propaganda aracı olmasını eleştiren Kanadoğlu, "Bankalardan sağlanan kredilerle yandaşlara aktarılan TV’ler, siyasi iktidarın propaganda aracı olmuştur. Nitelik, ehliyet, liyakat, bilgi ve deneyim aranmadan her konuda kadrolu profesyonel iktidar sözcüsü yaratılmış olup, hedef, yurttaşın aldatılması, kandırılması ve inandırılmasıdır. Uygulama, bu yönde hızla yürütülürken demokrasiyi tam olarak uygulayan az sayıda ülkelerden biri olduğunu söylemek, yurttaşın aklıyla alay etmekten ileri gitmez" ifadelerini kullandı.
Siyasi iktidara bağımlı bir yüksek yargının oluşumunun 2010 seçimleri ile sağlandığını ileri süren Kanadoğlu, şu ifadeleri kullandı.
"Siyasi iktidara bağımlı bir yüksek yargının oluşumu 12 Eylül 2010 halk oylamasıyla yapılan Anayasa değişikliğiyle sağlandı. Yeni oluşturulan HSYK tarafından Yargıtay ve Danıştay’a yapılan seçimlerde, üyelerin çoğunluğunun FETÖ terör örgütü ile irtibatlı olduğu, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra anlaşıldı. Anayasa Mahkemesi de dahil yüksek yargı üyeleri arasında tutuklanan ve ihraç edilenlerin yerine 16 Nisan 2017 deki Anayasa değişikliğinden sonra oluşturulan HSYK tarafından Yargıtay ve Danıştay’a Cumhurbaşkanı ve TBMM’ce Anayasa Mahkemesine yeni üyeler seçildi. Ehliyet ve liyakat yerine siyasi iktidara yakınlığın arandığı bir seçim olarak algılanması, siyasetin yargıya müdahalesi sonucu kaçınılmaz oldu."
"Yargıya güvenin bizzat Yargıtay Başkanının ifadesiyle %30’a düştüğü, 15 Temmuz'dan sonra ilk derece mahkemelerde ihraç edilen 4238 hakim ve savcı yerine iktidar partisine yakınların atandığı, örneklerle sergilendiği bir ortamda verilen kararların bilimsel olarak tartışılıp değerlendirilmesi olanak dışıdır. Yargının bağımsızlığı sağlanmadan, yargıdan verilen kararların doğru-yanlış ekseninde tartışılması da devam edecektir."
ODATV'den Nurzen Amuran'a konuşan ve kanun yapma tekniğini de eleştiren Kanadoğlu, "Torba yasa sorunu, Turgut Özal döneminin kötü bir mirasıdır. Birçok yasanın, birçok maddesinde adı bile belirtilmeden sadece rakamlarla ifade edilen değişikliklerin, aynı yasa içinde birleştirilip üzerinde tartışılmadan yasalaşması sağlanmaktadır. İktidar tarafından, muhalefete gol atmak biçiminde kullanılan bu kanun yapma tekniğinin hiçbir demokratik ülkede örneği yoktur. Cumhurbaşkanlığı Hükümeti Sistemi denilen bu tek adam sisteminde hükümet tasarısı verilemediği için bürokratların hazırladığı ve milletvekili eliyle meclise sunulan yasa tekliflerinin içeriğinden ve anlamından bizzat milletvekilinin haberdar ve bilgili olduğu kanısında değilim. Bu durum TBMM’ye yapılan büyük saygısızlıktır ve bir an önce son verilmelidir" şeklinde konuştu.